Sagopa Kajmer – Boom (feat Derin Darbe)
(Yaovv)
Sagopa Kajmer
Derin Darbe
BAŞLA!!!
Yarını olmayan dünlere yazılmış her şiir
Ve şair olmuş fikir ki kaleme düşmüş her sözü
Hep karanlık anlatıldı şarkılarda gün yüzü
Yalpalayan ömürler, aşikar hüzün görüntüsü
Yalnızlıkla sevişir oldum, karanlık hep zifir
Ve gökyüzünde güneşin doğum sacılarını
Babamla her sohbetimizde "Hatalarınız olabilir, hatalarınızdan korkmayın. Benden de saklamayın. Birlikte konuşup çözümü birlikte bulalım."
Babama, anneme, kardeşlerime kendimi olduğum gibi ifade etmem iş hayatımda basamakları hızla tırmanmamda etkili oldu.
İşyerimde kişi ayırt etmeksizin hiç kimseyi bireysel olarak başka biri hakkında konuşmak istemesini dinlemedim. Konuya dahil olan kişiyi de yanımıza çağırdım. Sorunlar saklanmadan, büyümeden konuştukça çözüldü. Bugün performansı yükselen en iyi ekip seçildik.
Bir konu hakkında tek taraflı anlatılana inanan insanı gördüğümde kendimi bir adım geri atarım. İkincisinde mesafe biraz daha artar. Üçüncüsünde tamamen uzaklaşırım.
Sevin sevilin 🎶📚✍️
Merhaba arkadaşlar. Mutlu günler. Savaş, Et Yiyiciler ve Avcılık olarak 3 bölümde incelenmiş bir kitabı geride bıraktık. Şöyle söyleyeyim, daha ilk cümleden hak verdiğim için ona göre okuduğum bir eser oldu diyebilirim. Paylaşırsam, bana hak verileceğini düşündüğüm için de şöyle eklemek istiyorum: Yabancı milliyetten insanları, Fransızları,
1933’te Gaziantep’te ilkokula gidiyordum on yaşındaydım. Dil kurumu’nu yıllarca yönetmiş olan Ömer Asım aksoy, Gaziantep halkevi başkanıydı. O yıl halk evinde bir el sanatları sergisi açılacaktı. Gaziantep’te el sanatları çok gelişmiştir.
Serginin açılışına kılıçali, Atatürk’ü de davet etmişti. Ünlü şair Kemalettin kamu Anadolu ajansı temsilcisi olarak Gazi’ye sergiyi gezdiriyordu. Gazi’yi ilk olarak orada gördüm. O yıllarda Yoyo modası vardı. Yoyo alüminyumdan yapılırdı, Antepliler tahtadan yaptılar ve çıkşa Adını verdiler. Atatürk, sergide bunu görünce, çıkşa da ne demek? Diye sordu. Yapan marangoz, paşam dedi Yoyo bir aşağı iniyor, bir yukarı çıkıyor: in, çık, in, çık. Biz buna çıkşa dedik. Gazi buna çok güldü.
Ertesi gün Valiliği ve belediyeyi ziyaret etti. İl genel Meclisi kendisine hemşerilik belgesi verdi. Gazi, Antep’in bey mahallesi kütüğüne yazıldı, Antep’in hemşerisi oldu. O gün açık arabayla Gaziantep lisesinin bulunduğu yere geldi. Golf pantolon giymişti. Yanında Raks adlı köpeği de vardı. Orada dilenen karafatma adında bir kadın Gazi’ye, bana yardım et, diye avuç açtı. Gazi, Türk kadını dilenmez, sen de çalış, işte bu kadınlar gibi ol, diye eliyle yanındaki öğretmen kadınları gösterdi.
Çağdaş Yunan edebiyatının önemli eserlerinden biri olan
Zorba 'yı @soylesi_yorum_ekibi 'mle birlikte okumuştuk. Değerlendirme yazmaya ancak fırsat oldu. Zorba bir halk adamı. Sadri Alışık 'ın canlandırdığı Turist Ömer karakterine benziyor bazı yönlerden. Kadınlara dair kaba saba söylemleri olsa da bir yandan da kadına çok değer
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Zorba başını kaşıdı.
"Kalın kafalıyım ben," dedi, "kolay anlamıyorum... Ah bre patron, o dediklerini bir raks edebilseydin de, ben de anlasaydım!"
Umutsuzluk içinde dudaklarımı ısırdım. Bütün bu umutsuz düşünceleri gerçekten raksa bir dökebilseydim.
"Ya da patron, bütün bunları bana masal gibi anlatabilseydin. Hüseyin Ağa'nın yaptığı gibi... Bu, benim komşum olan ihtiyar bir Türk'tü; çok ihtiyar, çok yoksuldu; karısı da yoktu, çocukları da... Garibin biri; yemek pişirir, tahta siler, akşamüzeri de babadan kalma evine gelir, ninem ve öbür ihtiyar komşularla avluda oturur, çorap örerdi... Ermiş bir adamdı bu Hüseyin Ağa. Bir gün beni dizlerine aldı, hayırduası edermiş gibi elini başıma koydu. 'Aleksi,' dedi, 'bak sana bir söz söyleyeceğim; küçük olduğun için anlamayacaksın; büyüyünce anlarsın. Dinle oğlum: Tanrı'yı yedi kat gökler ve yedi kat yer almaz, ama insanın kalbi alır. Onun için, aklını başına topla Aleksi, hayırduam seninle olsun, dikkat et, hiçbir zaman insan yüreğini yaralama!""
Ebû Dâvûd (4599) ve Tirmizî (2676) sahih olarak el-Irbâd b. Sâriye (radıyallahuanh)'ın şöyle dediğini rivâyet etmişlerdir: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bize belîğ bir vaaz verdi. Bundan dolayı gözler yaşardı, kalpler ürperdi..."
Âcurrî (rahimehullah) "el-Erbaîn"de (s. 108) şöyle demiştir: "Bu sözü iyi ayırt