Çaresiz kaldığın zamanlarda; hani olur ya birikir her şey, üstüne üstüne yağar, kaçamazsın; ne şemsiyen vardır, ne sığınacak bir kapın, ıslanırsın o dert yağmurunda ve öyle daralırsın ki o yağmur da olmayan su birikintisinde kendini boğarcasına sıkarsın, kasarsın...İşte tam da o an isyan yerine dua eder, senden daha kötü durumda olan insanları düşünür, yani birazcık Pollyannacılık oynarsan, kendine kendini daha güçlü kılarak dertlerle başa çıkabilirsin.
AYNALI PENCEREM...
Aynalarıma çarpar oldu, dilde tükettiğim...
Ruhum yitik, bitap düşmüş, en büyük engelim.
Satırlarımı seyyahlaştırdım, ‘’huzur’’ adını verdim. Lakin huzuru bozan bu somut engeli görmezden gelemedi benliğim.
Elbette aynalar.
Onlar bana hala illegal.
Görmemeliyim. Her seferinde ayrı izler, ayrı düşler. .
Önce zihnime,
Bazen sebepsiz yere sevinmek
istiyorum. Hatta kendimle Pollyannacılık
oynamak, en ufak mutluluklardan
dünyalar benim olmuşçasına büyük
sevinçler çıkarmak istiyorum ama
olmuyor. Bir türlü yapamıyorum.
Hayat bir film şeridiyse benim hayatım
hep aynı yerde takılıp kalıyor, makara
başa sarmaya başlıyor!