Alman edebiyat eleştirmeni, düşünür, kültür tarihçisi ve estetik kuramcısı olarak söz ediliyor yazarın biyografisinde, önceden hakkında fikrim olmadığı böyle bir adamın deneme kitabı da beklediğimden zor metinlerden oluşuyordu. Aslında son zamanlarda deneme kitaplarından aldığım tadı bulacağımı düşünmüştüm. Özellikle edebiyat üzerine beklentilerim
Hayatın üzerime üzerime estiği şu günlerde Hasan Ali Toptaş okumak beni gerçekten çok rahatlatıyor. Kurduğu cümleler, konuları anlatış biçimleri, ele avuca sığmaz hayal gücü ve kitaplarındaki melodilerle bunu başarıyor. Bu özelliklerinden sonra Toptaş’ın seni en çok etkileyen özelliği ne diye sorsalar kesinlikle ‘sesi’ derdim. Evet, onun buğulu
Seri bitmek üzere:(
1. Swann'ların Tarafı
2. Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde
3. Guermantes Tarafı
4. Sodom ve Gomorra
5. Mahpus
6. Albertine Kayıp
7. Yakalanan Zaman
Beşinci kitap olan ‘’Mahpus’’u ayrı bir keyifle okudum. İlk iki kitapta olduğu gibi Proustvâri betimlemeler, tahliller bir kez daha yazara hayran olmama neden oldu. İlk iki
‘’Albertine Kayıp’’ seri içinde ismiyle de merakımı, ilgimi cezbeden bir kitaptı; yarım bir cümle gibi…
‘’İnsanlar duyularının yetersizliği nedeniyle nesnelerin sayısız niteliğinden ancak sınırlı bir bölümünü algılayabilirler. Biz görme duyusuna sahip olduğumuz için nesneler renklidir; yüzlerce duyuya sahip olsaydık, kim bilir başka ne sıfatlara
" Ama en azından dostluğun samimi bir biçimidir, " diyor okuma için, " ve bir ölüye, olmayan birine yönelik olması ona çıkarsız, neredeyse dokunaklı bir hava verir. "
"Ve bu koca kitap, upuzun bir şikâyettir. Yazılıp bittikten sonra, Só şiirleri Portekiz’in en hüzünlü kitabı olmaktan çıkacak." (s. 489)
Pessoa ile tanışmam, bundan üç yıl kadar önce fakültede herhangi bir dersin ortasındayken bir arkadaşımın çantasından çıkarıp masasının üzerine koyduğu Huzursuzluğun Kitabı sayesinde olmuştu. Hem
Emin olamamak hiçbirşeyden,tereddüt etmek aynadaki görüntüden,doğal bir uyuşturucu gibi.
O kadar tereddüt ediyorsun ki fazla düşünmekten uyuşuyorsun.
Bütün ihtimalleri hayal ediyorsun.
Bütün sonuçlarıyla.
Birileri buna halüsinasyon diyor.
Oysa hayatın ta kendisi halüsinojen.
Oksijenin kendisi uyuşturucu.
Öyle bağımlısı olmuşuz ki birkaç dakikalık eksikliği öldürüyor.
Her aldığım nefes boğazımı yakıyor.
Ben çok zor yaşıyorum.
Doğumumdan beri ölüm döşeğindeymiş gibi yaşıyorum.
Onun için bir restoranda oturunca masayı kendime doğru çekiyorum,sandalyemi oynatmadan.
Çünkü hasta olan benim.
Herşey bana göre düzenlenmeli.
Ben gitmem.
Onlar gelsin.
Zaten kimse kimseyi çağırmıyor.
Kimse kimseyi kovmuyor.
Beynimdeki düşünce tarlasında zıplayarak gezdiğim için pek bir anlamı yok yazdıklarımın.
Maupassant nın meşhur baş ağrıları
Proust un hassas bünyesi
Kinyasın zalim sıtması.
Sunt Lacrimae Rerum
"Olayların gözyaşları vardır "
#SPOILER
"Belli bir yaşı geride bıraktığınızda ,geçmişte olduğumuz çocuğun ruhu ve bizi meydana getiren ölmüşlerin ruhları kendi değerlerini ve büyülerini bizim üstümüzde harcamak için gelirler ....
____Marcel Proust"Kayıp Zamanın Izinde"
"Kayıp " uzun bir