Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun,üç hastasına(Fadi-Fatoş,Kenan Baran ve Handan) verdiği seanslardan oluşan gerçek bir hayat hikayesini kaleme aldığı bir terapi kitabı. Kişisel gelişim saçmalığından uzak muhteşem bir roman.Gerçek bir hikaye olması da içinden çıkarılacak derslerin ve dertlerin bir o kadar sağlam ve gerçek olmasını
Nasrettin Hoca’nın bir fıkrası vardır hani. Oğluyla yolda giderken önce oğlunu bindirir eşeğe, kendi yürürken. Etraftakilerin ayıplamasıyla kendi biner, oğlu yürür devamında. Bencil diye söylenenleri duyar da devamında, oğluyla beraber binerler eşeğe. Bu sefer de merhametsiz olmuştur hoca diğerlerinin nazarında. En son çare ikisi de yürürler
Wulf Dorn Alman yazarının okuduğum ilk romanı ve ben sanırım yanlış kitapla başladım. Yazarın Psikiyatrist kitabının yorumlarına bakılacak olursa daha güzel olduğu söyleniyor.
Polisiye gerilim tarzı sevenlerin eli ister istemez gidiyor bu kitaba da. Uzun süre kitaplıkta okunmak için bekliyordu keşke beklemeye devam etseydi diye düşünüyorum
Büşra Sanay, cesareti ve inancıyla yola çıkıp Türkiye’de ve dünyada da gözlerimizi kapatırsak, görmezden gelirsek geçecek sandığımız bir insanlık suçunu araştırmış. Kitaptaki ifadeler çoğu zaman öğretmen, avukat, psikologlara ait. Birinci ağızdan mağdurların anlatımı çok az. Sanay, olaya çeşitli açılardan bakabilmek için psikolog, psikiyatrist,
“Bana acıyla ilişkini söyle, sana kim olduğunu
söyleyeyim!” (Ernst Jünger).
Filozofların ve sosyologların en sevdiğim yönlerinden biri, insan ve toplumların içinden geçtikleri süreçleri bazen bir retorikle, bazen bir alegoriyle, bazen bir metaforla, bazen de bir kavramsallaştırmayla herkesin anlayabileceği bir düzeyde anlatabilmeleridir. Bu