Dünya ve dünya pazarı aynı şey değildir. Dünyanın topyekûn pazarlaşması, onun tecavüzü anlamına gelirdi. Pazarlaşma emek, kâr, sermaye, randıman ve üretkenlik oluşturma yan her şeyi kenara itmekte ve yok etmektedir bugün.
Atom bombasında; parçalara ayrılmış uranyum, patlamadan önce bir araya getirilip kritik kütle aşılacak şekle getirilirse bomba patlar. Yine de bu yolla eldeki elementin hepsi enerjiye dönüşmez; önemli bir kısmı patlamaya katılmadan çevreye dağılır. Bir atom bombasında eldeki uranyumun ancak %2'si enerjiye dönüştürülebilir. Aslında yanıldığımız bir husus daha vardır. Bu patlama sırasında maddenin ortadan kalkması ile enerji elde edildiği düşünülür; hâlbuki maddenin büyük bir kısmının başka bir elemente (daha küçük kütleli) dönüşmesi ile enerji açığa çıkar. Örneğin; Hiroşima'ya atılan 6 kgʻlik bombada sadece 1 g kütle kaybı olmuştur. Bu nedenle de randıman çok düşüktür.
Memlekette yapacak çok işimiz var! Toplumumuz bugünkü yapısı ile %50 randıman veriyor, çünkü kadını üretimden çekmişiz, onu sadece çocuk doğuran, sökük diken, yemek pişiren yaratık haline koymuşuz.
İnsanla ilişkisi kesilen, “doğal boyutunu” yitirmiş olduğu söylenebilecek, insan beyninin işleyiş biçiminden esinlenilerek her geçen gün daha karmaşık mesajlar üretmeye mahkûm edilmiş makinelerin gerek yapı gerek öz açısından giderek birbirlerine benzedikleri bir mikrokozmos oluşturdukları söylenebilir. Dünyayı ve uzayı ele geçirmeye yönelik belli bir yaygınlaşma döneminden sonra, teknolojinin, şimdi de dünyayı psikolojik/düşünsel anlamda ele geçirmeyi hedeflediği bir gelişme aşamasına gelinmiştir. Artık jestlere bağımlı bir mekândan kurtularak elektronik, sibernetik alanlarla randıman anlayışı; toplumsal boyutlara ulaşan ancak (evde) asgari miktarda yer kaplayacak şekilde tasarlanan ve yaşam deneyimiyle herhangi bir karşılaştırma yapma olanağı tanımayan bir teknoloji dünyasında yaşadığımız söylenebilir.