Rabia-i Adeviyye sahraya çıktığı bir zaman yol üzerindeyken bir kimseyle karşılaşır. O kimse Rabia'ya tama ile bakmaya başlayınca, Rabia:
"Ey kişi, niçin namahreme öyle bakarsın?"
"Ey kadın senin muhabbetin canıma tesir etti ve âşık oldum. Onun için bakıyorum. Her baktığımda sen de Hakk'ı görürüm."
"Ey kişi, benim bir kız kardeşim vardır ve arkamdan geliyor. O daha güzeldir."
O kimse de kardeşini göreyim diye arkasına doğru bakınca, Rabia o kimsenin yüzüne ansızın bir tokat indirerek:
"Be hey yalancı herif. Sana muhabbet davası etmek ne kadar uzak. Seni görünce arif zannettim. Yanıma geldin, âşık zannettim. Şimdi ise tecrübe ettim ve gördüm ki, ne âşık ve ne de arifsin. Aynı zamanda da muhabbet davasında yalancısın. Eğer muhabbet davasında sadık olsaydın, benden başkasına iltifat etmezdin" der...
Rabiatü'l-Adeviyye Kuddise Sirrûha Nasihatleri
• Rabiatül Adeviyye Rahmetullahi Aleyha’ya; “Ölümü ister misin?” diye sorulunca, O şöyle buyurdu: “Ben kalbini kırdığım birisiyle bile karşılaşmaktan utanırken, kedisine isyan ettiğim Rabbimle
Allah'ın veli kullarından biri olan Rabia Adeviyye Hatuna konuk olduk. Yaşam hikayesiyle bizi kasıp kavurdu. Okuduğumuz bazı yerler de O'nunla beraber ağladık, bazı yerlerde O'nunla beraber hicret ettik, bazı yerlerde O'nunla birlikte dua ettik..
Basra'nın mübarek kadını.. aklımıza hep Allah'ın veli kulu deyince erkek geliyor fakat Rabia Hatun bize bir hanımında Allah indinde ne kadar değerli ve kıymetli olduğunu yaşantısıyla anlatıyor.
Rabia Hatun da dünyadayken imtihandan nasibini almış bir kimse idi. Küçüklükten başlayan imtihanı katlanarak ölünceye kadar devam etti. Asıl hayatı Hasan Basri(ra) ile tanıştıktan sonra başladı. Hedefleri, gayesi, amacı ve davasına o zaman sımsıkı sarıldı ve hiç bırakmadı ve bir şey yıldırmadı.
Hiçbir şeye tamah etmedi. Dünyayı elinin tersi ile itti. Hep Allah'ın rızasını gözetti ve O'nun için çalıştı. Cenneti dahi istemedi. Derdi cemalullahı görmek idi. Öyle güzel yaşadı ki ölümü de öyle güzel oldu. Kimseye muhtaç olmak istemedi ve niyeti üzere de Allah kimseye muhtaç etmedi. Çok çalıştı çok gayret etti şu fani dünya da ve Allah' da mükafatını verdi gül gibiydi ölürken de gül gibi koktu. Madde çiçekti madde den manaya göç ederken de çiçek gibi gitti.
İşte Allah' ı kim hesapsız severse Allah'ta o kulunu bütün yaratılmışlara sevdirir.. Rabia Adeviyye hazretlerinin hikayesi de bize bu şekilde ulaştı ulaştıran yazarımızdan Allah razı olsun.. 
Ben Rabia 
Sadiye Erol Aykaç
Rabia-i Adeviyye bir hanımdır. Onun yanında cennetten bahsettiklerinde, önce ev sahibi, ondan sonra ev lazımdır dedi.
Rabia-i Adeviyye
Basra'da yaşlı bir cariye idi. Yaşlı olması sebebiyle kõle pazarında kimse ona rağbet gösterip müşteri olmuyordu. Bir tacir onun haline acıdı ve yüz dirheme satın alarak azat etti.
Rabia bu yola sülük etti ve ibadet yolunu tuttu. Bir sene geçmeden ilim ve irfanda aldığı mesafe sebebiyle Basra'nın zahidleri, abidleri, alimleri ve hafızlanı onu ziyaret edip kendisinden istifade etmeye başladılar!
“Nitekim Rabia-i Adeviyye'nin (rahimehullahu) şu iki beyti bu noktayı güzel izah eder;
Allah'a isyan ediyorsun, oysa O'nu sever görünüyorsun,
Hayatım hakkı için bu durum, mantık prensiplerini alt-üst eder.
Eğer sevgin doğru olsaydı, O'nun emirlerine uyardın, Çünkü âşık, sevgilisinin sözünden çıkmaz.
Sevginin alâmeti, sevgilinin arzusuna uymak ve onunla ters düşmekten sakınmaktır.”
