Zübeyde Hanım, Fikriye'yi yitirdiği eşi Ragıp Bey'in yeğeni ve ondan bir anı olarak sevmiş ama oğluna eş olmasına hiç gönlü razı olmamıştı.
Sayfa 369 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
- Yaşamak için yaşatmak gerekir Ragıp Bey...
Sayfa 324 - CAN YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
"Mülazım Ragıp Bey, çok sonraları torunun odasına geldiği bir gün, "Annemin aç mısın sorusunu hiç unutmadım," demişti, "çok düşündüm, biliyor musun, insana aç mısın diye yalnızca yuvasında sorarlar, eğer bir kadın sana aç mısın diye sorarsa bil ki orası senin yuvandır," sonra durup kırgın bir gülümsemeyle eklemişti. "Biliyor musun, senin haminnen bana bir gün bile aç mısın diye sormadı."
Sayfa 84 - Ragıp BeyKitabı okudu
Yıllar sonra Ragıp Bey Osman'a, "Aslında Mustafa Kemal Bey'le İsmet Bey haklıydılar, ya Enver'i kıskandıklarından ya da durumu herkesten önce kavradıklarından, bu mevzuun üzerinde çok durdular ama gariptir, kendileri iktidara gelince de askeri siyasetten çıkarmadılar. Mustafa Kemal'in en ateşli taraftarları bile daha sonra onun bu görüşlerini unutmayı tercih ettiler," demişti.
Gerçekler acıtır Ragıp efendi.
Bu duruma üzülen yalnızca Şeyh Efendi değildi, Ragıp Bey de bu sevgisizliğin, ölmekte olan 'bir ruhun yaydığı çürümüş meyve kokusunu andıran bu ruhsal kokunun nedeninin kendisi olduğunu düşünüyor, karısını her gördüğünde, hissettiği vicdan azabından dolayı hem üzüntü çekiyor, hem de kendisine sürekli olarak günahkârlığını hatırlatan bu kadından nefret ediyordu.
Benim inancım odur ki, hürmet eden, hürmet görür... Sahte sofuyla din ehlini, zinhar, birbirine karıştırmayın, günahsıza eza ederseniz, bu halk, adaletinizden şüphe duyar; dine düşman olursanız, bu halk size düşman olur... Orduyu halkından, halkı dininden ayırmayın... Savaşmak kolaydır lakin barışmak zordur Ragıp Bey... Her kanlı zalim bir savaş çıkartabilir ama barış için gönlü yüce birileri lazım gelir.
Reklam
Hakikat
Hakikat çok kere onu bulduğumuzu sandığımız yerde değil Ragıp Bey, kolay ele geçen hakikatlerden daima şüphe duymuşumdur... İnanırım ki hakikati ele geçirmek için her vakit biraz zahmet iktiza eder, kolayca yakaladığımızı sandığımız hakikatler çoğu kere hakikat adına yakalansın diye ortaya salınmış yalanlardır.
M. Kemal Paşa söz alarak, Ragıp Bey'e katılır. Hem İslam dünyasının, hem de TBMM'nin "ikide birde Halife ve Sultan meselesiyle iştigal etmesinde mahzurlar vardır" der ve ekler: "Bugün bu makamı işgal eden zat bu millet ve memleket için hain bir adamdır(...) Bu milletin bütün mukadderatına bütün manasıyla el koyduğunuzu ispat ettiniz. Bunun sayesinde bize bütün dünya, bütün düşmanlarımız atfı ehemmiyet etmektedir. (...) Azerbaycan, Rusya ve İstanbul'dan anlaşma için gelen İzzet ve Salih Paşaları belirttikten sonra) Ama Halife ve padişah sıfatını takınmış olan kimsenin bu milleti iğfal, ifsat etmek için bizzat iştigal eylediği bir takım mefsedetkarane teşkilatlar vardır. ( .... ve) Bu milletin zihniyetinde, mutlaka Padişah ve Halife olan zatın emrine bilakaydüşart ve bilatefekkür itaat etınek mecburiyetinde bulunduğundan dolayı, bunu avucumuzda tutalım ve istediğimiz şeyleri kendimiz emrettirelim (Fikri belirecektir). Fakat biz bu iş ile oynamazsak düşmanlarımızın bütün ümitleri mahvolacaktır." "Kurumuş dalların mutlaka kesilmesi gerektiğini" ileri sürenlere hatta Hilafetin lağvından bahsedenlere karşı M. Kemal, Suhan/Halife'yi doğrudan hedef alma halinde yenisinin seçilmesi sorununun gündeme geleceğini ve bundan siyasi sakıncalar doğacağını belirttikten sonra ekledi: "Meselenin temelinden halline girişilecek olursa, hem içerisinden çıkamayız, hem de düşmanlarımıza tereddüt ve şüphe ilka ederiz. Binaenaleyh bahsedilmemek ehvendir."
