Okumak pasif, tarafsız bir pratik değildir. Tam değişen, değiştiren bir pratiktir. Kitaplar (özellikle, teorik dediklerimiz, siyasal, sosyal içerikli olanları), okuyucunun elini uzatıp olduğu gibi alacağı bilgiler içermez. Okuyucu bu bilgileri kendinden geçirerek, değişip, değiştirerek alır. Yazar ile okuyucu arasındaki ilişki mekanik değil,
Molotov-Ribbentrop Paktı İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasından önce, Sovyetler Birliği'nde iki dış politika görüşü hâkimdi. Bunlardan birisi Georgi Mihov Dimitrov tarafından savunulan “demokratik ülkeler üzerine yoğun Sovyet baskısı" yapılması gerektiği yönündeki görüş, diğeri ise Batı ile makul düzeyde ilişki öngören “Litvinov
Reklam
"Avrupa'daki tüm devletler içinde kişi başına en az vergi toplayabilen iki merkezi yönetimin Osmanlı Devleti ve Polonya oldu­ ğuna işaret ediliyor." "Avrupa'da en az vergi toplayan diğer devlet Polonya'nın 18. yüzyılın sonunda Rusya ile Avusturya arasında paylaşılması, Osmanlıların da ne gibi tehlikelerle karşı karşıya olduklarını çok iyi gösteriyor."
Vergi toplayamayan Osmanlılar 18.yüzyılın ikinci yarısında Rusya ve Avusturya 'ya karşı giriştikleri savaşlarda sık sık yenilerek toprak kaybettiler. Avrupa' da en az vergi toplayan diğer devlet Polonya 'nın 18.yüzyılın sonunda Rusya ile Avusturya arasında paylaşılması, Osmanlıların da ne gibi tehlikelerle karşı karşıya olduklarını çok iyi gösteriyor.
Çağdaş tüm toplumsal saldırılar Polonya'nın paylaşımından köken alırlar. Polonya'nın paylaşılması günümüzün tüm siyasi suçlarının önünü açan bir teoremdir.
Sayfa 769 - 1. Cilt
352 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Istırap Sokağı Mila 18
Tarihi kurgu romanlarında istenen/beklenen o zamanın kişileri, çevresi, kültürü, yaşayışı, inancının iyi bir şekilde yansıtılabilmesi. Özgün adı Mila 18 olan Türkçeye Mila 18 ve 'Istırap Sokağı' adıyla çevrilen kitap, Polonya'da Varşova'ya bağlı bir kasabada savaşa doğru sürüklenen dünyada hem devlet içinde hem de kendi içlerinde var olma
Istırap Sokağı
Istırap SokağıLeon Uris · Altın Kitaplar · 19634 okunma
Reklam
Muhsinzade Mehmet Paşa haklıydı: Osmanlı ordusu hazırlıksız ve hudutlar korumasızdı. Rusya, Tuna Nehri boyunda kazandığı zaferlerle karadan ilerlerken, denizden de (bu noktaya dikkat) ingilizlerin yardımıyla Baltık donanmasını Akdeniz'e getirmiş ve Osmanlı donanmasına Çeşme'de büyük bir darbe indirmişti. Rusya'nın ilerlemesinin kendi aleyhine olacağından korkan Avusturya, bir yandan Osmanlılarla gizli müzakereler yürütüyor, öte yandan Prusya'ya yaklaşıyordu. Sonunda, Prusya ile Avusturya, Rusya'ya karşı birleştiler ve Prusya, Polonya'nın paylaşılması konusunda, Rusya ile (Avusturya'ya da bir pay veren) bir anlaşma yaptı.
Polonya'nın Paylaşılması
Almanya ve Sovyetler 28 Eylül'de Moskova'da ortak bir bildiri yayınlayarak, Polonya meselesinin Avrupa barışına devamlı bir temel teşkil edecek şekilde çözümlenmiş olduğunu, artık savaşa devam etmenin gereksiz bulunduğunu, eğer bu barış teklifi reddedilecek olursa, meydana gelecek olaylardan İngiltere ile Fransa'nın sorumlu olacağını bildirdiler. Hitler 6 Ekim'de Reichstag'da verdiği bir söylevde barış teklifini tekrarladı. Bu teklife Fransa 7 Ekim'de ve İngiltere de 12 Ekim'de cevap verdi ve her ikisi de barış teklifini reddettiler. Fransa, gerçek barış elde edilinceye kadar silahı elden bırakmayacağını bildirdi, İngiltere ise Çekoslovakya ile Polonya'ya yapılan kötülüklerin düzeltilmesini istedi. İki devletin, barış teklifini reddetmelerinde, Alman-Sovyet işbirliğinin devamlı olamayacağına inanmaları önemli bir rol oynamıştır. Mamafih (durum böyleyken) teklifinin reddedileceğini bilen Hitler de, 10 Ekim'de komutanlarına verdiği talimatta, Alman kara, hava ve deniz kuvvetlerinin Belçika, Hollanda ve Lüksemburg üzerinden İngiltere ve Fransa'ya karşı harekete geçmek üzere en kısa zamanda hazır olmasını bildiriyordu.
Sayfa 325 - Timaş Yayınları, 20. BaskıKitabı okudu