kendi kendisinin amacı
Ahlak yasası (çiğnenmez olduğundan) kutsaldır. İnsan kutsal değilse de onun varlığında yine onun için, insanlık kutsal olmalıdır. Yaratılan dünyada, elden gelirse, her nesne yalnız araç olarak kullanılabilir. Ancak insan ve onunla birlikte her us taşıyan varlık kendi kendisinin amacıdır. İnsan özgürlüğünün özerkliği dolayısıyla, kutsal ahlak yasasının öznesidir.
Bundan dolayı her istenç, dahası kişinin kendisine yönelik istenci bile, us taşıyan varlığın özerkliğiyle bağdaşma koşuluyla sınırlıdır. Bu da, bu varlığı; etkilenen özne istencinden doğabilecek bir yasaya göre olanaksız amaca bağlanmak, bu varlığı hiçbir zaman araç edinmemek, tersine kendisini amaç olarak kullanmaktır. Biz bu koşulu yerinde bir tutumla, dünyada, yarattığı us taşıyan varlıklar açısından tanrı istencine de koyarız. Çünkü bu koşul bu varlıkları, kendiliğinden amaç edinenlerin kişiliğine dayanır.Kitabı okuyor
Eylemlerin bütün ahlaklılığı; bu eylemlerin ortaya koyacağı sevgi ve yönelmeden dolayı değil de ödev ve yasaya saygıdan doğan bir zorunlulukta görülür. İnsan ve bütün yaratılmış us taşıyan varlıklar için ahlaka özgü zorunluluk yargılayıcılıktır; açıkçası yükümlülüktür.
Biz, korku ya da en azından dışına çıkma kaygısı duyulan yasaya saygı olmadan, her türlü bağımlılığın üstünde bulunan tanrı gibi, kendiliğimizden, bizim için bir doğa niteliği kazanmış istencin hiçbir zaman değişmeyecek uyumuna salt ahlak yasasıyla ulaşabilmiş ve her zaman istencin kutsallığını elde bulundurma durumuna gelmişiz.Kitabı okuyor
Reklam
Nedenselliği yalnız yasayla belirlenen özgürlük ise bütün eğilimleri, böylece de kişinin kendine değer vermesini kendi salt yasasına uyma koşuluna göre sınırlamadan kaynaklanır. Bu sınırlama duygu üzerinde etkisini gösterir.
Tek sözcükle söylemek gerekirse, yasaya duyulan saygı; düşünsel nedeninden dolayı, önsel olarak bilinen olumlu bir duygudur. Çünkü bir etkinliğin karşısına dikilen engellerin azaltılması bu etkinliğin ilerlemesi demektir.Kitabı okuyor
"Saygı her zaman yalnızca kişilerle ilgilidir, nesnelerle değil."
Tasarladığım eylem, senin de bir bölümü olduğun doğanın bir yasasına göre geçseydi, onu senin istencine göre gerçekleşebilecek bir eylem diye görüp göremeyeceğini kendi kendine sor. Gerçekte herkes; bu kurala dayanarak, ahlak bakımından eylemlerin iyi ya da kötülüğü üstüne yargıda bulunur.
Eylemin maksimi sınanarak genelde bir doğa yasası biçimini alamazsa ahlak bakımından olanaksızdır.Kitabı okuyor
İnsanın us taşıyan bir varlık olması, onu değer bakımından hayvandan üstün kılmaz.
Yoksa us yalnızca doğanın insanı, daha yüksek bir amaç belirlemeksizin; hayvanlar için düzenlediği amaç doğrultusunda donatmak üzere, kullandığı özel bir yol olurdu. Böylece insanın, ona bir kez verilmiş olan bu doğal yapıya uygun olarak, her zaman kendisKitabı okuyor
Reklam
İnsan, duyular dünyasına bağlı, bir gereksinme varlığıdır, bu nedenle usunun duyusallık yönünden vazgeçilmez bir görevi vardır. Bu görev de duyuların çıkarını gözetmek, bu yaşamın, olanağı varsa gelecekteki yaşamın mutluluğu bakımından pratik maksimler ortaya koymaktır.
İyi dememiz gereken nesne, her us taşıyan insanın yargısında istek duyma yetisinin bir nesnesi, kötü de herkesin gözünde tiksinmenin bir nesnesi olmalıdır. Bu konuda yargıda bulunma, duyudan başka, usu gerekser.
Pratik usumuzun yargıda bulunmasında, kuşkusuz, bizim için iyi ile kötü olanın etkisi pek çoktur; bizim duyulu varlıklar olarak doğamız söz konusu edilince, her neyse mutluluğumuza bağlıdır.Kitabı okuyor
Usun denetiminde iyi olandan başkasını istemeyelim, usun denetiminde kötü sayılandan başkasını yadsımayalım (Nihil appetimus, nisi sub ratione boni, nihil aversamus nisi sub ratione mali)
Hayırlı ya da fena her zaman bizim beğenme ya da beğenmeme, kıvanma, acı duyma durumumuzla bağlantılı olma anlamı içerir, bu nedenle biz bir nesneye karşı istek ya da tiksinti duyarsak, bu bizim duygusallığımızla, vereceği haz ve acı duygusuyla ilgisinden dolayıdır. Oysa iyi ya da kötü her zaman, istencin bir nesneyi kendi konusu yapmak için us yasasıyla belirlenmiş bulunması bakımından, istençle bağlantısını gösterir.Kitabı okuyor
Özgür istenci bulunan bir varlığın kavramı, bir (cansa noumenon) kavramıdır. Bu kavramın kendi kendisiyle çelişmediğinin güvencesi de bir neden kavramının ancak salt anlıktan kaynaklandığı, genellikle nesneler açısından kendi nesnel gerçekliği türetimle sağlama alındığından kaynağında bütün duyusal koşullardan bağımsız olduğu, yalnız fenomenlerle sınırlı kalmayıp (belirli kuramsal bir kullanımdan uzak kalınmak istendiğinde) salt anlık varlıkları olarak nesnelere uygulanabildiğidir.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.