Film önerisi isteyenlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum..
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek
Hellooooğğğ. Aslında inceleme yazmaktan vazgeçmiştim. Ama yapılan incelemelerin en rağbet görenleri bile (hepsi değil) vasat seviyedeydi. Kitaba dair bir şeyler yoksa inceleme diyemeyiz bence (kibarlık ediyorum, evrensel bir gerçek bu). Ya da kitabın son kısmını olduğu gibi kopyala yapıştır yapıp yüzlerce beğeni almak… Yapmayın yahu. Bu nedenle
Kitabımızın yazarı Irvın D. Yalom;Yahudi asıllı Amerikalı psikanalist, psikiyatrist, psikoterapist ve yazar.Yalom, varoluşçu psikoterapinin en önemli temsilcilerinden biridir. Ayrıca Uluslararası Sigmund Freud – Psikoterapi 2009 ödülünün de sahibidir. Psikanalizdeki yeni yöntemleriyle insanın psikolojik rahatsızlıklarını daha iyi anlamayı
Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun,üç hastasına(Fadi-Fatoş,Kenan Baran ve Handan) verdiği seanslardan oluşan gerçek bir hayat hikayesini kaleme aldığı bir terapi kitabı. Kişisel gelişim saçmalığından uzak muhteşem bir roman.Gerçek bir hikaye olması da içinden çıkarılacak derslerin ve dertlerin bir o kadar sağlam ve gerçek olmasını
Şüphesiz ki hepimiz bir anlam arayışındayız, yaşadığımız şeylere anlam katmaya, değer biçme meylindeyiz. Peki bunu ne kadar hayata geçirip, ve ne ölçüde başarılı oluyoruz? Yazar ısrarla hayatın anlamının bir acıda, mücadelede ve yaşamınızda sizi sarsan bir olayda mevcut olduğunu anlatmaktadır ki sonuna kadar haklıdır. Şöyle bir geriye dönüp
Wulf Dorn Alman yazarının okuduğum ilk romanı ve ben sanırım yanlış kitapla başladım. Yazarın Psikiyatrist kitabının yorumlarına bakılacak olursa daha güzel olduğu söyleniyor.
Polisiye gerilim tarzı sevenlerin eli ister istemez gidiyor bu kitaba da. Uzun süre kitaplıkta okunmak için bekliyordu keşke beklemeye devam etseydi diye düşünüyorum
Nasrettin Hoca’nın bir fıkrası vardır hani. Oğluyla yolda giderken önce oğlunu bindirir eşeğe, kendi yürürken. Etraftakilerin ayıplamasıyla kendi biner, oğlu yürür devamında. Bencil diye söylenenleri duyar da devamında, oğluyla beraber binerler eşeğe. Bu sefer de merhametsiz olmuştur hoca diğerlerinin nazarında. En son çare ikisi de yürürler
Kitabı yirmi bir günde bitirdiğimi görünce ben de kitabı süründürdüğümü düşündüm ama işin aslı kitabın beni süründürmesi ve süründüre süründüre kendini okutmasıydı. Her sayfasında kırk beş dakika düşündürüp üstüste sigara yaktıran kitaplara zor rastlayınca tadını çıkarıp yavaşça sömürmek istedim. Arada beynimin error verdiği zamanlarda da bu