Eğer aramızdan bu kadar erken ayrılmasaydı kim bilir daha ne güzel şiirlerini okuyacaktık, belki öyküleriyle, anılarıyla tanışacaktık. Didem Madak hakettiği kadar tanınmadığı ve okunmadığını düşündüğüm nadide şairlerimizden biri, maalesef sadece üç şiir kitabı bırakmış bizlere miras olarak. Didem Madak okumak için onu anlamak gerek; şiirlerinde kendini bulmak için hassas duygulara sahip olmak gerek. Çocukluğuna olan özlemini, ölümlerin ardından yaşadığı acısını, ayrılık yaslarını şiirlere dökerek anlattığı bu kitabında duygularını öyle güzel bir ifade ediş tarzı var ki anlatmaya kelimeler yetmez. Anlamak için onu okumak gerekir. Genelde sosyal medyada bolca alıntıları yapılan (günümüz) şairleri veya yazarlarının kitaplarında aradığımızı bulamayız (ya da ben bulamadım) ama bu kitap öyle değil. Her cümlesi, her şiiri altı çizilesi, defalarca okunası ve her okuyuşta başka bir şeyler bulunası nitelikte... Bütün şiirleri birbirinden güzeldi ama ben Kurabiye, Enkaz Kaldırma Çalışmaları, Şimdiden Bir Hatırasın, Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum Bayım şiirlerini daha çok sevdim.
Pollyanna’ya Mektuplar’ı bile pek naifti. Mesela ben olsam “Sevgili Pollyanna, iyimserlik iyidir ama fazlası hastalıktır. Senin yüzünden Pollyannacılık diye psikiyatrik bir hastalık çıktı, Pollyanna sendromu öğrettin insanlara” deyip çıkışırdım muhtemelen.
Not: Arada Pollyanna olmak iyidir ama daimisi ciddi bir rahatsızlıktır.
Didem Madak’la tanışmadıysanız geç kalmadan tanışın, bu kitabını da mutlaka okuyun. Kaliteli şiir okumaları diliyorum.