Bu Freud'un kendi psikanaliz teorisinin evrensel anlamda, tüm toplumlarda geçerli olduğunu ispatlamaya çalıştığı kitap. İçinde enteresan antropolojik gözlemler vardır bazı kabileler hakkında. Her ne kadar Freud'un tezinin geçerliliği çürüten başka kavimler mevcut olsa da konu hakkında ilk çalışma olması bakımından değerli.
Totem ve TabuSigmund Freud · Say Yayınları · 20165,9bin okunma
Kitap Türkçe'de Lacan'dan bahseden ilk kaynaklardan. 1900'lerin başından 1980'lere kadar psikanaliz teorilerinin tanıtıyor ve tartışıyor. Kitabı okumaya başlamadan önce biraz Freud okuması(mümkünse Payel Yayınevi'nden) yapmanız tavsiye edilir. Konu hakkında genel bir bakış ve mefum edinmek için önerilir.
Kitap yazarın terapi ve meslek deneyimlerini içerdiği gibi psikiyatri ve psikanaliz hakkında temel bilgilerde veriyor. Çoğu orjinal dilinde koruması ve lokalizasyon, sensitivite gibi Türkçeye kolaylıkla çevrilebilinecek terimleri aynen bırakması akıcılığa zarar veriyor. Bu konudaki Türkçe literatürün kıtlığını düşünürsek bu konuyla ilgilenenler için elde bulundurulması gereken bir kitap.
Freud neredeyse tüm eserlerini ölmeden önce yaktığından,okuduklarımız aslında bir nevi derlemelerden oluşuyor.
Yaşadığı dönemde pek anlaşılamadığından çok kez şikayetçi olduğunu eserlerinde görüyoruz.
Cinselliğin( evet söylendiğinde sadece sevişmeyi kapsadığına inanılan kaka kelime) psikolojik ve duygusal yanının dışında, tuvalete gitmek kadar normal ve gerekli bir fiziksel özellik olduğu şimdi bile kabullenilemediği bir ortamda,ne yazık ki, ünü daha çok muzurca sebeplere dayanıyor.
Bu kitapta da her ortamda sesli okuyamayacağımız bazı yerler bulunuyor.( örneğin bebeğin annesinin memesini emerken aldığı cinsel zevk gibi (!) )
Kitabın son makalesi savaş ve ölüm üzerine düşüncelere hayran kalmamak elde değil.
Cebren okutunuz efenim...
Devletlerin, bireyleri kötülükten alıkoymasının, kötülük yapmayı ortadan kaldırmak amacından değil, onu tıpkı tuz ve tütün gibi tekeline almak amacından doğduğu düşüncesine kesin bir biçimde inanılabilir.
Aslında, bizim dünya yurttaşları, hiçbir zaman korktuğumuz ölçüde alçalmış değillerdir. Çünkü onlar, bizim sandığımız kadar yüksek kimseler değillerdi.
"Öldürmeyeceksin!" buyruğuna verilen önem, belki bugün bizim yüreklerimizde bulunduğu gibi, yüreklerinde adam öldürme tutkusu taşıyan sayısız katil kuşaklarından geldiğimizi göstermektedir.