fâruk

424 syf.
·
Not rated
Reklam
Dedi ki: (Allah ıstırabını çektirmediği şeyin nimetini vermez... Hakikaten ıstırap...)
262 syf.
·
Not rated
·
Read in 13 days
Peygamber Halkası
Peygamber HalkasıNecip Fazıl Kısakürek
9.1/10 · 928 reads

Reader Follow Recommendations

See All
Amel Defteri
Amel Defteriİsmail Kara
8.6/10 · 26 reads
Onun için size İslâmî hizmet sahasında, Allah'ın rızasını kazanmak yolunda gözden kaçan, ama çok önemli olan bir hususu hatırlatmak için konuşmuş oluyorum. Bu husus enformasyon olayı: bilgi almak, bilgilenmek, bu bilgiyi de halka intikal ettirmek ve bütün kitlelere, yaygın eğitim, örgün eğitim vasıtalarıyla bu doğru bilgileri ulaştırmak... Halkı bilgilendirmek, bilgi toplumu seviyesine getirmek... Japonya'da bir yenilik olmuşsa burada bilinmeli, Almanya'da bir yenilik olmuşsa, hemen burada haberdar olunacak duruma ulaşmak zorundayız. Böyle yapamazsak bizi sevmeyen insanlar çoktur. tarih boyunca bize hasım insanlar çoktur. Allah onların hepsini kahretmiyor, başımızda böyle ceza ve belâ olarak bulunabiliyorlar. Kendimize çeki düzen vermeliyiz.
Sayfa 281Kitabı okudu
Reklam
Müslüman zengin kesesini açmıyor. Amerika kesesini açıyor: gazeteye önem veriyor, televizyona önem veriyor. Televizyon. kanalları büyük iddiası olan gruplar tarafından kapışılıyor. çalıştırılıyor. Ama müslümanlar bu konuda çok geride. Tabii tezat var. Yâni hem cihad yapacağız diyoruz, hem Allah'ın ordusuyuz diyoruz; emr-i ma'ruf nehy-i münker yapacak. cihad edecek topluluk, İslâm topluluğu diyoruz: hem de çağdaş bilimden yoksun. stimenti teknolojiden mahrum, iletişim ve irtibattan, enformasyondan mahrumuz.
Sayfa 279Kitabı okudu
O halde bizim iletişime bakışımızı değiştirmemiz lâzım. İletişim faaliyetlerine sarılışımızı da değiştirmemiz lâzım. İletişim faaliyetlerine harcadığımız masrafı da tariflere sığmaz derecede artırmamız lazım. Amerika bütçesini düşünün; %46'sı buraya gidiyor... Türkiye'nin bütçesini düşünün. Türkiye içinde müslümanların adedini düşünün, müslümanların içinde cömertleri düşünün...
Sayfa 278Kitabı okudu
Bu çeşit organizasyonlarla gündelik hayatın tanziminde, iletişim dediğimiz olay birinci derecede rol alır duruma gelmiştir. Belki sizin değil! Siz müslüman olduğunuz için özel bir kafa yapınız var; bilgileri süzebiliyorsunuz, her şeye inanmıyorsunuz. başka kaynaklardan bazı şeyler öğreniyorsunuz ama: milletin %99.9 u böyle değildir. Milletlerin çoğu bu durumda değildir. Afrika'sı var. Asya'sı var, çok geri ülkeler var. Onlar bunların masallarıyla yetişirler. Ve batı kültürü, böylece dünyayı modern bir sömürmeyle sömürmekte ve istila etmektedir. İletişim kültür istilasının en önemli vasıtasıdır.
Sayfa 277Kitabı okudu
(Eddünya dârun men lâ dâre lehû.) Dünya, evsizlerin evidir. Bizim evimiz, ahiret olduğundan bizim yerimiz değildir. (Ve mâlün men lâ mâle lehû.) Sermayesizlerin malıdır. Bizim sermayemiz ahiret olduğu için bizim buraya iltifatımız yoktur. Fânî dünya demişiz.
Sayfa 199Kitabı okudu
