208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
eğitimin geliştirilmesi ve ülkenin kalkınması
Grigory petrov bu eserinde bir ülkenin nasıl kendi bağımsızlığını kazanabileceğini ve bunu yaparken de hangi yolların izlenmesi gerektiğini bizlere Finlandiya üzeriden açık ve net bir şekilde ifade ediyor. Başlarda İsveç' in işgali altında bulunan Finlandiyayı Rusya'nın işgal etmesi ile birlikte kendi içinde ilk defa bağımsızlık kazanan Finlandiya'nın aydın insanları olan Snelman ve arkadaşları tarafından ülkenin gelişimi ve kalkınması için eğitimin geliştirilmesi gerektiğini düşündüklerinden dolayı yaptıkları çalışmalar anlatılıyor. Snelman' ın gittiği her yerde yaptığı konuşmalar dikkate alınarak köylerde kütüphaneler açılıyor, askeri alandaki sistem düzenleniyor, insanların gereksiz etkinliklere (futbol kahvede oyun oynamalar vb.) harcadığı zamanlar azaltılıyor ve bunların yerini kitap okumaları ve insanların gelişmesi için yapılan etkinlikler alıyor. Böylece Finlandiya'nın eğitim düzeyi artıyor insanlar kendi çocuklarını da eğitimli şekilde yetiştirdiği için nesil de bilinçli yetişiyor. Yazar en sonda ise rahip olan Mc Donald' ın din ile eğitimi birleştirerek daha iyi yerlere geleceğini ifade eden sözleri ile bitiriyor. Eğer bizde kendi ülkemizin gelişmesini istiyorsak Snelman'ın öğütlerini dinleyip kendi içimizdeki kahramanı boş ve gereksiz işlerle uğraştırmayı bıraktırıp okuyarak aydın bir kişilige sahip olup etrafımızdaki insanların da gelişmesini sağlamalıyız.
Beyaz Zambaklar Ülkesi
Beyaz Zambaklar ÜlkesiGrigory Petrov · Ayrıntı Yayınları · 201798,6bin okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
Grigory Petrov'un Finlandiya'nın gelişimini anlattığı 118 sayfadan oluşan kitabı. Timaş Yayınlarına ait olan kitabı okudum. Kitap önsözle birlikte toplam 15 bölümden oluşuyor. Kitapla ilgili çok fazla alıntı yaptığımın farkındayım. Ancak kitabın hemen hemen hepsi alıntılık. :) ••• Sonradan hatırlamak üzere inceleme yazdığımdan bundan sonraki kısım
Beyaz Zambaklar Ülkesi
Beyaz Zambaklar ÜlkesiGrigory Petrov · Ayrıntı Yayınları · 201798,6bin okunma
Reklam
Rahip Mc Donald
İşte ben, her okuruma, kitabımın her bölümü, her sayfası sonunda şunu hatırlatmak isterim: Hayat yapıcılığına ne zaman başlıyorsunuz? Siz ey bay ya da bayan, hayata borcunuzu ne zaman ödeyeceksiniz?..
Sayfa 118 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Rahip Mc Donald
Gökte güneşle yıldızlar, denizde balık, toprakta solucan, ovada ot, evde ana, devlette bakan.. hepsi büyük yaratıcı gücün görünüşüdür. Hepsi bir aile oluşturur. Herkes, her şey birbirinin yakını, akrabasıdır. Birbirinin eşi, dostu, meslektaşı, yardımcısıdır. Ben sendeyim, sen bende; biz evrende, evren bizde. Evrene zarar verirsen, insanlara ya da hayvanlara kötülük edersen, ailenin bir ferdine kötülük etmiş sayılırsın. İşte buna dindarlık denir!..
Sayfa 118 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Rahip Mc Donald
Hayatın yükünden, acılarından, düzensizliğinden herkes şikayetçi, ama hayatı düzene sokmak, daha iyi bir duruma getirmek için hiç kimse birşey yapmak istemiyor. Sanki hepimiz birer seyirci gibiyiz. İşçisi, subayı, rahibi, bakanı, öğretmeni, gazetecisi, köylüsü, şehirlisi.. ne yapıyorsunuz? Neden hiçbir şey yapmıyorsunuz? Hayatı düzene sokmaya neden çalışmıyorsunuz? Neden asalaklar gibi hayatı savurgan olarak yaşıyorsunuz? Bundan niçin utanmıyorsunuz? Hayatı yeniden kuracak sanatçılar olacağı yerde, leş kokulu bir çöplüğe çeviriyorsunuz.
Sayfa 117 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Rahip Mc Donald
- Ben bir romancı değilim, diyor Luka Mc Donald; benim kitabım boş zamanlarımızda, hoşca vakit geçirmek için okuyacağınız lakırdılar cinsinden değildir. Beni size yollayan hayattır, ödenmemiş yüzlerce hesabınız var.
