Cinder karşı koyamayacak kadar güçsüzdü. Kafası tekrar suyun üzerine çıktı. Ciğerleri havayla doldu. Gövdesine kollar dolanırken çılgınca öksürüyordu. Bir vücutla cam duvarın arasına sıkıştı.
Başını bir omuza dayadı.
''Cinder,'' dedi, bütün vücudunda yankılanan bir erkek sesi. ''Bana yavşamaktan vazgeç. Hop! Kime diyorum?'' Cinder'ı suyun içinde kucağına aldı. ''Cinder!''
Cinder güç bela gözlerini açtı. Önce bir çene gördü. Sonra bir profil ve ıslak saçlar. Yok canım. Aklını kaçırıyor olmalıydı.
''Thorne?'' dedi,boğuk bir sesle.
''Kaptan diyecektin herhalde?''
‘’Bugün bu kitabın profilinden başka bir şey değilsin, tamamen yapay bir profil, ete kemiğe bürünerek ötekilerden ayrılmış bir zaman parçası. Bütün bunların hepsi olduğuna yürekten inansam, seni sevmek hayali üzerine bir din kurardım.’’
Acıyla bakıyorum bizim kuşağa,
Gelecekleri ya boş ya karanlıkta.
Üstelik yükü altında kuşku ve bilincin Eylemsizlik içinde hızla yaşlanmada.
Bizler donanmışız beşikten beri
Babalarımızın yanılgıları ve yetersizlikleriyle. Yaşam boğuyor bizi, hedefsiz bir yol gibi.
Bir toy gibi yabancı bir şölende.
İyiliğe ve kötülüğe kayıtsızlığımız utanç
Puşkin'in bir düello sonucu öldürülmesi üzerine yazdığı ünlü "Şairin Ölümü" adlı şiiri büyük yankı uyandırdı. Açıkça çar yönetimini ve soylu sınıfı hedef alan bu şiiri Petersburg'da elden ele dolaşmış ve binlerce kopyası Rusya'nın diğer kentlerine ulaştırılmıştı. Çar Nikolay I şiiri okuduğunda alaylı bir ifadeyle "Hoş dizeler... Söyleyecek söz yok!" dedikten sonra şöyle eklemişti: "Yasaya göre gereği yapılır." Devrim çağrısı ve kitleleri ayağa kaldıran bir eylem olarak görülen bu şiiri nedeniyle Lermontov Kafkasya'ya, Nijgorod Süvari Alayı'na sürüldü.