27 yaşındayım, hala bir şeyler olmaya çabalıyorum, hala beni 4 yaşındaki çocuk gibi ağlatan duygularımın esiriyim ve bundan azad olamıyorum, hala insanların art niyetinde bir iyilik vardır diye güzelleme yapıp pollyannacılık yapıyorum
Kafamda kendi adaletimi yarattım, bana yapılan yanlışlara, yapana kafamdaki adalete göre ceza keseceğim. Kafamdaki adalette bazen 1'in karşılığı 1 değil, 10, anladım ki beni huzura kavuşturacak olan şey belki de o 1'e 10 dengesi çünkü. "tek intikam unutmaktır", "en iyi intikam affetmektir" yok işte efendim "intikam yanlışa yanlışla cevap vermektir" gibi şeyler söylemek, pollyannacılık oynamaktan başka bir şey değil benim nezdimde. (herkes böyle düşünecek diye bir şey yok tabi, dediğimin aksini düşünüyorsanız size yüksek erdemlerinizle mutluluklar.) Emek istiyor, güçlü bir sinir sistemi istiyor. Yüksek düzeyde plan kurabilen bir insan olmayı gerektiriyor. Kin tutamayan bir insanın hakkıyla yapabileceği iş değil. Hatta en önemlisi, sabır ister. Ama hepsi güncel ben'de mevcut. Benim canımı yakan bir insana ertesi gün gidip karşılık vermeye çalışmak, ilkokuldaki "o bana vurdu ben de onun saçını çekeyim" mantalitesinden farklı değil. Bunu yaparsam, alacağım intikamların değerini küçültmek olur. İntikam alınmasını gerektiren kişi ve olaylar üzerinden, alacağım intikamın büyüklüğünün ağırlığını taşıyabilecek ölçüde zaman geçtikten sonra, tercihen kurbanlarım olacak kişilerin en savunmasız anında (örneğin en mutlu anında) karşılık vermem gerekiyor. Anladım ki, yaşattıkları şeylerin sonucunu düşünmeyen, benim hissettiklerimi umruna almayan herkesten, ondan aldığım/alacağım intikamdan daha iyi bir öğretmen olmayacak. Ha bir de; Hayatta iyilik de kötülük de karşılıksız kalmamalı. Ve kimse unutmamalı. Gün gelir, tüm bedeller ödenir. Ben de öderim elbet bir gün bedel.
Reklam
Sonumuz yakın mesafe
Öyle bir yerdeyim ki, yaprak döker her yanımız. Sene 2020, iki adet 20'nin yan yana gelmesiyle oluşan, yaşımızın bir yıl daha ileri attığını yüzümüze vuran, 25 günde panzehiri olmayan bir zehir gibi dünyamızı saran iki sıfır iki sıfır. Henüz başında olmamıza rağmen sıfırı tükettik. Dünya delirmiş durumda. Nostradamus'un kahin aynasından çıkan
+354
Küçük Şeylerle Mutlu Olmak! Eskiden abartıldığını düşünürdüm, bir çeşit telkin yöntemi gibi geliyordu kulağa, şimdi ise muhteşem. Hayat tecrübem ve ben bu telkini oldukça benimsemiş haldeyiz. Kötü bir duruma düşmeden içinde olduğun sıradan, sıkıcı hayatın değerini bilmiyor insan. Sana pollyannacılık gibi geliyor olabilir. Küçük şeyleri sana kuş ötüşüyle anlatmayacağım tabii ki onunla da mutlu olursunda anlayamayabilirsin benim kastettiğimi, mesela kahve içmek benim için gri bir renkti rutini olan bir eylem haline gelmişti benim için sadece uyanık kalmak için içtiğim bir sıvıydı. Uykuya ihtiyacım olduğu bir süreçte kahveyi kestim bu arınmadan sonra kahve içmek o kadar değerli bir ödüle dönüştü ki benim için anlatamam. Sürekliliği olan bir şeyin senin için ödül olup olmadığını sadece onsuzlukta anlıyorsun, olanların kıymetini bilmeli eksikliğinde anladığında zaten sıradan bir insana dönüşüyorsun.
Bu dünyada ayrılık denen olasılığı hiç aklına getirmeden pollyannacılık yap .... Sonra hayatın gerçekleri bir tarafınıza girince başkalarını suçla.
Ahlat Ağacı
Ahlat Ağacı
he he Çocuk Bayramı
Çocuklara b*k gibi bir düzen inşa edip, onlara bayram mesajı vermek. Neyin mesajını veriyorsun yaşayamadığı çocukluğunun mu? Bu ülkeyi bu saman kafalı Pollyannacılık oynayan güruh hiç etti.
Reklam
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.