Ah Pollyanna,
İçimde sanki hep aynı şarkıyı çalan bir laterna:
Cancağızım basma perdeme bir çiçek de sen olsaydın
Kaçarken yangın merdivenlerine
Keşke grapon kâğıtları assaydın.
Tekrardan bir Didem Madak incelemesi için buradayım. Bu incelemeyi yapmayı kafama koymuştum, içimde kendi kendime konuşarak provalarını yapıyordum. İşte bu gece beni uyutmadı bu provalar. Yazmazsam susmayacaktı düşüncelerim. Bunu yazarken o kadar heyecanlıyım ki bazı kendimi açıklayamadığım yerleri mazur görün lütfen,iyi okumalar.
Çocukluğumdan
Pollyanna’ya Mektuplar
I.
Sevgili Pollyanna,
Sen bu mektubu okurken
Soğuk bir doğu sokağında,
Acılarla yüklü bir faytonla dolaşıyor olacağım
Atların boynunda ziller ve pembe orlondan püsküller
Şaklayan kırbaç ve gıcırdayan tekerlekler.
Kömürümüz bitti tam kışın ortasında
Toz hatıra ve talaş bastık sobaya
Üşüse böyle yapardı mutlaka hazreti İsa
Pollyanna,
Sana göre insan profiterol yer gibi yaşamalı
Bir çamur deryasının içinde
Küçük mutluluk topları yakalamalı.
Bense vücuduma şiirler saplıyorum durmadan
Sen de bilirsin ya Allah
Dayanabileceği kadar acı verirmiş insana...