Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Rabia

Rabia
@rabiakaracavus
"Edebiyata olan düşmanlığı harflerin harbi paklar ancak ama bunun için çok okumak lazım. Okuyup anlamak, bilmek lazım çünkü insan en çok bilmediğine düşmandır."
Herkes hayatında en az bir kere deliriyor, düşüyor, kayboluyor ve hiç kimsenin delirmesi, düşüşü yahut kayboluşu bir başkasınınkine benzemiyor.
Sayfa 223Kitabı okudu
Reklam
Bu dünyada iyi ki deniz gören masalar var.
Sayfa 151Kitabı okudu
Mutsuz insanların alameti farikası hiç geçmeyen yorgunluktur. Sanki hep hastaymış gibi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fark ettirmeden, günden güne içimi kaplayan zehirli, karanlık, yabani ağaçların arasında, insanın ruhuyla bedeni arasına giren, dengesini bozan, benliğini içten içe kemiren, kuytu ve tehditkar bir ormanın içinde yolumu kaybettim ben. Bir örümcek ağı gibi her yanımı saran bu hazin gerçeği daha fazla saklayacak, üzerini örtüp gizleyecek takatim kalmadı. Benim yaşımda bu hakikate razı gelmek, hiç itirazsız teslim olmak kolay değil ama hayal ettiğim hayat kesinlikle bu değildi. Söylerken boğazım düğümleniyor. Değildi.
Kaybolmak ansızın başımıza gelen felaketlerden değil; bir zaman dilimine yayılarak, yavaş yavaş, insana sezdirmeden gerçekleşiyor. Ancak son evrede kendini belli eden sinsi hastalıklar gibi iş işten geçtiği vakit anlıyorsun ruhuna musallat olam amansız musibeti.
Reklam
Yalnızlık insanın başına gelecek en kötü şey mi yoksa en iyi şey mi? Bu sorunun yanıtı, yanında kim olduğuna bağlı.
Sayfa 103Kitabı okudu
Otoyoldan ayrılıp çalılıklarla kaplı patikalara saptığımızda kaybolabiliriz, ama arada sırada bu yollarda karşımıza yabani çiçekler de çıkabilir.
...Hepimiz 'mutsuzluğun kesinliğini belirsizliğin mutsuzluğuna' tercih etme eğilimi taşırız.
Birkaç gün zor geçti. Günler kolay geçti, günlerde olan şeyler zor geçti. Günlerde olan şeyler hızlı da geçti, ama zor geçti. Aslında zor da geçmedi. İçinde olunca anlamıyordun ama yaşıyordun, yaşadığın için anlaman ya da anlamaman anlam taşımıyordu.
Sayfa 155 - KetebeKitabı okudu
Ne bilsinler her şey olacağına varır da, o "olacağı" denene kim ol der.
Reklam
Müslüman sosyal bilimciler, Batılı düşünürlerin din hakkındaki yazılarında muharref Yahudi - Hristiyan mirasının etkisiyle önyargılı bir görüş sergilediklerinin farkında olmalıdırlar. Onlardan pek çoğunun bir ideoloji ve hayat sistemi olan İslam hakkında bilgileri ya çok azdır veya hiç yoktur. Bu yüzden, Müslüman davranış bilimcileri kendi ideoloji ve inançları hususunda mahcubiyet duymamalıdırlar.
Sayfa 19 - Mahya YayıncılıkKitabı okudu
Aşık, duyarlığındaki bu keskinlik sayesinde, var oluşunu doygunca duyumsar. Kendisine yeni duygular aşılanmış gibidir. Onu yeni bir iklime almışlardır adeta. Duyarlığındaki keskinliğin eşlik ettiği bir uyanıklıkla, bülbülü, sarı çiçeği, denizi, ceylanı, Geyve'nin güllerini başka türlü duymaya başlar. Bütün bu şeyler onunla birlikte, bildik işlevlerinin ötesine sıçramışlardır. Şeylerin bir fayda için var olduklarına dair mutabakat bozulmuş, şeyler bir yarar ve işlev için değil, varlığa gömülü bulunan bir anlamı belirginleştiren sözcüklere dönüşmek üzere orada bulunmaya başlamışlardır. Ya da varlıktaki yegâne hakiki hadise aşığın aşkı olmuştur da, bütün bir şeyler alfabesi, şifreli bir şekilde o aşkı terennüm etmek üzere oradadırlar. Şifreli bir şekilde; çünkü aynı bülbül, aynı gül, aynı ateş, aynı pervane başkalarına değil ama sadece aşığa, sadece onun anladığı o mesajları iletirler. Bir arifin dediği gibidir hadise: İç değişince, dış da değişir.
Sayfa 41 - Ketebe
Gizli bir el, sen geriye çekilip sırtını duvara yasladığında, bakarsın hayatı onarır. Bazı hakikatler var ki onları saf bir zihinle kavramaya çalıştığımızda kendimizden uzaklaştırmış oluruz. O yüzden, "Kalbin aklın bilemeyeceği sebepleri vardır."
Kapı
Dediler ki, olgun bir meyve var sabır perdesinin ardında, dünya sana sabrı öğretecek, olgun meyvenin tadını da. Dediler ki, şu ağaçlar gibi bekledin, şu ağaçlar gibi hayal, şu ağaçlar gibi kederli. Açıldım, kapandım, açıldım, kapandım, gördüm gelenler kadar gidenleri de, hani sabrın sonu, nerede gamlı eşek, pervasız nar nerde, hani bahçe? Biri gelse.. biri görse.. biri gelmişti.. açmıştı.. durmuştu.. duruyor hâlâ bende. Kaç zamandır çınlıyor içimde bu boşluk, kim kıydı bahçenin şen duluydu, karşımda duran dut? en çok onunla bakıştımdı, bir kere olsun dilegelsindi, çok istedimdi.
Sayfa 32
Ruhumla bu hayat arasında kurduğum köprüye "ah çok sallantılı" diye bakıyorlar. Evet, haklılar. Göçebesiyim çünkü bozkırın, ve her gün ufkun mor çizgisini özlüyorum.
Sayfa 27
540 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.