Kimi kitaplar okunur, bir kaç bölümü kalır aklda yada sadece bir kaç cümlesi hitap eder okuyucuya. Kimi kitaplar da vardır ki, içinde bulunduğunuz toplumun portresindeki detaylarını sunar size cümle cümle... Gercekleri o kadar güzel anlatır ki, kendinizi yeni baştan sorgulamaktan başka seçeneğiniz kalmaz. O sorgulamada bazı cümleler duvariniza
Yunus Emre
**
Söze nasıl başlanır diye söze girmek klişe olmasının yanı sıra uhdesinde ufak bir yalan barındırdığı da söylenebilir. Çünkü sözün hangi yolla neşet edeceği içten içe bilinir ve fakat esasında zaman kazanma amaçlanır. Bu kazanım söz sahibinin cümleleri toparlamasından ziyade söz
Sık sık rastlanan "büyük aşk" diye anlatılan (ve çoğunlukla film ve romanlara konu olan) bir yalancı sevgi biçimi de putlaştırıcı sevgidir. Eğer kişi kendi güçlerinin üretici bir biçimde dışarı taşmasıyla bir özdeşlik, bir Ben'lik duyacak düzeye gelmemişse, sevdiği kişiyi "putlaştırmak" ister. Kendi güçlerine yabancılaşmıştır, onları sevdiği kişide arar, ona tapar, onu tüm mutluluğun, Işığın, sevginin kaynağı olarak görür. Bu süreçte kendini tüm güçlerinden yoksun bırakır, sevdiği kişide kendisini bulacağı yerde onda kendini yitirir. Hiçbir put kendisine tapan kişiye kendinden beklenenleri veremeyeceği için geçen zamanla birlikte düş kırıklıkları başlar ve çare olarak yeni bir put aranmaya başlanır. Bu tür putlaştırıcı sevgide özellik, sevginin birden doğması ve ilk anlarında çok şiddetli olmasıdır. Putlaştırıcı sevgiler gerçek büyük sergilermiş gibi tanımlanırlar, oysa bir yandan sevginin yoğunluk ve șiddetinin derinliği ifade ederken diğer yandan puta tapanın açlığını ve umutsuzluğunu gösterir.
Vee Nietzsche filozoflara ve hepsinin de topuna diss atıyor...
Çok sert üsluplu sevgili Nihilist, neden bu kadar kızgınsın?
Kendisiyle çokça çelişen sevgili Nietzsche put diye nitelediği çokça şeyin aslında kendisinde de bulunduğunu unutmuş gibi görünüyor.
Ve, 21. yüzyıl okuyucularını görseydi (ki gerçekten put olmak istemiyorsa) kemikleri yattığı yerde sızlardı.
Ne çok put var içerimizde, dışarımızda, sevdiklerimizde ve hatta nefret ettiklerimizde...
Kendi benliğimizi bile putlaştırmışız, kendimize tapıyoruz. - " bu sefil yobaz duvara çiziyor kendini ve 'ecce homo' diyor..." - (sayfa 32)
Eserde Platon' dan Dante' ye, Sokrates ' ten Kant' a , Raousseau' ya, Shopenauer ' a kadar gelmiş geçmiş neredeyse tüm filozoflara inanılmaz sert bir dilde söylem var.
Nietzsche bu filozofları aşağılamakla kalmıyor kendilerinin düşüncelerinin putlaştırıldığını, kendilerine birnevi tapıldığını savunuyor.
Filozofları bir yana bırakın Hristiyanlık ve Musevilik dinleri de Nietzsche' nin putperestlik kavramından nasibini aliyor.
Çok ağır, sert bir üslubu var ve kendisi de bunun farkında ki kitabın sonuna
Böyle Buyurdu Zerdüşt eserinden Zerdüşt' ün bir alıntısı konulmuş.
Pekii, çok sevgili nihilistimize sormak isterdim: Zerdüşt ne tür bir puttur, put değil midir ?
Zerdüşt yoksa sizin kendinize duyduğunuz hayranlıktan kaynaklanan bir tür Ecce Homo mudur ?
Açıkçası eseri beğenmedim. Ama altını bolca çizdim. Tekrar dönüp bakıp kendisinin fikirlerine bakacağım.
Hiçbir filozofu kendi içimde putlaştırmak istemem ne de nihilistleri.
Putlaştırmadan okuyunuz.
Putların AlacakaranlığıFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20216,2bin okunma