Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Benim kahramanım o adam. Şehrin öte ucundan kan ter içinde koşturup gelen adam. Kavmi elçileri yalanladığında, uğursuzlukla itham ettiğinde, zarar vermeye hazırlandığında koşarak gelen adam benim kahramanım. Can havliyle koşturmasını hayal ediyorum. Elçilere zarar gelmesin diye, hakikate omuz vermek için koşturduğunu hayal ediyorum. O adam bizim şehrimize de koşarak gelse diyorum bazen. Gelse ve yanımıza otursa. Bize hayatı anlatsa. İyilikten söz etse, gökyüzünden gelen kutlu sözleri hatırlatsa sabırla. Bir çay ocağında otursak. Hani o oyunsuz olandan, hani o tabureleri olandan, hani o Fatih'te Malta'dakine benzer birinde. Otursak ve onu dinlesek. Terini silse, demli bir çay söylesek ve anlatmaya başlasa. O adam bizim şehrimize de gelse. Bütün kirlerimizden arındırsa bizi. Rahman'ı anlatsa. Bizden hiçbir karşılık beklemeyen mübarek Elçi'yi ve dostlarını. Haydar'ı Kerrar'ın cenklerini, Sıddık'ın geniş yüreğini, Hattab'ın oğlunun adaletini ve Zinnureyn'in utanma duygusunu. Koşarak gelse. Biz tükenmeden, ruhumuzu tüketmeden önce gelse."
Sayfa 10 - Profil Yayıncılık | Yasin, 20-21Kitabı okudu
Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve "Ey kavmim!" dedi, "Bu elçilere uyun! Sizden hiçbir karşılık beklemeyen ve kendileri doğru yolda olan bu kimselere uyun!" Kur'an - Yasin Suresi, 20-21 Benim kahramanım o adam. Şehrin öte ucundan kan ter içinde koşturup gelen adam. Kavmi elçileri yalanladığında, uğursuzlukla itham ettiğinde, zarar vermeye hazırlandığında koşarak gelen adam benim kahramanım. Can havliyle koşturmasını hayal ediyorum. Elçilere zarar gelmesin diye, hakikate omuz vermek için koşturduğunu hayal ediyorum. O adam bizim şehrimize de koşarak gelse diyorum bazen. Gelse ve yanımıza otursa. Bize hayatı anlatsa. İyilikten söz etse, gökyüzünden gelen kutlu sözleri hatırlatsa sabırla. Bir çay ocağında otursak. Hani o oyunsuz olandan, hani o tabureleri olandan, hani o Fatih'te Malta'dakine benzer birinde. Otursak ve onu dinlesek. Terini silse, demli bir çay söylesek ve anlatmaya başlasa. O adam bizim şehrimize de gelse. Bütün kirlerimizden arındırsa bizi. Rahman'ı anlatsa. Bizden hiçbir karşılık beklemeyen mübarek Elçi'yi ve dostlarını. Haydar'ı Kerrar'ın cenklerini, Sıddık'ın geniş yüreğini, Hattab'ın oğlunun adaletini ve Zinnureyn'in utanma duygusunu. Koşarak gelse. Biz tükenmeden, ruhumuzu tüketmeden önce gelse.
Reklam
İnsan bütün hayvanların mertebe itibariyle kendisinin altında olduğunu bilir. Bu durumda bir hayvan, hatta bir tesbih böceği dile gelip konuşsa ve “Ben Allah'ın sizlere göndermiş olduğu elçiyim, şunları yapmaktan sakının.” diyecek olsa kalabalık kitlelerin ona inanmaları, itaat etmeleri, onu tâzim etmeleri ve kralların ona boyun eğmesi için yeterli şartlar sağlanmış olur ve ondan söylediklerinin doğruluğuna delil olacak bir mücize istemezler, sadece konuşmuş olmasını yeterli bir mücize sayarlar. Oysa gerçekte bu hayvanın konuşması bir mücize değildir. Bu durumda yüce mertebeyi bir başka cinsten biri elde etmiş olduğu için ona karşı bir haset oluşmaz. Dolayısıyla Allah Teâlâ'nın insanlara yönelik ilk imtihanı, onlara gönderdiği elçileri kendi hemcinsleri arasında seçmiş olmasıdır ki o elçilerin doğruluğuna delâlet eden onca deliller var etmiş olduğu ve insanlar bu delillerin gücüne yakinen inanmış oldukları halde yine de hasedin gücü onları bile bile, zalimce ve aşırılıkla bu elçileri inkât etmeye sevk etmiştir.
