Garibin anası pencerelerden Yanık türkülerle yollara bakar İncecik yüzünde her akşam üstü Çizgi çizgi nokta nokta bir efkar. Fakirin anası her sabah sessiz Ağlar çocuğunun aç çıplak durduğuna Elleri koynunda kalır çaresiz
Atmaca burada bir nefes aldı ve gözlerini yere indirdi : " Düşünüyorum, birleşsek bu ikimiz içinde sahiden azap olacak. Aramızda anlaşılmaz, boğucu bir havanın dolaştığını hissedeceğiz. Eğer o bana açılamaz, bana naz edemez, bana içinden geldiği gibi sarılamazsa, gözleri her zaman : 'Ne diye gençliğini benim için nâra yaktın, sana yazık değil mi ? ' demek isterse, ben ne yaparım ? Her sözümden, her tavrımdan alınır ; kızsam ona dokunur, sevsem ona acıyormuş gibi gelir, kucaklasam boş olan kolunun yerinde bir sızı duyar ve bunlar hep böyle sürüp gider... Ne yapacağımı, bu halin beni nereye götüreceğini soram, bende artık kuvvet yok, akıl yok, düşünce yok, yalnız aşk var. Mavzer kurşunu gibi çarptığını yere seren bir aşk... Senin Atmacan artık kanatlarını kımıldatacak halde değil ! .. "
Reklam
Biz dünkü kudretimizi ,dünkü topraklarımızı çocuklarımıza unutturup onları dünsüzlükle sadece bu günü yazmaya zorlayarak köksüzleştirirken, biz Doğu Türkistan'ı bile bir Çinli ağzıyla ¨Singhan¨ diye anarken Batı Trakya´yı ,Ege adalarını Musul´u Kerkük´ü hafızalarımızdan silerken Yunanın İstanbulu geri alma fikrini bir iman gibi çocuklarına talkin edebilmek için uydurduğu mersiyelerin, efsanelerin mana ve hedefini acaba idrak edebilirmiyiz?
Sayfa 134Kitabı okudu
Sorgu yine aynı şiddetle başladı. Abuzer'e durmadan neden geri döndüğünü, nerede kaldığını, kimlerle görüştüğünü sorup durdular. Abuzer'e bedeni defalarca havaya kalktı indi, aynı anda iri bedeni elektrikle defalarca titredi, sarsıldı. Ama o ağzını açıp cevap bile vermedi, yalnızca bir seferinde neden hiç konuşmadığını sorduklarında, "konuşup da sizin dikkatinizi dağıtmak istemem," dedi. "Ne de olsa siz devlet görevi yapıyorsunuz. Bu yüzden kıymetli zamanınızı almak istemem. Siz bana aldırmayın işinize devam edin."
Madem şans bana bir kez olsun gülümsemek istemişti, neden onu geri çevirecektim ki ?
Sayfa 114Kitabı okudu
‘’Yeni Nazım Hikmetler ise bin yıllık kelimelerimize savaş açarak bizi hem Cumhuriyet Edebiyatı’ndan koparmak hem de kültürümüzün İslami değerlerini silmek istiyorlar. (…) Sokak külhanbeylerini bile utandıracak bayağılıklarla bana sövüp saymadılar mı? Nazım Hikmet’in çırakları, ustalarını çoktan gerilerde bıraktılar.’’ ‘’Türk kaşığıyla İngiliz zehri içmenin ne faydası var?’’
Reklam
TURAN -Sadık Kemal Tural kardeşimize- Ben Altay dağlarından koparak geldim Yüreğimde Türkistan'dan binbir nakış var Çok şükür aslım da neslim de belli Türküm müslümanım o dağlar kadar. Dokuz tuğ taşıdım ben, dokuz davula vurdum Dokuz evliya gücüyle yürüdüm geldim Büyüdü benimle mübârek yurdum Ebed-müddet bu devleti ben kurdum.
Halbuki Osmanlı'nın yetiştirdiği en büyük isimdir Atatürk. Fatih'in, Yavuz'un ve diğer padişahların adını babadan öyle doğduğu için duyuyoruz. Oysa sen Selanik'te yoksul bir Osmanlı ailenin çocuğu olarak doğ, o yoksul şartlarda git parasız yatılı oku. Oradan çık, dünyaya adını duyur, 20.yüzyılın en büyük lideri ol. Dünya çapında savaşlar kazan, iki kere İngiliz kabinesi yıkılsın senin yüzünden ve bir model oluştur dünyaya ve ölümünden bu kadar yıl sonra bile dünya basını senden bahsetsin. Bana bir tane böyle mucize gösterin ya!
Sayfa 521Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.