Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tavan kirişlerine elli dört Latince özdeyiş yazılır; böylece bakışları ne zaman yukarı kaysa, bilgece ve huzur verici sözlerle karşılaşabilecektir. Bu elli dört özdeyişten yalnızca sonuncusu Fransızcadır: "Que sais-je?" Yani: "Ne biliyorum?"
Fransız deneme yazarı Michel de Montaigne otuz sekizinci yaş günü olan 28 Şubat 1571'de, hayatında kökten bir değişime gitme kararı aldı. Toplumsal hayattan elini eteğini çekti, büyük malikanesinin arkasındaki kuleye bin kitaplık bir kütüphane kurdu ve yaşamının geri kalanını onu en çok ilgilendiren karmaşık, uçucu ve çok yönlü konu hakkında denemeler yazarak geçirdi. Bu konu, kendisi idi. Vardığı ilk sonuç, insanın kendini bilme arayışı abasle iştigalden öte bir şey olmadığıydı; çünkü sürekli değişim geçiren özbenlik, tanımın önüne geçmeye mahkumdu. Ama bu, onu yine de aramaktan alıkoyamadı. Sorduğu soru ise yüzyıllar boyunca kulaklarda çınladı: Que sais-je? (Ne biliyorum?)
Sayfa 203Kitabı okudu
Reklam
Fransız deneme yazarı Michel de Montaigne otuz sekizinci yaş günü olan 28 Şubat 1571'de, hayatında kökten bir değişime gitme kararı aldı. Toplumsal hayattan elini eteğini çekti, büyükmalikanesinin arkasındaki kuleye bin kitaplık bir kütüphane kurdu ve yaşamının geri kalanını onu en çok ilgilendiren karmaşık, uçucu ve çok yönlü konu hakkında denemeler yazarak geçirdi. Bu konu, kendisi idi. Vardığı ilk sonuç, insanın kendini bilme arayışı abasle iştigalden öte bir şey olmadığıydı; çünkü sürekli değişim geçiren özbenlik, tanımın önüne geçmeye mahkumdu. Ama bu, onu yine de aramaktan alıkoyamadı. Sorduğu soru ise yüzyıllar boyunca kulaklarda çınladı: Que sais-je? (Ne biliyorum?)
Sayfa 203Kitabı okudu
Que sais-je? (Ne biliyorum?)
Fransız deneme yazarı Michel de Montaigne otuz sekizinci yaş günü olan 28 Şubat 1571’de, hayatında kökten bir değişime gitme kararı aldı. Toplumsal hayattan elini eteğini çekti, büyük malikânesinin arkasındaki kuleye bin kitaplık bir kütüphane kurdu ve yaşamının geri kalanını onu en çok ilgilendiren karmaşık, uçucu ve çok yönlü konu hakkında denemeler yazarak geçirdi. Bu konu, kendisi idi. Vardığı ilk sonuç, insanın kendini bilme arayışının abesle iştigalden öte bir şey olmadığıydı; çünkü sürekli değişim geçiren özbenlik, tanımın önüne geçmeye mahkûmdu. Ama bu, onu yine de aramaktan alıkoyamadı. Sorduğu soru ise yüzyıllar boyunca kulaklarda çınladı: Que sais-je? (Ne biliyorum?)
" ... Sağlam bilgilere dayanarak ( görüyorsunuz ya Rieux, hayatla ilgili her şeyi biliyorum) herkesin vebayı kendi içinde taşıdığını çünkü kimsenin, hayır kimsenin bundan kurtuluşu olmadığını biliyorum. Bir anlık dalgınlıkla başkasının yüzüne doğru soluk vererek ona hastalık bulaştırmamak için hep dikkatli olmak gerektiğini de biliyorum.
Sayfa 249Kitabı okudu
Reklam
“Maintenant je sais que l’homme est capable de grandes actions.Mais s’il n’est pas capable d’un grand sentiment, il ne m’intéresse pas.” - Albert Camus Artık insanın büyük işler yapabileceğini biliyorum. Ama büyük duygulara sahip değilse, beni ilgilendirmiyor.
