HULÂSATÜ’L-HAKÂYIK VE MEKTÛBÂT-I HÂCE MUHAMMED LUTFÎ M. NİHAT MALKOÇ “Hulâsatü’l Hakâyık” Erzurumlu Hâce Muhammed Lutfî(Alvarlı Efe Hazretleri)’nin en önemli eseridir. Bu kitapta Efe Hazretlerinin birbirinden derin mânâlı âşıkâne, ârifâne, âlimâne, mürşidâne şiirleri bir araya getirilmiştir. Bu şiirlere baktığımızda çoğunun Divan
SAKIN ALLAH'I ZALİMLERİN YAPTIKLARINDAN HABERSİZ SANMA Bir Müslüman, Yahudi komşusundan borç alır. Fakat ödeme vakti geldiğinde borcunu inkâr eder, komşusunu yalancılıkla suçlar. Tartışma büyür. Birlikte Kadı’ya giderler. Borcu veren Yahudi, komşusuna güvendiği için senet almamış, şahit de tutmamıştır. Bu şartlar altında Kadı hükmedemez. Geriye
Zaman Gazetesi'nde yayımlanmayan son yazısı
Reklam
Abdülkadir Geylani
NEFİS " Nefis, tümüyle muhalefet safında durur. Durmadan niza çıkarır, daima karışıklık ister. Onun ıslahını dileyen, cihad ehli olsun. Ta şerrinden emin oluncaya kadar. O nefis, şer içinde şerdir. Onunla cihad edersen emin olabilirsin. Neticede göreceksin ki, hayır içinde hayır oluyor. Cihad devem ettiği müddetçe, onu her iyiliğe uyar
Ne zaman havaya girsem, şöhretin şuh çekimine kaptırıversem kendimi, birisi kulağıma usulca fısıldasın isterdim şu kabir kapısı gerçeğini. Ne zaman alkış tufanından, kalabalığın iltifatından, imza kuyruğunun uzamasından kendime pay çıkarsam, birisi gözlerime ı / şıkça göstersin isterdim şu kabir kapısı fotoğrafını. Ne zaman, “dinleyici yok ki...” diye sitem ettiğimde, diziyi terk ederek, derbi maçını unutarak, boş koltukları utandırarak karşıma gelen “az”ıcık insanın gözünde azaldığımı zannetsem, birisi kalbimin zarlarına ipekçe değdirsin isterdim şu gaybî teveccühü, şu görünmez alkışı ve şu sahici izdihamı: “...Rıza-yı İlâhî ve iltifat-ı Rahmânî ve kabul-ü Rabbânî öyle bir makamdır ki, insanların teveccühü ve istihsânı, ona nisbeten bir zerre hükmündedir. Eğer teveccüh-ü rahmet varsa, yeter. İnsanların teveccühü, o teveccüh-ü rahmetin in’ikâsı ve gölgesi olmak cihetiyle makbuldür; yoksa arzu edilecek bir şey değildir. Çünkü kabir kapısında söner, beş para etmez.”
Diyanet'in neden toplumsal bir ağırlığı yok?
Laik sistemin onayladığı isâm’ı temsil ettiği için mi? Diyanet ve ilahiyat Kur’an ve Sünnet islâm’ını değil baskıcı-dışlayıcı laikliğin onay verdiği islamı temsil ettiği için mi? İlk makalemizde Diyanet Neden Toplumsal Bir Ağırlığı Yok? sorusuna Helâl ve Tayyib ile beslenmedikleri şeklinde cevap vermiştik. Açıklamaya çalıştığımız üzere bu
Kitap Uygulaması - Darul Kitap
Ahmed Kalkan Kur’an Kavram Tefsiri Konulu Siyer Makaleler Müslümanın Akaidi Müslümanın Müslümanlaşması Müslümanın Güzeleşmesi Müslümanın Evlenmesi
Reklam
901 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.