Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
|| Sakın Yalan Söyleme • Freida McFadden
9/10
KONUSU
Tracia ve Ethan çifti kendilerine yeni bir ev aramaktadır.
Dört yıl önce kaybolan ve nerde olduğu bilinmeyen ünlü psikiyatrist Dr. Adrienne Hale’in şehir dışındaki malikhanesine bakmaya giderler ama kar fırtınası nedeniyle orda mahsur kalırlar.
Tricia, fırtına dinene kadar oyalanmak için kitap ararken gizli bir oda bulur. Bu odada, doktorun hastalarıyla yaptığı görüşmelerin ses kayıtlarını bulur ve dinledikçe de bazı gerçekler gün yüzüne çıkar
YORUMUM
Gerçekten “ Ben ne okudum böylee???” diyorum sürekli, başlarken ve son kısımlara gelene kadar hep “tahmin ettim olayı” diyerek okudum AMA ÇOK BÜYÜK YANILDIMM
Yani o kadar beklemiyordum kii, bölüm başlarındaki bakış açısında yazan ismi görünce yine inanmadım ve basım hatası bu diye devam ettim yemin ederim ahsjsjsj devamını okuyunca anladım ve ŞOK OLDUM
Kitabın dili yine çok akıcıydı ve sürekli okuma hissi uyandırıyordu, gerilimi boldu, sanki o evin içindeymişim gibi hissettiğim çok an olduu ahahaa kısacası beklediğim tadı aldım diyebilirimm
Bir puan kırma sebebim, başlarda olan bazı şeylerin sebebi açıklanmadı gibi, aslında gerek yoktu pek ama sanki mantık hatası var gibi hissettirdi minicik, o kadarr
4.0-4.5 arasındayım. Kitabı gerçekten çok sevdim. Yazarın ilk kitabı diye biliyorum. Müthiş akıcı ve merak uyandırıcıydı. Kitap küçük bir kasabada yıllar önce yaşanan bir cinayet ve bir intiharı konu alıyor. Addie Bell adındaki kızımız 2012 yılında şüpheli bir şekilde ortadan kayboluyor ve bulunan kan örneğinden dolayı öldürüldüğü düşünülüyor ama
Kitap kötü müydü hayır kesinlikle değildi. Ancak bir şeyler hep eksikti benim için. Sonuna kadar hiç sıkılmadan okudum ama dümdüz okudum gibi hissettim. Ben hikayeleleri, hikayenin kahramanlarından okumayı seviyorum. Böylece duygu ve düşüncelerini bir şekilde daha iyi hissediyor, bağ kuruyorum. Tanrısal bakış açısı çok benim tarzım değil sanırım bundan bir kez daha emin oldum. Herkes ayılıp bayılsa da ve kitapları yarım bırakmayı hiç sevmesem de, artık dayanamıyorum deyip bıraktığım kitaplar da bu bakış açısına örnek sanırım. Bu hikayede de böyle bir anlatım vardı. Jo gereksiz kaprislerle ve saçmalıklarla kafanızı yormayacak güçlü bir kadın olarak kurgulanmış, Giovanni yani kontumuz da öyle. Öyle çok bir heyecan ya da gerilim yoktu. Sonları da gayet tahmin edilebilirdi ki zaten yazarın böyle bir gizem yaratma, tarzı ve anlatım biçimini seven okurların kalbini kırma gibi bir beklentisi olduğunu sanmıyorum. Yani tahmin edilebilirdi bence. Yazar bir dram yaratmaya çalışmamış. Galiba spoiler vermeden söyleyebileceğim bu kadar. Biraz yavaş akıyor, olaylar yavaş gerçekleşiyordu ama yine de çok sıkılmadan devam edebiliyorsunuz. Ben 7 puan vardim ancak puanımı da biraz yüksek tutmak istedim. Çünkü güzel kurgulanmış. Normalde satır aralarında; bizi yazanın aslında olaya tamamen yabancı, kurgu ve mantık hatalarıyla dolu bir türk yazar olduğunu kanıtlayan bir şeyler bulunur. Burada bir çeiviri kitap okuyor gibiydim. Hatta yazar sahte, yabancı bir isimle yazsa ben yerdim. Çok satan çeviri bir kitap okuyor gibiydim.
