Yıllar önce yazmıştım: 25 Kasım 2013 UYARMIŞTIM webunya.com/kahraman-tazeog... KAHRAMAN TAZEOĞLU OKUYORUM / GÖZLERİM KAPALI. GİRİŞ : Aslında başlığı atarken tereddüt ettim. Şaire(Orhan Veli Kanık) büyük haksızlık bence,o güzel şiirin bir mısrasını intihal edip uyduruk bir başlık atarken içim cız ediyor [hala
Rakı içmeliyiz seninle, Müzeyyen senar dinlemeli, Neşat ertaş’ı anlamalıyız. Ama çay bardağında içmeliyiz. Mezesi gözlerin,kirpiklerin olmalı benim yudumlarımın. Leyla’m çalmalı Neşat Baba’dan. Sitem etmeliyim sana tatlı tatlı. Huysuz ve tatlı kadına kadeh kaldırmalıyız.Her yudumda vurmalıyız şarkı bitene kadar.... Bir küçük öpmeliyim burnunu sevdalı sevdalı. Sarılmalıyız; türküler, şarkılar boyu... Anason esmeli ağzından ağzıma. Bir yürek dolusu eşlik etmeliyiz aşka... Bir akşam da mutlu olmalıyız işte ulan.
Reklam
Rakı-meze
Birazdan bir yetmişlik ve yüzlük açacağım Kafayı bulacağım semaya uçacağım Sen rakımın mezesi gecenin eğlencesi Sana sarhoş gönlümün ayyaş bir düşüncesi Hadi korkma güzelim teninin şerefine Senin için ettiğim yeminin şerefine Yaklaş sokul yanıma beraberce sızalım Sabaha ayıkırsak biraz kırda gezelim Beyaz peynir ve zeytin birazcık kavun
RAKI VE MEZESİ
Birazdan bir yetmişlik ve yüzlük açacağım Kafayı bulacağım semaya uçacağım Sen rakımın mezesi gecenin eğlencesi Sana sarhoş gönlümün ayyaş bir düşüncesi Hadi korkma güzelim teninin şerefine Senin için ettiğim yeminin şerefine Yaklaş sokul yanıma beraberce sızalım Sabaha ayıkırsak biraz kırda gezelim Beyaz peynir ve zeytin birazcık kavun
Rakı-meze
Birazdan bir yetmişlik ve yüzlük açacağım Kafayı bulacağım semaya uçacağım Sen rakımın mezesi gecenin eğlencesi Sana sarhoş gönlümün ayyaş bir düşüncesi Hadi korkma güzelim teninin şerefine Senin için ettiğim yeminin şerefine Yaklaş sokul yanıma beraberce sızalım Sabaha ayıkırsak biraz kırda gezelim Beyaz peynir ve zeytin birazcık kavun
Bir akşam saat 20:00 sularında, Saray’ın Marmara’ya bakan balkonunda, yirmi kadar tanınmış konuk Atatürk’le yemek yiyordu. Arkamda duran Atatürk: “-Efendi, efendi!..” diye bana seslendi. Döndüm. Hiç unutmam, elimde kristal rakı sürahisi vardı. “-Buyrun efendim. Bir emriniz mi var Paşam?” diye karşılık verdim. Cumhuriyet rejiminin kurulmasına
Reklam
Bir akşam saat 20 sularında Saray'ın Marmara'ya bakan balkonunda yirmi kadar tanınmış konuk Atatürk'le yemek yiyordu. Arkamda duran Atatürk: - Efendi, efendi diye bana seslendi. Döndüm. Hiç unutmam, elimde kristal rakı sürahisi vardı - Buyrun efendim . Bir emriniz mi var Paşam? diye karşılık verdim.,Cumhuriyet rejiminin kurulmasına
Ayaklı meyhane
İstanbul'a mahsus bir de "ayaklı meyhane"ler vardı, içkinin seyyar satıcıları. Bellerine ucu musluklu ve içi rakı yahut şarap doldurulmuş uzun bir koyun barsağı sararlar, sırtlarında cüppeye benzer bir üstlük, iç cebinde bir kadeh, omuzlarına da alameti farika olarak bir peşkir atarlardı. müşterileri yalın ayaklı, yarım pabuçlu kayıkçılar, hammallar, yanaşmalar, uşaklar... Kuşağının altından musluğu açar, kadehi doldurur, peşine takılmış müşterisine içkiyi sunardı, kadehi alan da iki yudumda içer, ağzını da elinin tersiyle silerdi, argo deyimiyle ona da "yumruk mezesi" denilirdi. Ayaklı meyhanelerin cömertçesi ise ce-binden iki üç leblebi çıkarıp verirdi.
Sayfa 15 - DoğanKitabı okudu
Leblebi bile yeter, olmayınca ne yapacaksın?
Rakı mezesi olarak karpuzla patates nemize yetmezdi? Gönlümüz o kadar doluydu ki , bir fikir ve söz şöleni çektik kendimize.
Sayfa 103 - İş bankası yayınlarıKitabı okudu
Anason kokusu ve akla getirdikleri...
Eski istanbul sokaklarında gezen ayaklı meyhanelerden bir küçük kadeh rakı alan işret erbabı ,ayak üstü bir iki yudumda isini görür, sonra elinin tersi ile ağzını silermiş .Bu hareket argoya YUMRUK MEZESI olarak yerleşmiş.
Reklam
Bektaşi der ki: "Rakı ağızdan değil, kulaktan içilir. Biz ona içki değil, dem deriz!" Oturursun masaya, garson bir şişe rakı getirir, mezeleri sıralar, kadehini doldurur, içersin! Hayır, rakı öyle içilmez... Rakının nasıl içileceğini, ya da nasıl içilmeyeceğini bilelim... Rakı güneş batmadan içilmez. Duvara bakılarak içilmez. Rakı
Yaşamın gerçeğine ancak sohbetlerle ulaşılabileceğine inanırdım. Hâlen de aynı inanca sahibim… Bana göre rakısı da mezesi de bahanedir, aksesuardır sadece. Belki de bunun için bizden öncekiler, “Müdavele-i efkârdan esrarı hakikat doğar” diyerek otururlarmış çilingir sofralarına ve “gerçeğin sırrına söyleşerek ulaşmaya çalışırlarmış”.
Rakı servisi yaptığım konuğuma, “Rakınız kaymak, sofranız bereketli, sohbetiniz daim olsun efendim” dileğinde bulunarak girerdim hizmete. Çünkü yaşamın gerçeğine ancak sohbetlerle ulaşılabileceğine inanırdım. Halen de aynı inanca sahibim… Bana göre rakısı da mezesi de bahanedir, aksesuardır sadece. Belki de bunun için bizden öncekiler, “Müdavele-i efkârdan esrarı hakikat doğar” diyerek otururlarmış çilingir sofralarına ve “gerçeğin sırrına söyleşerek ulaşmaya çalışırlarmış”…
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.