Çalışanların yarısının asgari ücrete mahkum edilmesine, halkın %62'sinin kirada oturmasına, on üç milyonun yoksulluk sınırının altında olmasına, kırk bir milyonun kredi kartı kölesi haline getirilmesine, %90'ın borçlu dolaşmasına, bankalara her yıl elli beş-altmıs milyar dolar faiz ödenmesine; buna karsın zadegânın sekiz kat büyümesine, yirmi yedi olan dolar milyarderinin otuz dokuza çıkmasına, on iki bin ailenin servetine servet katmasına ekonomi mi diyorsunuz ?
Bana sor sevgili kâri’, sana ben söyleyeyim,
Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım:
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkârım.
Şi’r için “gözyaşı” derler; onu bilmem, yalnız,
Aczimin giryesidir bence bütün âsârım!
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.
Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim,
İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim.
Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.
Çocuktum. Anneme; “Ağaca çıkacağım, yardım et.” dedim. "Başkasının çıkardığı yerden inemezsin, düşersin.” dedi.
Bunu hiç unutmadım. Ne kadar doğru olduğunu büyüyünce anladım.