Kanım dondu bunu okuduğum da :(
Dünya kamuoyunu uzun süre meşgul eden bir ensest vakası okuyacaksınız şimdi. Çoğunuz hatırlayacaktır, çünkü günlerce, hatta aylarca konuşulmuştu. Olay ortaya çıktığında tüm dünya şok yaşamıştı. Yıl 2008’di ama aslında olay, takvimler 1984’ü gösterdiğinde yaşanmaya başlamıştı. Yer Avusturya’nın Amstetten kasabası. Viyana’ya 130 km uzaklıkta bir
EGO GÜDÜLERİ...
- " (...) Gustav Jung: “Değişmeler ve Remzler” isimli eserimden sonra LİBİDO kavramını kafamdan silemez olmuştum. Libido’yu bedene âit bir enerjiyle eş gördüğüm için, o zamanlar amacım LİBİDO teorisini müşahhas biçimden kurtarmaktı. Başka bir ifâdeyle, artık “açlık, saldırganlık ve cinsî iç güdüler den söz etmek istemiyor ve bunların hepsini “enerjinin-kuvvet” in kendisini ifâde ettiği vakıalar olarak görmek istiyordum.[...] Günümüzde bir fizikçi nasıl bütün güçlerin, meselâ, sadece ısıdan geldiğini düşünmezse, bir “psikiyatrist-ruh hekimi” de bütün içgüdüleri cinsiyet kavramıyla özetlemekten kaçınmalıdır. Freud’un başlangıçta yaptığı hata buydu. Daha sonra “ego güdüleri” olduğunu farz ederek düzeltti. Daha sonra da “süper ego-büyük ego” kavramını getirdi ve ona tam bir hakimiyet sağladı.
Sayfa 318 - 319 İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Psikiyatrist Odası
Kimse zamanında çıkmak istemiyor bu büyülü odadan. Odanın büyüsünü onlarla birlikte yaratıyoruz. Ben yalnızken büyü falan kalmıyor burada. Onların enerjisiyle benimki öyle bir harmoniyle birleşiyor ki, hüzünle mutluluk iç içe giriyor sanki ve her biriyle ayrı bir şarkı besteleniyor bu odada. Kıskançlık var, nefret var, aşk, sevgi, mutluluk var, bazen ölüm var, ayrılık var bu şarkılarda. Bunlar olmasa hayat böyle anlamlı olabilir miydi acaba? Sonra kendi şarkılarını alıp kendi hayatlarına doğru akıp gidiyorla. Onların şarkılarındaki ahenk, benim hayatımın şarkısını da etkiliyor. Ve bir gün daha, bu ahenkle birlikte yavaş yavaş soluyor, akşam oluyor. Akşam her zaman ağırdan alır. Sabah güneşi gibi küstahça dalmaz pencereden içeri. Renkler yavaş yavaş solar, gölgeler çoğalır. Ve o zaman bilirsiniz bir günün daha geçmişte kaldığını.
Süper ego...
Gustav Jung: "Değişmeler ve Remzler" isimli eserimden sonra LİBİDO kavramını kafamdan silemez olmuştum. Libido'yu bedene âit bir enerjiyle eş gördüğüm için, o zamanlar amacım LİBİDO teorisini müşahhas biçimden kurtarmaktı. Başka bir ifâdeyle, artık "açlık, saldırganlık ve cinsi içgüdülerden" söz etmek istemiyor ve bunların hepsini "enerjinin-kuvvetin" kendisini ifâde ettiği vakıalar olarak görmek istiyordum. Fizikte de enerjiden ve onun elektrik, ışık, ısı vesaire gibi değişik ortaya çıkış biçimlerinden söz ederiz. Psikolojide de durum öyledir; özünde enerjiyi görürüz, onun da daha az veya çok nisbette olduğunu söyleyebileceğimiz yoğunluk ölçüleri vardır ve ortaya çıkış biçimi farklılıklar gösterebilir. LİBİDO'yu enerji olarak ele aldığımızda, cinsiyet mi, güç mü, açlık mı veya başka bir şey mi olduğu gibi nitelik sualleri önemlerini yitirirler. Arzum, Psikolojiye de fen bilimindeki enerji teorisinin sağladığı mantıklı ve geniş kapsamlı bir görüş açısı kazandırmaktı. RUHİ ENERJİ isimli çalışmam bunun ürünüdür. Bence insan içgüdüleri, enerji süreçlerinin değişik ortaya çıkış biçimleri oldukları için, mesela, ışık ve ısı gibi enerjilerle eşdeğerde güçler olarak alınmalıdırlar. Günümüzde bir fizikçi nasıl bütün güçlerin mesela, ısıdan geldiğini düşünmezse, bir "psikiyatrist-ruh hekimi" de bütün içgüdüleri cinsiyet kavramıyla özetlemekten kaçınmalıdır. Freud'un başlangıçta yaptığı hata buydu. Daha sonra "ego güdüleri" olduğunu farzederek düzeltti. Daha sonra da "süper ego-büyük ego" kavramını getirdi ve ona tam bir hakimiyet sağladı
Sayfa 318 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
EFESLİ ARTEMİDORUS...
- Kendisinden sonraki bütün RÜYA arştırmalarında derin bir etkiye sahip, Romalı bir kahin; Efesli Artemidorus… Oneirocritica isimli, rüya ve tabiri üzerine bir eser yazmış; Mısır ve Yunan kültüründen aldığı malzemeyle, onlar gibi, "rüyâ ve hayâllerin insanların yararına olarak verildiğini" savunan. Hiç bir rüyâ boş değildir; mesele, hâl
Sayfa 135 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
SÜRVEYAN HEKİM “Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında. Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur. Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız. Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-3/Kitabı okudu