Sayfa 186Kitabı okudu
Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve "Ey kavmim!" dedi, "Bu elçilere uyun! Sizden hiçbir karşılık beklemeyen ve kendileri doğru yolda olan bu kimselere uyun!" (Kur'an - Yasin Suresi, 20-21) Benim kahramanım o adam. Şehrin öte ucundan kan ter içinde koşturup gelen adam. Kavmi elçileri yalanladığında, şuursuzlukla itham ettiğinde, zarar vermeye hazırlandığında koşarak gelen adam benim kahramanım. Can havliyle koşturmasını hayal ediyorum. Elçilere zarar gelmesin diye, hakikâte omuz vermek için koşturduğunu hayal ediyorum. O adam bizim şehrimize de koşarak gelse diyorum bazen. Gelse ve yanımıza otursa. Bize hayatı anlatsa. İyilikten söz etse, gökyüzünden gelen kutlu sözleri hatıtlatsa sabırla. Bir çay ocağında otursak. Hani o oyunsuz olandan, hani o tabureleri olandan, hani o Fatih'te Malta'dakine benzer birinde. Otursak ve onu dinlesek. Terini silse, demli bir çay söylesek ve anlatmaya başlasa. O adam bizim şehrimize de gelse. Bütün kirlerimizden arındırsa bizi. Rahman'ı anlatsa. Bizden hiçbir karşılık beklemeyen mübarek Elçi'yi ve dostlarını. Haydar'ı Kerrar'ın cenklerini, Sıddık'ın geniş yüreğini, Hattab'ın oğlunun adaletini ve Zinnureyn'in utanma duygusunu. Koşarak gelse. Biz tükenmeden, ruhumuzu tüketmeden önce gelse.
Keşke gelse... ruhumuz tükenmeden...
Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve "Ey kavmim!" dedi, "Bu elçilere uyun! Sizden hiçbir karşılık beklemeyen ve kendileri doğru yolda olan bu kimselere uyun!" Kur'an - Yasin Suresi, 20-21 Benim kahramanım o adam. Şehrin öte ucundan kan ter içinde koşturup gelen adam. Kavmi elçileri yalanladığında, uğursuzlukla itham ettiğinde, zarar vermeye hazırlandığında koşarak gelen adam benim kahramanım. Can havliyle koşturmasını hayal ediyorum. Elçilere zarar gelmesin diye, hakikate omuz vermek için koşturduğunu hayal ediyorum. O adam bizim şehrimize de koşarak gelse diyorum bazen. Gelse ve yanımıza otursa. Bize hayatı anlatsa. İyilikten söz etse, gökyüzünden gelen kutlu sözleri hatırlatsa sabırla. O adam bizim şehrimize de gelse. Bütün kirlerimizden arındırsa bizi. Rahman'ı anlatsa. Bizden hiçbir karşılık beklemeyen mübarek Elçi'yi ve dostlarını. Haydar'ı, Kerrar'ın cenklerini, Sıddık'ın geniş yüreğini, Hattab'ın oğlunun adaletini ve Zinnureyn'in utanma duygusunu. Koşarak gelse. Biz tükenmeden, ruhumuzu tüketmeden önce gelse.
Allah'ın bütün elçileri tek bir gaye için gönderilmişlerdir. Onların görevi önce kainatın Yaratıcısı olan Allah'ın merkezi birlik kanununa teslim olmak, daha sonra bütün insanlığı, kainatın bütün sistemleriyle uyum içinde olmaları ve onun nimetlerinden en iyi biçimde yararlanmaları için, kendi rızalarıyla O'na teslim olmaya ve O'nun adalet ve birlik kanununa itaat etmeye davet etmektir. 5. Cilt
Sayfa 315Kitabı okudu
Reklam
Allah'ın bütün elçileri, Hz. Adem'den Hz. Muhammed'e kadar, insanlık için aynı mesajı ve prensipleri getirmiştir. Hz. Muhammed önceki Peygamberler tarafından getirilen fakat unutulan, değiştirilen veya sonraki nesiller tarafından kaybedilen aynı mesajı tekrar etmiştir. 3. Cilt
Sayfa 151Kitabı okudu
SEBE MELİKESİ BELKIS (hakikate gönlünü açan)
Melikenin elçileri gidince Süleyman peygamber, tevhide yaptığı davetin tesirini artırmak ve yüce Allah'ın kudretini fark etmelerini sağlamak için kavminin ileri gelenlerine "Ey ileri gelenler! Onlar bana teslim olmadan önce hanginiz bana kraliçenin tahtını getirebilir?" diye sorar. Cinlerden biri 'Sen yerinden kalkmadan ben onu sana getiririm ve şüphesiz ben, buna güç yetirecek güvenilir biriyim' dedi. Kitaptan bilgisi olan biri ise, 'Ben onu gözünü kapayıp açmadan önce sana getiririm' der. Süleyman, melikenin tahtının yanına getirilmiş olduğunu görünce bunun bir lütüf olduğunu fark eder.
Sayfa 43