Rabia Nihal.

Rabia Nihal.
@rabias2
𝓚𝓲𝓽𝓪𝓹𝓵𝓪𝓻 𝓲𝓷𝓼𝓪𝓷ı𝓷 𝓻𝓾𝓱𝓾𝓷𝓪 𝓲𝓵𝓪ç𝓽ı𝓻. wattpad.com/user/rbnhl1
Sisi çöker, pusu kalır, pası kalır, kiri kalır...
Reklam
Bilirsiniz ya, bazı şeyler vardır, izi kalır...

Reader Follow Recommendations

See All
Babam beni almaya gelmeyecekti. Yalan söylemiştim. Bunu neden yaptığımı ise bilmiyordum. Değişiyordum, içinden geçtiğim travmalarım beni eninde sonunda yalnızlık bağımlısı depresif biri haline getirmeyi başarmıştı. Belki de henüz onların içinden geçebilmiş bile değildim. Çünkü izleri kalmıştı ruhumda.
Kendimden bile uzaklaşmıştım neredeyse, hayatıma bir ışık, bir heyecan aramadığım hiçbir yer kalmamıştı, o ışığı aramak için yeraltına girmeyi bile göze almıştım. Fakat sanki ne yaparsam yapayım o ışığı bulamayacaktım, bulsam bile aydınlanamayacak, ısınamayacaktım. Hani eve kimseyi çağırmazsınız ama biri gelsin diye beklersiniz ya. Hayatımın bu dönemindeydim işte.
Reklam
Yoksa Uraz'dan da her şeyden uzaklaştığım gibi uzaklaşıyor muydum?
Ben bu aralar kendi hayatım ve sorunlarım ile o kadar meşgul ve o kadar bunalmıştım ki aramızdaki ilişki hakkında konuşmak ve düşünmek bile beni yoruyordu. Kıskanılmak eskiden güzel hissettirirdi, şimdi ise sadece yoruyordu.
Bu cümle beni çok önceye, enkaz altındaki günlerimize götürdü. "Nasıl olmuşum?" diye sordum. "Harika." dedi arkadan gelen bir ses. Bu ses Bulut'a aitti, "Bir sanat eseri gibisin." 0 an gözlerim Uraz'ın gözlerine kaydı. Öfkelendiğini görebiliyordum. "Teşekkürler." diye mırıldandım ve Uraz'a bakmaya devam ederek sordum, "Nasıl olmuşum?" Bulut soruyu ona sormadiğımı fark edince bozularak dönüp salona doğru yürüdü. "Kumrular gibi...'" dedi Uraz hayranlıkla.
"Şey,'' dedim, "Ben hazırım." Paravanın yanından çekinerek çıktım ve Selda'nın gösterdiği yuvarlak yüksek platforma çıkıp tepemdeki beyaz ışığın altıda kaldım. Selda büyük gözlükleriyle oturduğu masadan kalkıp yanıma geldiğinde gülümsüyordu. "Muhteşem." dedi, "Kumrular gibi..."
İhmal edilmiş çocuklar kendini ihmal eden yetişkinlere dönüşürdü. İhmal edilmiş çocukluğum hayatımın antikalarının arasındaki en paslı şeydi. Bazı şeyleri ne yaparsanız yapın unutamazdınız. Ya izi kalırdı, ya kiri. Hiçbir şeyi kalmasa bile pası kalırdı ruhunuzda. İsi sinerdi üzerinize, sisi çökerdi.
Reklam
''Aksesuarlar mı?" diye sordu yanımdaki sedyede kaşları alınan Pelda. "Yarışma numaralarıızın yazdığı rozetleriniz, yarışma boyunca kullanabileceğiniz atkılarınız, yağmurluk ve çizmeleriniz..." "Peki ya erkekler?" diye sordum, "Onların renkleri ne olacak?" "Onlara tek renk seçtik." dedi stilistimiz Selda, "Siyah." "Neden?" dedim merakla. "Yarışmamızın esas renkleri siz kızlarımız olun istedik. Dünyaya renk katan da bizler değil miyiz?" Selda'nın gülerek kurduğu cümleleri duyunca gülümsedim. Güçlü, kendi ayakları üzerinde duran bir kadın vardı karşımızda kameraların karşısına çıkmak için onun tarafından hazırlanıyor olmak benim için bir gururdu.
Ne o günü, ne de anne ve babalarını asla unutmayacaklardı ama tuttukları yası bu kadar büyük serzenişlerle anımsadıları son gün de o olacaktı çünkü birbirlerine sahiplerdi ve acının kanunu buydu işte... Bir gün mutlaka geçerdi.
6.Bölüm : İzi Kalır
"Bugün 5 Eylül, anneanne..." diye mırıldandı.. Anneannesi kaşlarını çattı, zavallı kadın bin tane hastalıkla boğuşurken hafızası da gidip geliyordu, elini eline vurdu. "Hay Allah!'' dedi üzülerek, devam edemedi. Gözlerinden birkaç damla yaş akıverdi bir anda. "Bugün annem ve babamı bizden alan o kazanın yıldönümü ve o bunu biliyor," dedi Araz üzgün sesiyle, "Uraz bunu bir şekilde biliyor. Hissediyor..."
Enkaz Altndakiler her biri için eski hayatları ile aralarına çizilmiş keskin bir sınırın ta kendisi olacaktı.
Uraz, Kumru, Eren, Nisan, Bulut, Pelda, Alpin ve Batıhan.. Arka bahçeden büyük binaya açılan uzun cam kapıdan içeri girdiler. Attıkları her adım onları hayatlarında açılacak yeni sayfanın ilk satırlarına doğru götürüyordu.
2,671 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.