Sayfa 117 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Reklam
Rahip Mc Donald
Dini temsil eden bu insanlar, halkın ruhunda dindarlık duygusunu uyandırmayı bilmiyorlar. Bunlar dini kitap kapakları arasında hapsedip ölü bir hale getirmişler. Küçük küçük telkinleri üst üste yığarak sıradağlar haline getirmişler. Oysa dinin anlamı ve peygamberliğin öğretici aşk'tadır. insanları sev, hayvanları sev, bütün canlıları sev; ağacı sev, taşı sev, yıldızları sev; ve bütün bunlara yoktan varedeni sev!..
Sayfa 117 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Rahip Mc Donald
Kolay kazanç adamı kaba bir tahsildar veya adi bir soyguncu İsa'nın çağrısını duyunca yanına koşar ve İncil'i yayan bir havari olup çıkar. Ya bizler?.. Basbayaği bir şeytan alayı sanki! Bizdeki havariler tam tersi, tahsildar olur çıkarlar. Hep çikarlarını düşünür, hediyeler almak, refah içinde tembel bir ömür sürmek isterler. Bunların sözlerinin toplum üzerinde hiçbir etki bırakmadığını görmek niye insanı şaşırtsın ki!
Sayfa 116 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Rahip Mc Donald
Bizde, genellikle lise öğrencileri sınavları verdiler mi biraraya gelip ders kitaplarını törenle yakarlar. Niçin? Bu ne demek? Bunun anlamı şudur: Manevi bakımdan ölü olan bizim okul, canlı bir düşünce yerine, öğrencilere kupkuru, can sıkıcı formüller ile kafalarında örümcek ağları kurmaktadır. Çünkû ögrencilerde bilimsellik duygusu uyandırmıyor. Onlara bilimin anlamını ve değerini öğretmiyor; bilgi hırsını uyandırıp geliştirmiyor. Bilimsellik olmadan, bilim sevgisi olmadan, bilgi hırsı olmadan ne bilim ortaya çıkar, ne de bilim adamı yetişir. Tıpkı, sanat duygusu olmadan, güzellik ihtiyacı duyulmadan sanatın var olamayacağı gibi...
Sayfa 116 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Rahip Mc Donald
İşin şaşılacak yanı da, yüzlerce kilise var, hâlâ da yenileri yapılıyor. Bunlarda binlerce rahip bulunur. Bu kiliselerde her bayram âyinler yapılır, insanlar vaftiz olur, evlenir, gûnah çıkarır, ilâhiler söylerler. Bütün bunlar 'boş yere'!.. Bu kiliselere ihtiyarlar dışında çok az kimse uğrar. Dini törenlere halkın çoğu hiç önem vermez. Rahipler de asıl görevlerinin dışında her işi yapar hale gelmişler. Bu durum hiç kimsenin dikkatini çekmiyor. İnsanlar şunu unutmuş görünüyorlar: Hıristiyan rahiplere, İsa havarilerinin işlerini sürdürmeye çağrılıdırlar; görevleri yalnız kilisede resmi törenler yapmak değil, halkın vicdan ve gönül eğitimi için çalışmaktır!.."
Sayfa 114 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Reklam
Rahip Mc Donald
Hiçbir anlamı olmayan bir isim, her nasılsa ve her nedense ortada kalmış. Kurumuş ırmaklar vardır; çoktan beri suları çekilmiştir, ama onların adı gene 'ırmak'tır. Bizim 'kuru hıristiyan'larımız da böyledir. İsa'sız, Tanrı'sız, hatta 'dinsiz' hıristiyanlar!..
Sayfa 114 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Rahip Mc Donald
Pekçok şey gösteri; buraları gezdirirken; boş bir hırs, yalan, aldatma, hırsızlık, vicdansızlık, katı yüreklilik, kaba bir bencillik, sarhoşluk, kavga, çocuklara dayak atma, kadınlara kötü davranma... Bütün bunlar, halkın yaşantısında gelenek halini almış olağan hastalıklardır. İsterseniz şöyle diyelim: Bunlar doğal kötülükten değil, sürekli sefalet ve sıkıntıya karşı öfkeden ileri gelmektedir. İnsanlar ruhça kötü değil, alçak değil, ahlâksız hiç değildir. Fakat insanlar sefaletten, ağır ve yorucu çalışma şartlarından, küçümsenme ve hor görülmekten dolayı baskı altında bulundurulmuşlar, eziyet çekmişlerdir. Ruhları kötülükte doldurulmuş olduğundan, bu kötülükleri kendilerinden zayıf olana dökmeye hazırdırlar.
Sayfa 113 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Rahip Mc Donald
Luka Mc Donald'ın duyguları kabardığında herkes ağzı açık onu dinlerdi. Bunları söyledikten sonra sözlerine şöyle devam ediyordu: "Ben tüm bu olumsuzlukları gözlemledikten sonra elim kolum bağlı oturamazdım. Hele hele hiç susmayı düşünmedim, Ben bağırmalıyım, tehlike işareti vermeliyim!.. Bu insanlar derin bir ölüm uykusundadırlar, bu tehlikeli bir uykudur, bu uyuklama bir suçtur!.."
Sayfa 112 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı