Genel Notlar: Kuramlar seçicidir, tek yönlüdür, belli yapı ve özellikleri aydınlatırlar; bu onların gücü, ama aynı zamanda güçsüzlüğüdür (sf.12). Hermenötik insanları anlam üreticiler olarak görmemizi sağlar, ama herhangi bir şeyin onlar için neden önemli olduğunu anlamamızı sağlamaz (sf.13) Ne yazık ki birçok sosyal bilimci
Deney ona öğretmişti ki “Zihin Reformuna Dair" adlı bitmemiş kitabının başında söylendiği gibi, ne zenginlik, ne şehvet tadı, ne şeref insan için hakiki iyilik olamaz. Zihni bitmez tükenmez bir doyurmayla doyurmaya elverişli biricik şey, ruhu devam edene bağlayan sabit bilgi araştırmasıdır. Gerçekten o görüşte spekülasyona bağlı ve soyut ve yine görünüşte insan hayatının gündelik gidişinden uzaklaşmış ise de, Spinoza düşüncesinin açıkça, kişisel ve pratik bir amili vardı. Aklın tam açıklığı onun için bir yaşama ihtiyacı idi.
önsöz
Reklam
Ahlak, bir Yargı sistemi olan, Tanrı yargısıdır. Ama Etik,yargı sistemini tersine çevirir. Değerlerin çatışmasının yerini (İyilik­ Kötülük), varoluş kiplerinin (iyi-kötü) niteliksel farklılığı alır.
Felsefenin tıbbın ihtiyaç duyduğu teorik temeli sağlamak için zorunlu olduğu öğretisini savunuyordu. Ona göre hekim pratik bir şifacı (ampirik) olmakla kalmamalı; mantık, fizik ve etik konularına da vakıf olmalıydı. Filozof olmayan şifacı yalapşap işler yapan bir inşaatçı gibiydi. Gerçek hekim elinde doğru dürüst planlar olan bir mimar gibi olmalıydı.
Sayfa 46 - galen'in öğretisiKitabı okudu
İnsanın söz konusu nedenselliğe tâbi olan bir boyutu vardır. Buna göre, bilimin, bilimsel araştırmanın konusu olan varlık olarak insan, biyolojinin ve psikolojinin yasalarına tabi olan organik bir fenomendir. O, bu haliyle hiçbir şekilde özgür değildir; fenomenal boyutuyla doğal bir varlık olarak insan doğal nedensellik yasalarına bağlı olup,
Toplumsal değerler ve normlar açısından, kutsal olanı olmayandan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırmaya ve soyutlamaya yönelik haklı ve anlaşılır bir insani çabadan söz edilebilir. İnsan zihninin tek-yanlı analitik çabası, genel olarak pratik gerekliliklerle, etik ve politik yönelimlerle beslenir. Fakat böylesi tek-yanlı ideolojik bir çabanın, insanın özgür düşünme ve bilme edimi açısından, belli bir bozulmaya yol açabileceği de unutulmamalıdır. İnsanın aksiyolojik, normatif ve genel olarak pratik yönelişi, epistemolojik yönelişini engelleyip yozlaştırabilir. Örneğin dinsel, ahlaki ya da politik açıdan kötülükten tümüyle arındırılmış mutlak bir iyilik arayışı, tek-yanlı ve soyut bir analitik bakış açısıyla her türden sonlu, eksikli ve oluşa tabi gerçekliğin ve dahası “ötekiliğin” aşağılanmasına yol açabilir. İyi ve kötü, biz ve öteki arasında varsayılan mutlak ayrımlar, korkunç politik eylem ve sonuçlara felsefi ve ideolojik bir zemin oluşturabilir. Etik, estetik ve politik açıdan zenginlik ve verimli bir esnekliğin, karşıt belirlenimler arasında belli bir dengeyi ve diyalektik içgörüyü gerektirdiği söylenebilir. Felsefi epistemolojinin verimliliği açısından, ne ayrımların ne özdeşliğin mutlak kılınmaması gerekir. (E.Orman/Hegel’in Mutlak İdealizmi s 104, 105)
Reklam
497 öğeden 361 ile 370 arasındakiler gösteriliyor.