Spinoza ve aşkın diyalektiği
Psikanalist Jacques Lacan Seminer'inin IV No'lu kitabında "aşkın yüce anından" bahsetmişti (le moment sublime de l'amour). Bu yüce an "aşkın iade edildiği" andır... Sevgi her zaman karşılığını aynıyla bekleyen bir duygu olarak görünür burada... Bir karşılıklılık beklentisi --ve çok basitleştirirsek, birini
Gökhan Özcan
“En önemli nokta, başkalarını da kendini sevdiğin gibi sevebilmek, en önemlisi bu ve aslında hepsi bu; başka hiçbir şeye gerek yok. Bunu yapar yapmaz geri kalan her şeyin nasıl oturtulacağını hemen anlayacaksın” diyor Fyodor Dostoyevski. Üstadın yüksek müsaadesi ve günümüz gerçeklerinin zorlamasıyla bu cümleyi tersine çevirmek durumundayım.
Reklam
Edebiyat, hepimizin bu sitedeki ortak gayesi. Kimimiz günlük dertlerimizden, telaşlarımızdan kaçmak, kimimiz merakımızı gidermek, kimimiz bakış açımızı genişletmek, kimimiz de boş zamanlarımızı değerlendirmek için edebiyat şemsiyesi altına sığınmışız. Zaman zaman kendimize "Edebi bir metin nasıl okunur?", "Doğru bir okuma yapıyor
Yalnızca güzelliği keşfetmek için yaşarız, başka herşey bir bekleyişten ibarettir. Halil Cibran Asıl felsefe, dünyayı görmeyi yeniden öğrenmektir diyor Algının Fenomenolojisi adlı eserinde Maurice Merleau-Ponty. Göz, gören ve görülen olarak dış dünyaya açılan bir kapı özelliğini taşır. Fotoğraf, tabiatı ve insanı olduğu gibi kadraja taşırken
Ruiz diyor ki, beni bir kez okumak yetmeyecek!
§ "Bedeninizin en önemli klişkisi hayatladır, sizin dırdır eden düşüncelerinizle değil. Bedeniniz madde ile enerjinin mükemmel birleşimidir. Bedeniniz tanıdığınız en gerçek şeydir." § Proust'a arkadaş geldi, dön dolaş Ruiz'le hasbihal et diyor ruhum. İnsana, hayata dair pek çok şeyden bahsederken. Hayatımızın merkezine aldığımız saçmalıklardan hiç ama hiç bahsetmiyor... Şaşırtıcı!
Kendime Notlar ~ İnsan Üzerine
Fernando Pessoa Huzursuzluğun Kitabında insani ilişkilerle ilgili olarak diyor ki: "Hiç düşündünüz mü? Ne kadar cahiliyiz birbirimizin? " Tanpınar bu görüşü "Bir yastıkta uyuyanlar bile birbirlerinin rüyalarını bilmezler.” diyerek destekliyor. Şükrü ERBAŞ " Ömür Hanımla Güz Konuşmaları" şiirinde "Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle? " diyerek aynı minvalde bir görüş ortaya atıyor. Son kertede Proust, "Albertine Kayıp" adlı eserinde, insanın değil bir başkasını kendini dahi anlamaya muktedir olmadığına dair şu sözleri sarf ediyor: "Benim nazarım­da bir hiç olduğunu zannettiğim şey, demek ki aslında bütün hayatım, her şeyimdi. " 22:40 - evde. N. C.
Reklam
Ariflerden birine demişler ki; "Lütfen bize Hızır'ı tarif edin ki eğer onunla karşılaşırsak tanıyabilelim.." Kendilerine verilen cevap pek mürşidane olmuş; "Ölü ruhunuzu kim diriltiyorsa, sizin için Hızır odur." ... Kemal Sayar ekliyor; "Bizi mutlu edenlere minnettar olalım ; onlar ruhlarımızı çiçeklendiren büyüleyici bahçıvanlardır." diyor Proust. Sadece onlara mi? Bize hayatı sevdirenlere, okunmaya değer hikayeler bırakanlara, iyiliği öğretenlere ve bir ruhumuz olduğunu fısıldayanlara minnettar olalım."
Bu bir isyanın dışavurumudur arkadaşlar
Proust, kardeşim gece gece insanı niye tribe sokuyorsun? Böyle bir şey olabilir mi? Diyor ki, "hatta nihai sonuçların büyük bölümü, önermelerdeki ilk yanılgılardan kaynaklanır." Yahu bir git, o nasıl yanılgı olabilir ya, hadi yanılgı olsun, tamam kabul, okuma yazman var, bu seni nasıl yanıltabiliyor kardeşimm??? Çıldıracağım, üçüncü bölümün sonuna tepkim bu arada. Bu gece uyumak yok belli oldu, bakalım nasıl bitirecek beyefendi.
Albertine Kayıp
Albertine Kayıp
Şuan okuduğum "Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde" adlı kitabında Proust'un oluşturduğu hayali bir yazar karakter var ki bu karakter başrol karakterin yani anlatıcının idolü, en sevdiği ve kendisini bulduğu yazar aynı zamanda. İsmi Bergotte. Uzun müddet sevdiği bu yazar ile Swanların evinde tanışma fırsatı bulan anlatıcı şu şekilde ifade ediyor bu faslı: "Bergotte'ye bütün hissettiklerimi, kendimi şaşırtan bir serbestlik ile anlatmıştım. Bu serbestliğimin sebebi yıllar boyunca, saatlerce süren yalnızlıkların ve okumaların sırasında, Bergotte benim için kendimin en iyi yanıyken, kendisiyle samimi, açık ve güvenli olma alışkanlığını edinmiş olduğumdan, ilk kez konuştuğum bir insanın karışısındaymışım gibi çekinmeyişimdi." Diyor. Hulâsa merak ediyorum Necip Fazıl Kısakürek ile, Üstad ile tanışma fırsatım olsa nasıl hissederdim diye.
Marcel Proust diyor ki,"Gerçek yolculuk yüzlerce ülkeyi aynı gözlerle dolaşmak değil,aynı ülkeyi yüz değişik gözle görebilmektir." "Her insan bir ülke." diyor ya yine bir şair ..
Reklam
Sanatın İslam Hali
Arapça’da san‘ “yapmak, etmek”, sana‘ “işinde mahir olmak”, san‘at ise “yapılan iş, meslek” anlamına gelir. Biz de bu sitede yaptığımız işleri ve ürettiğimiz içerikleri kendimizce tanıtmaya, sanat kelimesine bir taraftan da olsa dokunmaya çabalayan insanlarız işte sadece. Mimar Sinan'ın çıraklık, kalfalık ve ustalık mertebeleriyle sanki
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.