Onlar ki; kürsülerden nutuk atmaya bayılırlar! Mükellef sofralarda tıka basa doyup ''Elhamdulillah'' çektikten sonra ''Mübarek sahabe efendilerimiz açlıktan karınlarına taş bağlardı'' diye ağlamaklı ağlamaklı konuşurlar! Kandil gecelerinde , gül yağı kokuları arasında sahabe hayatı anlatırlar. ''Sünnettir insallah'' diye tabağın kenarında hiçbir sey bırakmadan yedikçe yerler ama tabağın içindekini bölüşmeyi hiç düşünmezler... Her yemekten sonra ''huri'layn'' duaları ederler; ev üstüne ev, eş üstüne eş isterler ama onları yoksul bekârlarla evlendirmeyi, hele iş sahibi yapmayı akıllarından bile geçirmezler... Nedense her şeye kendilerini layık görürler
Sayfa 118 - inşaKitabı okuyor
İki insan çeşidi vardır: zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen, zaman geçtikçe yüzsüzleşen.
Reklam
Eğer bir din, insanları mutsuz ediyorsa, sizi nefrete sürüklüyorsa o Allah'ın dini değildir. Çünkü din insanları mutlu etmek ve birleştirmek için vardır. Recep İhsan Eliaçık
Muhafazakara, dünyanın bütün meydanları senin olsa ne yapardın diye sormuşlar, AVM yaparım, rezidans yaparım, bir de yanına cami dikerim demiş.
Sayfa 62 - Tekin Yayınevi
Kulak ver ve dinle ey hayat süren leş!
Komşun açken tok yatıyorsan, insanlar açlık sınırındayken villa üstüne villa alıyorsan, sokaklar dilenci, öksüz, yoksul, garip, çaresiz, kimsesiz doluyken bu villalarda sabahlara dek yünlü seccadelerde namaz kılıyorsan vay haline ! Mazlumun ahı arş-ı alâya yükselirken, yoksulun açlığı yeri delerken, öksüzün ağlaması göğü çatlatırken sadece kıldığın namaza güvenerek rûz-u mahşere gitmeyi düşünüyorsan vay haline !
Sayfa 119 - İnşaKitabı okuyor
Artık Ramazan bir festival... Iftar, zenginlerin davet ve şatafat gösterisi... Sahurun anlamı yok! Ramazan gelince 'din pazarı' açılıyor. Ekranlar Ramazan meddahlarından, kıssacilardan, hurafecilerden geçilmez oluyor.
Sayfa 174 - TekinKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.