İRTİFÂ ZAMANIDIR GECELERİN SÜKUTU
Kainat siyah örtüsüne bürünmüşken Tüm varlık yarı ölümün koynundayken Duyularının esaretinden bağımsızken Gecenin bir kısmını fezanın boşluğunda geçir Raks et yıldızlarla, sarmaş dolaş. Ay ışığı fısıltısını saydamlığında hissederken Arzın ölçü birimsiz uzaklığında kaçak bir seyyahken Mesafeler ayaklarının altında hükümsüzken Kaç,
Her aşkın sonu güzel bitmez Bazı aşkların diyeti kandır....
Metin sefanın asker arkadaşıydı aynı durakta taksi şoförlüğü yapıyordular duraklarının karşısında bayan kuaförü vardı ve sevgi burada çalışan kızlardan biriydi Metin sevgiye tutulmuştu daha ilk gördüğü günden itibaren aşık olmuştu fakat bu aşkı kendinden başka kimseye söyleyemedi Günler birbirini kovalarken sefa metine aksam konuşalım kardeşim
Reklam
Her aşkın sonu mutlu bitmez, bazı aşkların diyeti kandır
Metin sefanın asker arkadaşıydı aynı durakta taksi şoförlüğü yapıyordular duraklarının karşısında bayan kuaförü vardı ve sevgi burada çalışan kızlardan biriydi Metin sevgiye tutulmuştu daha ilk gördüğü günden itibaren aşık olmuştu fakat bu aşkı kendinden başka kimseye söyleyemedi Günler birbirini kovalarken sefa metine aksam konuşalım kardeşim
Ey sevgili beni dünya çölünden, Aşkı özümleyen sevdaya götür. Uzağım hal bilen gönül ehlinden, Mesafeleri sil, Leyla'ya götür. Gamla yazıyorum arz-ı halimi, Al beni gurbetten sılaya götür... Çok özledim çağırdığın iklimi, Miraç eyle arş-ı alaya götür. Bu asi aşığa mana deminden, Sun bade, özlenen rüyaya götür. Kement at gönlüme, günah selinden, Pervane döneyim, semaya götür. Güneş raks etmiyor kirli sularda, Kerem et sultanım, deryaya götür... Unuttum Urbayı mor uykularda, Savur küllerimi, Mevla'ya götür..
Sayfa 223Kitabı okudu
Raks Et
Raks et, Gönlüm de..! Kıvrım kıvrım dans et Ruhumu da al Çırpın! Ne demek isterim bilmem Sana öyle hakimim ki Bana o kadar hakimsin Kafam çok karışık belki Raks et, Dağıt dağıt vals ile topla beni Harap et, yok et... Dur! Yüreğim, sanki yorgun. Şuan uzandım, gözlerim kapalı Raks et. Ben seni uyurken de hissedebiliyorum... Kiyılar boyunca kum tanesi. Dolanmiş ayaklarina Raks et. Kadim TATAROĞLU
Yüce Kitabımızı, biliyorum diyenlerin dahi anlamadan, bir kitap gibi seyretmeleri… Onun mânâsını eleştirmek şöyle dursun, her bir saniye içine sindirip ALLAH diye sokaklarda raks edecekken, onun karşısında şaşkın şakın «şu şöyle mi oldu, bu böyle mi oldu» gibi evhamlara düşmeleri… …Yüce kitabımız, sevgilisi Fahr-i Kâinat Efendimize lütfettiği çok özel bir nimettir. Yani, söylemesi çok tuhaf olur ama «ALLAH, MUHAMMED’E ÂŞIK OLMASAYDI, BÖYLE KİTAP FALAN GÖNDERİLMEZDİ.» Çünkü bu kitap Levh-i Mahfuz’un kendi tabiri ile (Sure-i Yusuf’daki tabiri ile) «kâinatın temel kompüter sisteminin Arapçaya tercüme edilerek şifrelenmiş bir halidir.» … …Gönlü olmayan bunu anlayamaz… Kimse gayret sarf etmesin! «Efendim, ben okudum da Türkçesinde şu kelime vardı, burasında bu kelime vardı»… Bırak kardeşim ya! Bu gönül penceresinden ALLAH’ın nurunun böyle şelale gibi aktığı bir hadise… Ne kadar ufacık bir zerresini dahi anlayabilirsen Allah’a şükür et! Delalette kalmadığına şükür et! Bir tek kelimesi dahi anlasan kâfi… …KAFASININ İÇİNDE BAĞIRSAK DEĞİL DE BEYİN OLAN BİR İNSAN, MUTLAKA KUR’AN KARŞISINDA SECDE EDER! Buna inanınız… Eğer secde etmiyorsa, beyninin içinde bağırsak dolaşıyor! Farkında değil… Kur’an’a karşı bir takım tenkitler veyahut da abes bakışlar, o bağırsağın ifrazatıdır… /Haluk Nur Baki
Resim