İnsanın mükellefiyeti, tüm maddi donanımlarının ötesinde bizatihi o yeri aşmasıyla ortaya çıkıyor. bu 'akıl' dediğimiz, 'bilinç' dediğimiz hâdisedir ki, tam da burada özne olma, "kendini idrâk ettiğini idrâk ettiği" anda insanın yerini de aşması demektir. işte yerini aştığı zaman, bu aşma eylemini sınırlandırmak ve yönlendirmek, kişinin mükellefiyetinin zemininde bulunuyor diye düşünüyorum.