Anna Karenina Levin and Kiti
Herkesin sonunu çok iyi bildiği ama yine de merakla okuduğu bir kitaptan bahsetmek istiyorum.Her ne kadar ismi Anna Karenina olsa da( haddim olmayarak) bana göre Levin and kiti olması gerektiğini düşünüyorum ve kendimce değiştiriyorum kitabın ismini.
Tutkulu bir aşk hikayesi okurum hevesiyle kitaba başlayacaksanız tavsiye etmiyorum; çünkü olay örgüsü kesinlikle bundan ibaret değil…
Ekim devrimi sonrası rusya’daki zengin sosyete ve köylüyü ele alan toplumsal zitlığı iç çekişmeleri çoğu zaman psikoloji ve felsefi açıdan ele alan bir roman. Tolstoyun ustalık eseri olarak görülen bu romanda her ne kadar ana karakter Anna ve Vronsky olsa da daha çok Levin ve Kit’iin aşkı, psikolojileri ve iç çekişmeleri vurgulanmaktadır. Beni rahatsız eden de buydu zaten kitaptan bir puan kırma sebebim de bu.Şahsen ben Anna’nın ruhuna inemedim o kadar yüzeysel geçilmiş ki ruh hali, duygusallığı hatta son sahnedeki acıyı bile içselleştiremedim maalesef…!
Zannımca Tolstoy, Levin karakteri ile aslında kendini anlatmış yaşamında geçirdiği evrimden bahsetmek istemişti o yüzden Levin bu kadar ön plandaydı.Bu, yer yer beni rahatsız etti hatta bu karaktere ifrit oldum diyebilirim. Daha çok Annayı okumak istedim ruhuna inebilmeyi istedim ama biraz hayal kırıklığı yaşadım. Kitaba başlayacaklar bu konuda çok da beklenti içerisinde olmasın; ama bu yine de kitabın bir başyapıt olduğu gerçeğini değiştirmez.Filmini de izledim az evvel neyseki filmde ana karakterler daha iyi vurgulanmış. İyi okumalar
Kitap oldukça akıcı ve içine alan bir dille yazılmış. Elimden bırakmak istemeden okudum diyebilirim. Puan kırma sebebimse kadınların erkek bu kadar yakışıklıyken neden bana baktı kafasında olup kendilerini eziklemeleri ve tabii ki edebi yönden zayıf olması. Hoşuma giden bir kitap oldu. İkincisini de okuyacağım.
Merhabalar efenim.
Bugün ithaki yayınlarının meşhur bilim kurgu klasikleri serisinden olan Mevki Uygarlığı adlı kitabımızın incelemesi ile karşınızdayım.
Aslında söyleyebileceğim çok fazla şey yok fakat kitabı çok beğendiğim için incelemesini yazmaya karar verdim.
Kitabımız yaklaşık 180 sayfadan oluşan bir şaheser. Çok rahat okunan, akıcı bir olay örgüsüyle yazılmış bir kitaptı. Yazar farklı bir şeyler düşünmüş ve bunu çok güzel ve anlaşılır biçimde okuyucuya sunmuş. Bizede geriye keyifle okumak kalmış.
Bilim kurgu eserlerine çok ilginiz olmasa dahi konusuyla dikkat çeken bu kitabı bir oturuşta bitireceksiniz. Sizi yormayacak, okurken düşündürecek aynı zamanda gerçekten farklı bir şey okuduğunuzu hissettirecek bir kitap okumak isterseniz buyrun okuyunuz efenim.
Benim kitaba puanım 9/10. Bir puan kırma sebebimse sadece sonunun klasik bilim kurgu eserleri gibi bitmesiydi. Biraz daha farklı olabilirdi bence.
Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. Kitapla kalın, hoşça kalın...
XOXO :)
Aslında konusu güzel ama anlatımı puan kırma sebepli. 1518 yılında Fransa'nın Strasbourg şehrinde histerik vakalar üzerinden konuya giriyor. Bu sebepsiz bayılana kadar dans etme salgını da yaşanmış ve sebebi hala bulunamamış bir gerçek. Açlığın, sefaletin, salgın hastalıkların çok yuksek oldugu bir dönemde aklını kaybeden kadının çılgınca dans etmesi ardından dans olayının bir veba gibi ülkeye yayılması anlatılmış. Donemin şartlarının, insanların dini duygularının rahipler tarafından istismar edildiğini güzel bir şekilde anlatmış. Sağolsunlar satır aralarında biz Türklere de yer vermişler:)) Günahkar kullar sebepli Tanrı'nın Türk akınlarını gönderdiği minvalinde anlatımları mevcut.
