312 syf.
10/10 puan verdi
Düş Yakamdan Şeytan, birbirleriyle bağlantılı oldukları kadar birbirlerinden bağımsız bir dizi insanın çarpıcı hikâyelerini anlatıyor. 2. Dünya Savaşı sonrası Willard Russell, Amerika topraklarına geri dönmüş ve kendine mütevazı bir hayat kurmaya karar vermiştir. Oğlu Arvin sessiz sakin biri ama omlet yapmak için yumurta kırmaktan sakınmıyor. Ve hikâye de genel olarak bu genç oğlanın çevresinde dönüyor. Şan şöhret uğruna kendi benliklerinden vazgeçip suç işleyen ardından ömürlerinin sonuna kadar kaçmak zorunda kalan iki rahibin, otostopçuları öldürüp cesetlerin fotoğraflarını çeken seri katil bir karı kocanın, dini kullanarak elde etmek istediği her şeyi elde edebilen gözü dönmüş sapık bir vaizin ve para için katil olmaktan çekinmeyen yozlaşmış bir şerifin hikâyeleri yazarın usta anlatımıyla harika bir şekilde kesişiyor. Amerikalıların 'Güney Gotiği' adını verdikleri türün zirveye oynayan örneklerinden biri olan bu başyapıt, Netflix tarafından beyaz perdeye de aktarıldı.
Düş Yakamdan Şeytan
Düş Yakamdan ŞeytanDonald Ray Pollock · İthaki Yayınları · 202096 okunma
Doğrunun işlerine yarayacağı yerde bile yalan çıkar ağzından bunların.
Reklam
"Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyan kuşkuya düşer. Üçüncü kitabı okuyan hiçbir şey bilmediğini anlar." Frederick Pollock
Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyan kuşkuya düşer. Üçüncü kitabı okuyan hiç bir şey bilmediğini anlar. Frederick Pollock
Bir kitap okuyan her şeyi bildiğini zanneder. İkinci kitabı okuyan kuşkuya düşer. Üçüncü kitabı okuyan hiçbir şey bilmediğini anlar. Frederick Pollock
blues
Buna karşılık, "modern" sanat kendini "sanat sanat içindir" anlayışına aracı olarak tanımlar. Resim örneğin, Pollock ve diğerlerinin eserlerinde resim yapma hakkındadır. Ama blues bir bütün olarak kültüre bir tepkidir ve onun açığa vurulmasıdır. Blues uzak ve ideal temalar değil, Afrika kökenli Amerikalıların yaşadıkları deneyimlerin unsurları olarak, yoksuluk, sel, cinayet, aşk, gezip tozma, içme ve dibe vurma hakkındadır. Beyaz müzisyenler bu tarzı benimseyip de blues'un yansıttığı deneyimi yaşamadıklarında eksikliği duyulan işte tam da blues'daki o "hakiki" organikliktir. Birçok beyaz büyük bir ustalıkla blues yapıyor. Ne var ki, onlar hiçbir zaman blues-insanı olamaz. Çünkü blues onların "yaşadığı" değil "yaptığı" bir şey. Sanat salt bazı insanların yaptığı bir şey değil, yaşadıkları bir şeydir de. Blues, Afrikalı atalarının bu özelliklerini yansıtır. O, yaşayan bir sanat ve bir yaşama sanatıdır.
Reklam
423 öğeden 361 ile 370 arasındakiler gösteriliyor.