“Sevgili Pollyanna,
Radyo tiyatrosu dinlenirdi bir zaman içimde,
İçimde dünyanın en eski kedisi
Eski bir sobanın yanında uyuyordu.
Çocuklar bir köşede
Yenidünya çekirdekleriyle beştaş oynardı
Frenk elması da derler
Sarılı kahverengili bir meyve.
Annem işte öyle bir kadındı
Çocuklar gökyüzüne bakar sorardı:
Ay dede orada ne yapıyor anne?
Annem
Didem Madak 23 Temmuz'u 24'üne birleştiren gece hayata gözlerini yumduğunda 3 kitap bırakmış ardında - bir de 3 yaşında Füsun'u. Annesi gibi genç yaşta ölmüş, 40'lı yılların daha başında. Ve 2011'den itibaren her yıl insanlar tanımaya başlamış Didem'i. Açıkçası şu an Türk edebiyatının en çok okunan bayan şairi diyebiliriz kendisi için. Nilgün
“Muhabbet kuşumuz öldü.
Arkasında uçuşan tüyleriyle
mavi bir sonbahar bırakarak.
Biliyorsun ölüm,
mavi boş bir kafestir kimi zaman.
Acıyı hangi dile tercüme etsek
şimdi yalan olur Pollyanna?…”
YouTube kitap kanalımda Yakıcı Sır kitabının da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/yf0me602lnY
Nasıl ki milletler arasında savaş olduğunda buna dünya savaşı deniyorsa, insan ilişkileri konusunda sadece insanlar arasında gerçekleşen dünya savaşları da vardır.
Edgar'ın annesinin yaptığı şeyi unutturmaya
Pollyanna,
Sana göre insan
Profiterol yer gibi yaşamalı
Bir çamur deryasının içinde
Küçük beyaz mutluluk topları yakalamalı.
Bense vücuduma şiirler saplıyorum durmadan
Sen de bilirsin ya Allah
Dayanabileceği kadar acı verirmiş insana.
Friedrich Nietzsche felsefesi etkisinde kalmış bir eser "nedeni olan nasıla katlanır" gerçek yaşanmışlıklardan bir psikoterapi yöntemi geliştirmiş legoterapi isimli bu yöntem kişinin varoluşuna anlam kazandırmasıyla oluyor acıda bile bir anlam çıkarmak Yunancada anlam anlamına gelen logos kelimesinden türüyor.
Yazar yaşadıklarıyla çevresindeki