rastlantı...
Yıllar sonra aynı sokakta rastladım kendime Dönüp baktı yavaşça gözlerimi devirdim Biliyordum... Bir dokunsam bin ah işitecektim
Uğur Üstündağ
Uğur Üstündağ
Aşk Bu Ya Seni Bende Unutmuş
Aşk Bu Ya Seni Bende Unutmuş
“bak bir rastlantı değilsin sen; şu garip yaşamımın ulaşmak zorunda olduğu bir noktasın.” — oruç aruoba, ile (s.77)
Reklam
“Bizi birbirimizle buluşturan bu rastlantı bile ne akıl almaz bir bilmece”
Umut, koşup giderken bir sokağın köşesinde, bir rastlantı kurşunuyla vurulup ölmekti.
Tesadüf mü Tevafuk mu?
Kendimi ikna etmeye başladığım, henüz yeni diyebileceğim bir yalanım var. O yalanın adı: "SEN". Tesadüflere inanırdım oysa ben. Hayatın bir tesadüf olduğuna. Ancak tesadüflerden mistik veya gizemli veyahut tansık anlamlar çıkmaz. O yüzden seni tanımayı hayra yormak adına bana tesadüf etmeni tevafuka yordum. Çünkü tesadüf etmek, gelişi güzel bir rastlantı iken; tevafuk, planlanmış bir kaderin arzusudur. Ve bu tevafukun inayetiyle, Pessoa'nın "Ben senin yazgına göz kulak olması gereken erkeğim." sözünü söyleme cesaretini kendimde görüyorum. Hatta cesaretten öte bunu bir hak olarak görüyorum. Çünkü SEN, bana tevafuk ettirilensin. Hülasa; sen bana ben de sana tevafuk ettim.
Aşk: İlk başta bir parıltı, göz kamaştıran bir ışıltı. Mucize, göklerin bir bağışı, büyülenme, gösterişli bir armağan, hayranlığa varan bir şaşkınlık. Yalnızca sanatçılar ve belki de âşıklar kayda değer bir şey söyleyebilir bu konuda. Çünkü umulmadık bir karşılaşma, beklenmedik bir rastlantı, yitirilen bir şeye, gümüş bir paraya, bir oğula
Gönderi kullanım dışı
Reklam
"Açılan hiçbir kapı, kapanan hiçbir kapıyı aratmadı. İlahi sistemde hayırlı olan hiçbir şey senden alınmaz. Bir şey senden alınıyorsa, orada mutlaka denge vardır. Dengesiz kaldığını zannettiğin anda bile bir dengedesin. Kaderindeki hiçbir şey, öylesine bir rastlantı değildir. Güzellikler sabrın ve zamanın perde arkasında bekler. Perdeler kalkana kadar sabredenler, huzura erenlerdir.." Altun Fermayil
bir rastlantı değilsin sen: şu garip yaşamımın ulaşmak zorunda olduğu bir noktasın.
Bir ölü dalga, şuramda tam Coşkusu içinde saklı, gürültüsü Bu kuru dal parçasını o getirdi dün akşam Bıraktı yüreğime, en önce beni gördü Yok hayır, yalnızca beni gördü de ondan Konuşur gibiydi çünkü dokundukça gövdeme Bir yangına daha uğrasam Bir yangına daha uğrasam. Her şeyden habersizdim önce Bir gök yapıyordum deniz kabuklarından Senin
Dengesiz kaldığını zannettiğin anda bile bir dengedesin. Kaderindeki hiçbir şey, öylesine bir rastlantı değildir.
Reklam
Hayat böyle. Bizi birbirimize buluşturan bu rastlantı bile ne akılalmaz bir bilmece. Bu düşüncenin başlangıcında bile bizi saran his yaşananların hiçbir kıymeti yok denemeyeceğidir. Evet yaşananlar, konuşulanlar, duygular. Belki de evrenin karanlık bir dehlizindeki kusursuz bir bilince yansıyor. Ama görünen şu ki gerçek sıkıcı olduğu kadar acımasız da. Her insan gibi sen de göreceksin bunu. Zaman geçip gidecek ve kendi içine batmış binbir aksiliğin yaşandığı bu coğrafyada hayatta kalırsan yine de, sararıp kuruyup gideceksin sonunda. Bakmışsın ki ortalarına gelmişsin hayatın ve içindeki çölden başka hiçbir kazancın olmamış. Ellerin bomboş.
Resim