Billy Summers
Evet, bir Stephen King kitabının daha sonuna geldim bugün itibari ile ve King yine şaşırtmadı, harikaydı.
Ancak açık konuşmak gerekirse bu kitapta karakterle başta bağ kurmakta oldukça zorlandım, yine okurken sıkıldığımı söyleyemem ancak diğer okuduğum kitaplarına oranla bence baştaki olay örgüsü o kadar etkileyici değildi. Kitabın yarısından sonra elimden bırakamayacağım bir yere evrildi bir anda kitap ve favori kitaplarım arasında yerini aldığını söyleyebilirim.
Kitabın sonu kalbimi feci kırdı. Bu da benim olayım, bir evrene çok bağlanınca onu bırakmakta çok zorlanıyorum. Karakterle fazla empati kuruyorum sanırım. Etkisinden kitabı kapattığımdan beri çıkmakta zorlanıyorum. Yeni bir kitap alamadım henüz elime. Ve bu kitabı herkese zorla okutturmak istiyor bir yanım.
Spoiler vermeden yazmak oldukça zor, o yüzden burada yazacaklarımı sonlandırmak istiyorum. Aslında istediğim tek şey kitaba karşı olan hislerimi buraya dökmekti. Çünkü o kadar sevdim ve etkilendim ki sonundan içimde kalsın istemedim. Benim kitaba puanım on üzerinden yıldızlı bir dokuz. Bir puan kırma sebebim yarısına kadar bir türlü beni içine alamamış olması oldu. Akıcılık konusunda bir sorun yoktu yine de dediğim gibi, okurken zorlanmadım ancak diğer King romanlarının da hakkını yememek istedim.
·
Puan vermedi
Dokunmadıkça Aşk- Fidan Aslan
8/10
Hepinize selam yeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım.
Kitabımız, dinine bağlı yaşamaya çalışan kızımız Zümra'nın sözlüsü Selim ile buluşmaya giderken aniden yanında geçen aracın üzerine su sıçratması ile başlıyor. Fakat asıl tanışma Valent Adm Coper'ın Zümra'nın malına kurması ile başlıyor.
Persona
Persona
4,5/5
#kitapyorumu
Size Gerilim, aşk dolu ve sanata ilgi uyandıran bir kitap ile geldim. Persona kitabının gerilim ve psikolojik bir hikayesi olduğunu duyduğumda almak istedim. Çünkü benim de psikolojiye merakım çok. Yazarın psikolog olması da kitaba karşı daha iyi bakmamı sağladı. Bunun nedeni bu işin içinde olan birinin çok daha iyi yazacağını düşünmem di. Ve haklı çıktım. Kitap size güzel bir hikaye sunarken aynı zamanda size bir şeyler öğretiyor. Kitabı okurken Aslında karşımızdaki insanların travmalarının küçük değil, kendileri için nedenle büyük olduğunu ve buna saygı duymamız gerektiğini anladım. Şunu fark ettim ki sanatla alakam yokmuş. Bu konu hakkında da kitaptan bilgiler edindim. Bu böyle bir oturuşta okuyabileceğiniz, sindirebileceğiniz bir kitap değil. Okudukça düşünmeniz gerekiyor. Ve Hektor karakterine ba-yıl-dım.. Karakter kitapta hep gizemini sürdürdü ve beni meraklandırdı. O kadar güzel seviyor ki böyle aşklara bayılıyorum. Bir çok gizem kitapta açığa çıkmadı hatta üzerine daha fazlası eklendi. Kitabın puntoları da çok küçüktü Kitabı beğendim. Yarım puan kırma sebebim ise biraz daha sırrın açığa çıkmasını istememdi. Yani kitapta koştuk ve sonuç zaten tahmin ettiğim çıktı. Biraz daha sır öğrenebilirdik diye düşünüyorum .
Hem bir şeyler öğrenmek isteyip hem de kitap okumak istiyorsanız, vaktinizin de boşa gitmesini istemiyorsanız Personayı size öneririm.. 2. Kitap çabuk çık
