Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Zaman yırtılıyor. Çocukluğun puslu toprakları nerede? Ya o karanlık uzaydaki eliptik güneşler nerede? Boşluğa düşmüş yol nerede? Mevsimler anlamlarını yitirdi. Yarın? Dün? Bu sözcüklerin anlamı ne? Yalnızca şimdiki zaman var. Bir bakıyorsunuz kar yağıyor. Bir bakıyorsunuz yağmur. Güneş açıyor, rüzgar esiyor. Tüm bunlar şimdide. Bunlar olmadı, olmayacak. Şimdi var. Hep var. Hepsi birden var. Çünkü olaylar bende yaşıyor, zamanda değil. Ve bendeki her şey şimdiki zamanda.
Ama bu benim bir yansıtmam, diye düşündü. Evren bu rüzgâr, karanlık, soğuk ve buz tabakalarına gömülüyor; bütün bunlar benim içimde oluyor ve ama yine de onu dışarıda görüyor gibiyim. Tuhaf, diye düşündü. Bütün dünya benim içimde mi? Bedenim onu sarıp yuttu mu? Bu ne zaman oldu? Ölmenin bir belirtisi olmalı bu, diye düşündü. Bu hissettiğim belirsizlik, bu yavaşlayarak entropiye dönüşme -süreç bu ve gördüğüm o buz bu sürecin başarısının bir neticesi. Gözümü kırptığım an bütün evren ortadan kaybolacak, diye düşündü. Ama ya gördüğüm o renkler, yeni rahimlerin girişleri miydi? Birleşen çiftlerin puslu kırmızı ışığı nerede? Ya hayvani açgözlülüğü gösteren donuk koyu ışık?
Sayfa 166 - Alfa edebiyatKitabı okudu
Reklam
Ayrılık Sevdaya Dahil
Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın En görkemli saatinde yıldız alacasının Gizli bir yılan gibi yuvalanmış İçimde keder Uzak bir telefonda ağlayan Yağmurlu genç kadın…
Yalnız bir opera
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim imrendiğin, öfkelendiğin kızdığın, ya da kıskandığın diyelim yani yaşamışlık sandığın Geçmişim dile dökülmeyenin tenhalığında kaçırılan bakışlarda gündeliğin başıboş
Zaman yırtılıyor. Çocukluğun puslu toprakları nerede? Ya o karanlık uzaydaki eliptik güneşler nerede? Boşluğa düşmüş yol nerede? Mevsimler anlamlarını yitirdi. Yarın? Dün? Bu sözcüklerin anlamı ne? Yalnızca şimdiki zaman var. Bir bakıyorsunuz kar yağıyor. Bir bakıyorsunuz yağmur. Güneş açıyor, rüzgar esiyor. Tüm bunlar şimdide. Bunlar olmadı, olmayacak. Şimdi var. Hep var. Hepsi birden var. Çünkü olaylar bende yaşıyor, zamanda değil. Ve bendeki her şey şimdiki zamanda. Dün göl kıyısına gittim. Sular simsiyah ve çok karanlık artık. Her akşam, dalgaların arasından birkaç unutulmuş gün yolculuğa çıkar. Denizde yol alırcasına ufka doğru giderler. Ama deniz buraya çok uzak! Her şey öylesine uzak ki. Sanırım yakında iyileşirim. İçimde ya da uzayda bir şey kırılacak. Bilinmedik yüksekliklere tırmanacağım. Dünyada yalnızca hasat, katlanılmaz bekleyiş ve ifade edilemez sessizlik var.
yağmurlu genç kadın rüzgâr uzak karanlıklara sürmüş yıldızları mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan onu çok arıyorum onu çok arıyorum heryerinde vücudumun
Reklam
yağmurlu genç kadın rüzgâr uzak karanlıklara sürmüş yıldızları mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan onu çok arıyorum onu çok arıyorum heryerinde vücudumun
Ayrılık Sevdaya Dahil
Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın En görkemli saatinde yıldız alacasının Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan Onu çok arıyorum onu çok arıyorum Heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları Bir
Ayrılık Sevdaya Dahil
açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın en görkemli saatinde yıldız alacasının gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın en görkemli saatinde yıldız alacasının gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
Reklam
İç çekişim
Kaldırımların soğuk taşlarını yalayıp geçen rüzgarın uğultusu, ruhumun fısıltılarında yankılanıyordu. Gri bulutlar gökyüzünü bir kefen gibi sarmış, şehrin üzerine kasvetli bir gölge düşürmüştü. Dondurucu bir rüzgar, derimi delerek en derin hislerime kadar işliyordu. Varlığımın anlamını sorgularken, ruhum bir sis bulutunun içinde kaybolmuş gibiydi. Duygularım donuklaşmış, zihnim puslu bir sisle kaplanmıştı. Hayatımın boşluğu beni daha da derine çekiyordu, adeta bir uçuruma sürükleniyordum. Kendi hayatımın kuklası gibiydim, görünmez bir ip tarafından yönetiliyordum. Nereye gittiğimi, ne yapmak istediğimi bilmiyordum. Bir yaprak gibi rüzgarın insafına kalmıştım. Geçmişin hayaletleri peşimde, geleceğin belirsizliği boğazımı sıkıyordu. Her adımda varoluşumun ağırlığı altında eziliyordum. Sanki bir bataklığa gömülüyordum, her nefes alışımda daha da derine batıyordum. Umut ışığı sönüyor, karanlık beni yutuyordu. Boşluk... Sonsuz bir boşluk... Hayatım bu mu? Varoluşumun tek anlamı bu arafın tadını çıkartmaya çalışmak mıydı? Yoksa bir çıkış yolu var mıydı? Bu karanlığı aşmanın bir yolu...
YALNIZ BİR OPERA ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Ayrılık Sevdaya Dahil
açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın en görkemli saatinde yıldız alacasının gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın  
490 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.