“Bilindiği gibi mektepler, millî kültürün işlendiği ve "çağı hayran bırakan" millî eserlere ulaşmasını temin eden müesseseler iken, neden bizim "okullarımızda" millî ve mukaddes değerlerimizden kaynaklanan bir "estetik eğitimi" yoktur? Neden çocuklarımız, kendi şiirine, musikisine, mimarisine, nakış ve tezhib dehâsına yabancı bırakılmaktadır? Neden hattatlarını, nakkaşlarını tanımamakta; neden Müslüman-Türk'ün "bediiyatından" (estetik telâkkilerinden) habersiz kalmaktadır? Neden radyo ve televizyonlarımız, neden basın ve yayın organlarımız bizim kültür ve medeniyetimizin silkinip ayağa kalkmasına yardım etmemekte; neden yabancı kültür ve medeniyetlerin propaganda sahası biçiminde işlemektedirler?”
bir tek ateistlerin aklı var kafası bu, propaganda zayıf başladı
Eğer bu kitap amaçladığım işe yararsa, kitabı eline alıp kapağını açan dindar okuyucular, okuyup ellerinden bıraktıklarında birer ateist olmuş olacaklar. Bu ne kadar haddini bilmez bir iyimserlik! Elbette ki sabit fikirli dindar kafalar kanıtlara karşı bağışıklıdırlar; dirençleri, (gerek evrimle, gerek planlı bir şekilde) olgunlaşması asırlar sürmüş olan çocukluk çağı beyin yıkama yöntemleri üzerine kuruludur. En etkili bağışıklık kazanma yolları arasında, bunun gibi kesinlikle Şeytan işi olan kitapların kapağını bile açmaktan kaçınmaları gerektiğinin dehşetli uyarısı vardır. Ancak, çevrede yeni fikirlere açık birçok insan olduğuna inanıyorum, yani çocukluk çağı beyin yıkama süreci çok sinsi olmayan ya da bazı diğer sebeplerden ötürü bu sürece “maruz kalmayan” ya da doğuştan gelen zekâsı bunun üstesinden gelebilen insanlar olduğuna. Böylesi özgür ruhların dinin kötülüklerinden tamamen kurtulabilmeleri için yalnızca biraz cesaretlendirilmeye ihtiyaçları olacaktır. En azından bu kitabı okuyan herhangi birisinin artık “yapabileceğimi bilmiyordum” diyemeyeceğini umuyorum.