Misyoner mantığının, batılı sığ bilginin yaydığı peşin hükümler deryasında yüzüp duruyoruz. Profesörler de dahil bütün bir aydınlar kadrosu, düşünce örgüleri bir yığın peşin hükmün eklem ödevini gördüğü bir düşünce mağmasına sahiptir. "Din ayrı, dünya ayrı", "Bu çağda artık dinin hükmü olur mu?" , "Batı medeniyetinden vazgeçilemez" , "Bu çağda artık İslâm uygulanamaz" , "Kutupta nasıl namaz kılacaksınız?"... gibi yüzlerce peşin hüküm bir örümcek ağıymışçasına düşünce akışımızı bozmuş ve bunaltmış, tek çare olarak da batıdan aktarma yolunu bırakmıştır. Tek açık kapı şu: batı düşüncek, biz de onu hemen alacağız, kullanacağız. O da, biz daha mevcudu aktarmadan artıp geliştiğine ve değiştiğine göre, yetişememekten gelen bir düşünce hafakanı içine yuvarlanmamız işten bile olmuyor.