nisânur

nisânur
@portakalsavaslari
"insanın içindeki buzullar; sanatın, edebiyatın verdiği ısıyla, insan sevgisiyle kolayca eritilebilir." — fethi gemuhluoğlu
haddi aşan her değer verme, hak edilmiş bir kırılma olarak geri dönüyor iç dünyamıza.
Sayfa 247
Reklam
gözlerimizin içimizi dışarıya yansıttığı gibi dışarıyı da içimize taşıdığını bilerek bakacaklarımızı özenle seçmeliyiz.
Sayfa 143
mış gibi yapmanın en büyük engellerinden birisi de sizin gözlerinizin taa içine bakarak sizinle konuşan biridir. ruhunuz ortaya çıkıverir. içten ve içine bakan gözler, insan ruhunu derinliklerden gün ışığına çıkaran en güçlü davetçidir.
Sayfa 143

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
tarihin tekerrür ettiğini, asırlar geçse bile insanın yapısının değişmediğini ve hep aynı zaaflarla malul olduğu için hep aynı yöntemlerle tedavi edilebileceğini yaşıyor ve anlıyorsunuz.
Sayfa 103 - hac anılarından.
Bugün neye, nasıl ve niçin inanıp inanmayacağıma geçmişte (ve hâlen) birilerinin bana nasıl davrandığına göre karar vermenin, çocukça bir alınganlık ve bencilliğin /ben merkezciliğin âlâsı olduğunu düşünürüm. İnsanların anılarının, mesleklerinin, cinsiyetlerinin, hayat şartlarının ve içinde yaşadıkları sosyal yapının, onların kişiliğini, inançlarını ve düşünce yapılarını tamamen belirlediğini ve bunun olağanlığını kabul etmek, insanın zekasına, düşünce gücüne, evrensel saygın konumuna ve biricikliğine aykırı olduğu gibi, ilâhî hakîkati insanların bize onu nasıl dayattığına bağlı olarak kabul ya da reddetmek de yetişkin bir birey olamamaktan doğan, envaiçeşit bağımlılığın bir türüdür.
Sayfa 58
Reklam
yatılı bir kursta yaşanabilecek en büyük lüks, kendi başınıza bir şeyler yapabilmek, yalnız kalabilmektir. hâlâ yalnızlık bir lükstür benim için.
Sayfa 55
hem ilmî hem halka dönük, hem başarılı hem kendi halinde, aslında etkili ama bilinmekten rahatsız olan biri...
Sayfa 122
öğrendiğimiz her şeyi sorgulamadan, araştırmadan hemen yürürlüğe koyduğumuz ilk gençlik yıllarımızın, inancın heyecanla yaşandığı günlerinde...
Sayfa 18
Hayvancılar da çiftçiler de mevsim şartlarına, günlere, aylara göre yaşıyordu. Mevsimlerin tabii akışı hayatı tanzim ediyordu. Bu nizam-ı âlemde bir ritim gereği idi. Tıpkı dünyanın güneş etrafında dönmesi gibi. Bir hududullah vardı ve ademoğlu bu sınırlar içinde yaşamalı idi. Haddi aşmak o çağlarda kimsenin aklından geçmezdi.
Sayfa 66
Reklam
...kadının bazı kelimelerinin ucu ise ağzının kuyusundan bir türlü çıkmak bilmiyordu.
İnsanın kendisiyle konuşmasını, yosun tutmuş bir kayanın suyunu kendiliğinden sızdırmasına benzetirdi Mustafa. Nasıl ki yosunların suyu hapsetme, yutma, saklama imkânı yoksa insan da birikmiş ruhuyla baş başa kalınca içinden dökülen kelimelere engel olamıyordu.
İz şimdi yürüdüğün yol gibi, bastığın karda ayağının şeklinin çıkmasıdır. Yeni karlar yağıp o izleri örter. Ama sinsi bir rüzgâr eser, kurnaz bir tilki eşeler ve o izler yeniden ortaya çıkarılır. Karda yürüyüp izini belli etmemek ise mümkün olmayan bir şeydir.
Sayfa 68 - mustafa.Kitabı okudu
sadece müslümanların üzerine ve hakkında konuşmak, müslümanca bir tutum değil.
Sayfa 42 - —ihsan fazlıoğluKitabı okuyor
söylem içerisinde yok saymak o sahnenin içerisinde mevcut olan şeyleri hiçbir zaman yok etmez. söylemi daraltırsın da sahneyi daraltamazsın.
—ayhan çitilKitabı okuyor
demek ki insan, soru sorarak kendisine yük alan, kendisini zora sokan bir varlık.
Sayfa 15 - mesuliyet & teklifKitabı okuyor
Reklam
İnsanın mükellefiyeti, tüm maddi donanımlarının ötesinde bizatihi o yeri aşmasıyla ortaya çıkıyor. bu 'akıl' dediğimiz, 'bilinç' dediğimiz hâdisedir ki, tam da burada özne olma, "kendini idrâk ettiğini idrâk ettiği" anda insanın yerini de aşması demektir. işte yerini aştığı zaman, bu aşma eylemini sınırlandırmak ve yönlendirmek, kişinin mükellefiyetinin zemininde bulunuyor diye düşünüyorum.
Müslümanların önündeki düşünme ödevi Modern düşüncenin içinden geçerek ve içererek aşmayı gerekmektedir. Burada asıl amaç dini, mevcut fikriyata yakınlaştırmak olamaz. Fikriyatı inananların içinde rahat edecekleri biçimde dönüştürmek esas olmalıdır.
"Düşünmeyi yalnız olduğu saatlere saklamak gerekti. Gerçekten de genç kız ne zaman yalnız kalsa hemen düşünmeye başlıyor ve kafasının yükünü böylece boşaltıyordu. Gün geçmiyordu ki uzun uzun düşüncelere dalabilmek için tek başına yürüyüş yapmasın."
"kaderin makası kesiverince ipimizi düşüveriyoruz toprağa, Hasan dostum. ama ben göğe, daha yükseğe gitmek isterim o gün geldiğinde."
"sonuçta hayat pencerelerle dolu. ışığı istemek mühim olan."
Kendi sesimi duymak için okudukça okudum. Aslında ben sadece okurum. Yazmak ve okumak kâr etmediğinde bu sefer kendimi okumak üzere düşüncelere dalarım.
Reklam
sanki uzun zamandır sırtımda taşıdığım bir yükten kurtulmuştum, her şey düzelmemişti ama daha iyi yere açılan bir kapı aralanmıştı.
Sayfa 222Kitabı okudu
aslında yalnızlığı bile sevmeyi öğrendim. tabii bu, bütün işlerim bitip yıl sonu geldiğinde birileriyle arkadaşlık etmeyi iple çekmediğim anlamına gelmez. ama küçük arabama binince, birkaç saat boyunca sadece yollar, geniş, gri gökyüzü ve hayallerimle baş başa kalmayı seviyorum.
Sayfa 198Kitabı okudu
benim bu sası karanlığa zorla, zorlayarak tutuşmuş bir gül sıkıştırmak boynumun borcu.
sevgilime iftira.Kitabı okudu
Resim