İslam'ı bilmeyen ve bizi tanımayan insanlar bize soruyorlar. dergi çıkarttığımız zaman, -İşte İslâm dergisini çıkarttık. Kadın ve Aile'yi çıkarttık- sormuş karşımızdaki basın: "İyi ama siz dindarsınız, niye politikayla ilgileniyorsunuz? Niye dış politikadan yazılar yazıyorsunuz? Niye piyasadan, ekonomiden bahsediyorsunuz? Niye şu şu konuları işliyorsunuz?.." Biz onlara diyoruz ki. İslâm'ın ilgisinin taalluk etmediği hiç bir konu yok ki. biz ilgilenmeyelim... İnsanın ilgilendiği, insanla ilgili her şey bizim ilgi sahamız içine giriyor. Elbette politikayla da ilgileniriz, seçimle de ilgileniriz... Piyasayla da ilgileniriz, enflasyonla da ilgileniriz... Talim ve terbiye, iletişim vs. başkalarının modern saydığı her konuyla ilgileniriz. Çünkü İslâm, sadece bir köşeye çekilip dindarlık yapmak değil, hayatı mü'min birüslüūbla yaşamak sanatı... Müslüman dağın başına çekilip. bir köşeye çekilip hayatı terkeden insan değil, hayatın bütün faaliyetleri içindeyken Allah'ın rızasını gözetebilen insandır.
Sayfa 198Kitabı okudu
Reklam
İbn-i Mace (rh.) isimli hadis aliminin Enes'den (rh.) ivayet eylediğine göre. Peygamber Efendimiz (ﷺ) buyurmuş ki: (A'zamun nâsi hemmen el mu'minü, yehtemmu bi emri dünyahu ve emri ahiretihi.) Yâni, insanların en dertlisi mü'minlerdir. mü'min kişidir. Başı sıkıntılı, işi çok, omuzu ağır yüklerin altında, sıkıntısı çok olan insan mü'mindir. Neden?.. (yehtemnu bi emri dünyahu) hem dünyada yaşamış olmak, insan olmak, hayatta olmak dolayısıyla hayatı faaliyetlerini devam ettiriyor. (ve emre ahiretihi) hem de ahiretini kurtarmaya çalışıyor. İki cihan için çalıştığı için, sadece dünya için çalışanlardan daha dertli, daha meşgul, daha sıkıntılı durumda... Böyleyiz, böyle olmamız gerekiyor. Büyüklerimiz böyleydi. Biz de hakikaten hem dünya hem ahiret için üzüntü duyan, tasalanan, gayret eden insanlarız.
Sayfa 197Kitabı okudu
Bir çeşit imanımızdan dolayı, karınca kararınca fedakâr kullarız, fedakârlık yapabilen, vazgeçebilen kullarız. Bunu Avrupalı anlayamaz, materyalist bir insan anlayamaz. Müslümanı tarif edemez, müslüman onun için kompütüre giremez, mantık kurallarının katı çizgileri içine sığmaz. Tarifi o bakımdan kolay olmaz, çünkü bu tarafı var. Bir de dünyanın bütün zevkü sefasına ve imkânına sahip olsak, kendi problemlerimizin hepsini halletmiş olsak, yine de mutlu olamıyoruz, huzur bulamıyoruz. Ümmeti Muhammed'e yardım etmek istiyoruz. Kadrimiz kadar, kuvvetimiz kadar himmet etmek istiyoruz, hizmet etmek istiyoruz, bir şeyler vermek istiyoruz. Ana vasıflarımızdan birisi de bu.
Sayfa 194Kitabı okudu
Bir gün Darrâr Bin Hamza, «anlatın!» ricası üzerine, Hazret-i Ali'yi şöyle vasıflandırıyor: Hikmetle söyler, adaletle hükmeder. İlim onun yüreğinden fışkırır, hikmet onun lisanından akar. Dünyadan ve bütün dünya süslerinden tiksinir. Geceleri, işi ve ve arkadaşı ibadettir. Allah korkusundan çok ağlar. Hadiseleri derinliğine düşünür. Kısa elbise giyer, hor yemekleri sever. Aramızdayken bizden farksız görünür, bir şey sorsak hemen cevap verir. Bir toplantıya dâvet etsek derhâl gelir. Aramızdaki ülfet ve samimiyet bu derecedeyken, heybetinden huzurunda konuşamayız. Dine bağlı olanlara saygı, fakirlere ilgi göstermekte kusur etmez. Kuvvetli olan ondan korkar ve kötü işinde devam edemez. Zaif olan da adalet kapısından yoksun dönmez.
Câbir b. Abdullah'tan gelen rivayete göre. Allah Resûlu (sav) bir hutbesinde şöyle diyordu: "Sözlerin en doğrusu, Allah'ın Kitabı, rehberliğin en güzeli ise Muhammed'in rehberliğidir..."
Ebû Hüreyre'den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur "Ümmetimin hepsi cennete girecektir, yüz çeviren müstesna! Orada bulunanlar "Ey Allah'ın Resûlü, yüz çeviren kim?" diye sorunca, Hz Peygamber, "Bana itaat eden cennete girer. Bana isyan eden yüz çevirmiş demektir." şeklinde cevap vermişti.
608 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.