"... Mutlu olmak için ne eksiğim vardı sanki? Bilmiyorum. Ama, biliyorum ki değilim. Peki bugün insanların en talihsizi sayılmak için neyim eksik? Bunu sağlamak için insanların yaptığı hiçbir şey. Bu üzücü durumda bile, kimliğimi ve talihimi en mutlu insanlarınkiyle değişmem ve onların talihini tatmaktansa, kendi düşkünlüğüm içinde kalmayı yeğlerim. Evet, kendime bırakıldım ve kendi özümle besleniyorum; o tükenmiyor ve her ne kadar kafamda her şeyi boşuna evirip çeviriyor olsam da, kurumuş hayal gücüm ve kuraklaşmış fikirlerim kalbimi beslemiyor olsa da, kendi kendine yetiyorum..." fr. "... Que me manquait-il donc pour être heureux ; je l'ignore ; mais je sais que je ne l'étais pas. Que me manque-t-il aujourd'hui pour être le plus infortuné des mortels? Rien de tout ce que les hommes ont pu mettre du leur pour cela. Hé bien, dans cet état déplorable je ne changerais pas encore d'être et de destinée contre le plus fortuné d'entre eux, et j'aime encore mieux être moi dans toute ma misère que d'être aucun de ces gens-là dans toute leur prospérité. Réduit à moi seul, je me nourris il est vrais de ma propre substance mais elle ne s'épuise pas et je me suffis à moi-même, quoique je rumine pour ainsi dire à vide et mon imagination tarie et mes idées éteintes ne fournissent plus d'aliments à mon coeur..."
Sayfa 100 - Sekizinci Gezi / Huitième PromenadeKitabı okudu
Fransız deneme yazarı Michel de Montaigne otuz sekizinci yaş günü olan 28 Şubat 1571'de, hayatında kökten bir değişime gitme kararı aldı. Toplumsal hayattan elini eteğini çekti, büyük malikânesinin arkasındaki kuleye bin kitaplık bir kütüphane kurdu ve yaşamının geri kalanını onu en çok ilgilendiren karmaşık, uçucu ve çok yönlü konu hakkında denemeler yazarak geçirdi. Bu konu, kendisi idi. Vardığı ilk sonuç, insanın kendini bilme arayışının abesle iştigalden öte bir şey olmadığıydı; çünkü sürekli değişim geçiren özbenlik, tanımın önüne geçmeye mahkûmdu. Ama bu, onu yine de aramaktan alıkoyamadı. Sorduğu soru ise yüzyıllar boyunca kulaklarda çınladı: Que sais-je? (Ne biliyorum?)
Que sais-je?
Montaigne otuz sekizinci yaş günü olan 28 Şubat 1571'de, hayatında kökten bir değişime gitme kararı aldı. Toplumsal hayattan elini eteğini çekti, büyük malikanesinin arkasındaki kuleye bin kitaplık bir kütüphane kurdu ve yaşamının geri kalanını onu en çok ilgilendiren karmaşık, uçucu ve çok yönlü konu hakkında denemeler yazarak geçirdi. Bu konu, "kendisi" idi. Vardığı ilk sonuç, insanın kendini bilme arayışının abesle iştigal eden öte bir şey olmadığıydı; çünkü sürekli değişim geçiren özbenlik, tanımın önüne geçmeye mahkumdu. Ama bu, onu yine de aramaktan alıkoyamadı. Sorduğu soru ise yüzyıllar boyunca kulaklarda çınladı: "Que sais-je?" (Ne biliyorum?)
Reklam
Fransız deneme yazarı Michel de Montaigne otuz sekizinci yaş günü olan 28 Şubat 1571'de, hayatında kökten bir değişime gitme kararı aldı. Toplumsal hayattan elini eteğini çekti, büyük malikânesinin arkasındaki kuleye bin kitaplık bir kütüphane kurdu ve yaşamının geri kalanını onu en çok ilgilendiren karmaşık, uçucu ve çok yönlü konu hakkında denemeler yazarak geçirdi. Bu konu, kendisi idi. Vardığı ilk sonuç, insanın kendini bilme arayışının abesle iştigalden öte bir şey olmadığıydı; çünkü sürekli değişim geçiren özbenlik, tanımın önüne geçmeye mahkûmdu. Ama bu, onu yine de aramaktan alıkoyamadı. Sorduğu soru ise yüzyıllar boyunca kulaklarda çınladı: Que sais-je? (Ne biliyorum?)
Sayfa 203 - DomingoKitabı okudu
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.