Merhaba, dostum Meryem Karadeniz tavsiyesi üzerine aranıza katıldım. Teşekkür ederim özellikle Meryem Karadeniz'e.Daha profil bilgilerini tam oluşturamadım. Sanırım biraz zaman alacak.Yazmayı ve okumayı sevenlerle birlikte olmanın keyfiyle sevgiyle kalın...
Benim edebiyatla ilk tanışmam şiir türüne dayanıyor dyebilirim. Daha çok Cemal SÜREYA şiirlerine borçluyum bugünkü edebiyat sevgimi ve ilgimi. Daha sonra roman türünde de biraz ilerlettim kendimi, profil fotomdaki büyük yazar sayesinde. Şu birkaç aydır diğer edebi türlerde de okumalar yapıyorum, tanıyorum, farklı tatlar alıyorum. Gogol'un Petersburg hikayelerini çok sevdim mesela. Sonra yine hikaye türünden Sebahattin Ali'nin Sırça Köşkü'nü çok beğendim. Yalnız bu güzel eserlerin üzerine yine aynı türden beğenime uygun eserler seçemedim. Bugün sizden bu konuda yardım istiyorum :) Herkes en beğendiği hikaye kitabını ve en sevdiği hikayeyi yazabilir mi rica etsem? :) Benimkisi;
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
- PALTO - Tür (Toplumsal gerçekçi)
Reklam
{Ç News}'te Bugün;
Merhabalar Efendim....!!! Dün buraları cover parçalar ile doldurduk.. Akşama kadarda aktif kaldı ileti.. Paylaşan, beğenen ve yorumlarda bize eşlik eden herkese çok teşekkür ederiz.. Dünün parçaları tek bir YouTube listesi halinde paylaşılacaktır.. Karışık bir sentez olacak, keyfi de orada olsun..! :) Düne ait konu için ->>
İkinci Şans
BÖLÜM 1 Zaman, saniyeler halinde hızla geçiyor. Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri oluşturuyor. Geçip giden saatler, bir yandan insanın hayattaki yolunu belirlerken, bir yandan da hayatının sonuna doğru götürüyor. Hayatın sonuna doğru giderken, hayatımızdaki bu yolu ne kadar durup inceleyebiliyoruz? Yaşadığımız her şeyin, neden olduğunu
Bugün fiilen yürürlüğe giren “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”nin mucidi kimmiş, biliyor musunuz? Birazdan açıklayacağım... Dudaklarınız uçuklayacak. Önce, bu yazıya konu teşkil eden şahısla ilgili birkaç tespitimi/gözlemimi aktarmak istiyorum. Meral’ci Yeni Çağ gazetesinde yazan bir arkadaş var. Hafif “ülkücü”, ağır kırat
Çağdaş psikolojide insanda normallik ölçütü sabit değerler üzerine inşaa edilmiyor artık. Bunun sakıncaları görülmüştür. Toplumun, ağzına pelesenk olan normallik/anormallik ölçütleri de (özellikle hakaret ve ego tatmini amaçlı aşağılayıcı ölçütler) ise bilimsel bir değer ifade etmez. Krizli toplumlar, krizli bireyler yaratırlar ki, krizli bir toplumda normallik ölçütü o toplumun kriterlerine(nasıl bir birey ürettiğine) nazaran ölçülebilir. Aksi halde Türkiye toplumunun %95 anormal sayılırdı. Krizli toplumun krizli birey üretmesi, o toplumun yaşadığı kaosa çözüm arayış itkisinin belirtisidir.. Bu tamamen normal ve olması gerekendir. Bireyin topluma uyum çabasının sonucudur bu.. Çağdaş insanın bakış açısına göre, Amazon ormanlarında yaşayan ilkel bir kabile üyesi kendi toplumunda tamamen normal olsa bile çağdaş toplumda tam bir akıl, hatta ruh hastası muamelesi görebilir.. Maalesef bu durum çağdaş toplumun ego ve cehalet örüntüsüdür.. Çağdaş olmak, bireyi başkalarını kendinden aşağı görerek tatmin olacağını sanma yanılgısından kurtarmıyor yazık ki... Çağdaş bireyin empatik olması beklenir ama aksine dışa açık profil, maskelenmiş, hatta inkar edilen, kedini kendisine bile ifade etmekten aciz kalan bir içe dönüklük içerir.. Perihan Yılmaz
Reklam
75 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.