Sayfa 162Kitabı okudu
Feministle tartışırsan böyle susarsın:)))
- Ama biz savaşıyoruz, erkekler savaşıyor, onlar ölüyor. - Kimin için savaşıyorsunuz peki Ragıp Bey, kimin için ölüyorsunuz? Savaşıp ölmek erkekliğinizin bir ispatı mı sadece, erkeklerin arasında bir erkeklik yarışması mı bu, yoksa geride kalanlar, yani kadınlar için mi savaşıyorsunuz? Ragıp Bey sustu. Dilara Hanım üsteledi: - Cevap vermiyorsunuz?
Ragıp bey tarlayı satar diyenler bahisleri alıyorum:))
Ragıp Bey'in Almanya'da gördüğü Meryem Ana tablolarının gözleri gibi hafifçe bombeliydi, Slav ırkını hatırlatan muntazam burnunun altında küçük ama etli dudakları elle çizilmiş gibiydi; güzel mi yoksa çirkin mi olduğu tam anlaşılamayan ama insanda sürekli olarak bakma isteği uyandıran yüzlerdendi.
Reklam
insanlardan en çok istediğimiz, onlara en az verebildiğimizdir.
"insanlardan çok şey beklememeli," demişti, "kul eksikli yaratılır Ragıp Bey." Hepimiz bu kadar eksikli yaratıldıysak, bu kadar çok istemeyi nereden öğrendik Şeyh Hazretleri? İstemek, demişti Şeyh Efendi, kendi noksanımızı gösterir. Unutmayınız ki bazen diğer insanlardan en çok istediğimiz, onlara en az verebildiğimizdir.
Sayfa 17 - Everest yayınları
Savaşmak kolaydır lakin barışmak zordur Ragıp Bey... Her kanlı zalim bir savaş çıkartabilir ama barış için gönlü yüce birileri lazım gelir.
Dr. Fiessinger'in ilk gelişinde verdiği raporu, onun gittiği akşam Kılıç Ali ve Salih Bozok yanında iken özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman'dan istetir ve raporu okutur. Bu arada köşk civarında oturan ve köşkün özel doktorluğunu yapan Dr. Ragıp Bey'i çağırtarak raporda geçen tıbbi tabirleri sorar ve uzun uzun bilgi alır. Kılıç Ali
Sayfa 243 - Güven KitabeviKitabı okudu
Bir hayalde tutunmak aşka...
"İnsanın hayalindeki kadını kaybetmesinin gerçek bir kadını kaybetmesinden daha acı olduğunu öğreniyordu o günlerde Ragip Bey; sevilecek bir bașka kadın bulunabilirdi ama bir kadından, bir hayal yaratmak her zaman kolay olmuyordu."
Yüzellilikler listesi
Türkiye'den sürgün edilen İtilaf Devletlerinin işbirlikçileri Yüzellilikler, Türk Kurtuluş Savaşı sonrası düşman iş birlikçisi olarak görülen ve Türkiye'den sürgün edilen, hepsi üst düzey makamlarda yer alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilen isimdir. Sevr Antlaşması'nı imzalamak üzere Paris Barış Konferansı'na giden
527 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.