"Bugün bazı arkadaşların yürüttüğü anti-Sovyet kampanya ve propaganda yanlıştır, Devrimcilerin birliğini bozmaktadır. Önümüzde daha acil sorunlar dururken, daha örgütlenme sorunu, parti sorunu gibi, faşizme karşı mücadele gibi sorunlar dururken, emperyalizm, sosyal emperyalizm tartışmaları, proletaryanın değil, burjuvazinin işine yaramaktadır . Anti-Sovyet tavır, özünde sosyal şoven, anti-komünist bir tavırdır."
Sayfa 271Kitabı okudu
1394'te Selanik ve Yenişehir'i (Mora) de alan Osmanlı orduları, Teselya ve Arnavutluk'a kadar ilerlediler. Bayezid Han, İstanbul'un birinci muhasarasından sonra imparatorun şehirde bir Müslüman mahallesi tesisi, bir cami inşası ve bir kadı bulundurulması konusundaki sözünü yenne getirmemesi üzerine, şehri ikinci defa kuşattı. 1395 yılındaki bu kuşatma, yaz boyunca devam etti. Bu sırada Yunanistan'dan Tırhala, Domasia ve Patros şehirleri alındı. İstanbul Muhasarası Balkanlarda büyük bir Haçlı ordusu hazırlandığı haberi üzerine kaldırıldı. Macar kralının propagandası ve papanın tahrikleri sonucunda bir Haçlı ordusu kuruldu. Mevcudu 100.000'den fazla olan bu Haçlı ordusu, Tuna'yı geçerek Vidin, Orsova ve Rahova şehirlerini ele geçirerek Doğan Beyin müdafaa ettiği Niğbolu'yu muhasara etti. Ancak Edirne'den yola çıkarak süratle gelen Sultan Bayezid, Haçlı ordusunu Niğbolu Kalesi önünde ağır bir bozguna uğrattı (25 Eylül 1396). Esir edilen ve fidye karşılığı serbest bırakıldıktan sonra Padişaha karşı bir daha savaşmamaya yemin eden Avrupalı asilzadeler ve şövalyelere Yıldırım Bayezid Han şöyle diyordu: "Ettiğiniz yeminleri size iade ediyorum. Gidiniz, ordular toplayınız ve bizim üzerimize geliniz. Bana bir kere daha zafer kazanma imkanı sağlamış olursunuz."
Reklam
Sanat Psikolojisinin Önündeki 10 Güzergah
Sanata psikolojik açıdan bakmanın, onu psikolojinin bir araştırma konusu yapmanın, hatta sanattan beslenen bir psikoloji yaratmanın ve psikoloji bilgisine dayalı olarak sanatçılara önerilerde bulunmanın birkaç yolu bulunuyor. Bunlar, sanatın alt dallarına göre (örneğin, resim, film, tiyatro vd.) gibi, psikolojinin alt dallarına göre de (sosyal,
çocukluğumdan beri ezher'de okuma hayalim var, imkan olsa anında giderim
Ezher Üniversitesi, Mısır'ın elinde tuttuğu bir başka önemli güçtür. 972'de Fâtimîler tarafından cami ve medrese olarak kurulan, daha sonra da Şiî ideolojiyi yayacak bir propaganda merkezi şeklinde organize edilen Ezher, Salahaddin Eyyûbî eliyle 1170'den sonra bir Sünnî eğitim kurumu haline dönüştürüldü. Yüzyıllar içinde çok sayıda âlim yetiştiren ve gerçek anlamda bir ilim merkezi olan Ezher, İslâm dünyasının dört bir yanından öğrencilerin akın ettiği bir kurumdu . Osmanlı İmparatorluğu'nun Mısır'ı fethinden sonra da etkinliğinden bir şey kaybetmeyen Ezher, geçtiğimiz yüzyılın başında etkili olan "modernizm" fırtınasından nispeten nasibini alsa da, "geleneksel Sünni İslâm'ın kalesi" sıfatını korumayı başardı. Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnâsır'ın 1954'te Müslüman Kardeşler Teşkilâtı'nı yasa dışı ilân ettikten hemen sonra Ezher'e yönelerek, kuruma baştan aşağı müdahalesiyle iktidarların kontrolüne ve himayesine giren Ezher, buna rağmen İslâm dünyasının genelinde hâlâ dikkate alınan ve önemsenen bir kurumdur. Müslüman dünyanın dört bir tarafından on binlerce öğrenci Ezher'de tahsil görmekte, ülkelerine dönerken beraberlerinde Mısır kültürünü ve dini anlayışını da götürmektedirler. Batı dünyasında da Ezher, "Sünnîliğin en üst fetva ve yorum mercii" olarak görülmektedir.
Sayfa 78
FIRKADAN TEFRİKAYA Artık teşkilâta gayret, himmet verilmişti. Sadık Bey, Firka`nın mührü için bir örnek yapmış, bize göstermişti. Mühürde dervişâne çizgiler ve dervişâne cümleler vardı. Meğerse Sadık Bey Melâmî, tarikat ehli bir derviş ve her işinde mensup olduğu Melâmî-i Halvetî şeyhlerine gider ve onların görüşüne göre amel edermiş. Biz kabul
İTÜ Kahvaltı programı
Ahmet “ Beni tanımadan zan ile hüküm verdiniz, kaldı ki sadece benim için değil, sizin partiye oy vermeyen herkes için “Patates dinine uyanlar” dediniz. Böyle nasıl insanlardan oy alacaksınız, bırakın İslam’a aykırılığını, yıllardır oy oranı yüzde üçü, beşi geçmeyen partinizle ve İslam’ı temsil ettiğini söyleyen söylemleriniz ile yüzde doksan dokuzu da inandıramamışsanız kendinizi sorgulayın” dedi. “Son seçimde inanmışlar bak, nerdeyse tüm belediyeleri aldık” dedi. Ahmet “Belediye seçimleri öncesi, hırsızlık ve yolsuzluk algısı üzerine yapışmış bir partiye kızan insanlar, acaba dini söylemi olan insanlar, nasıl olsa merkezi yönetime bir etkileri de yok, belediye hizmetlerini yapsınlar en azından çalmazlar” diye bir fırsat verdi. Oy oranlarına da baksanız bu söylemlerden ziyade, yereldeki dürüst insanların gücünden de kaynaklanıyor” dedi. “Denenmemişleri de görelim, mevcut partiyi de cezalandıralım diye de” derken, Lütfi Bey kahvaltıları organize eden kişi olarak müdahale etti “Tamam Ahmet karşılıklı diyalog oldu bu defa da” dedi. Ahmet sustu ancak, Sezai Bey söz aldı bu defa ve ardı sıra, Şamil Bey, Burhan Bey’in hoşlanmayacağı şeyler söylediler. Burhan Bey, neye uğradığına şaşırmıştı, Teknik Üniversiteliler’in kahvaltısında konuşmak; köy kahvesindeki cami cemaatine propaganda yapmağa benzemiyordu...
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
303 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.