1. Bölüm: Weber'den Arendt'e Gezi'de Politik Güç ve Şiddet
İşte 2013 yılının 27 Mayıs'ı sonrasında Türkiye'de yaşananlar bu nedenle şaşırtmazdı Arendt'i. Gezi Parkı'nı ve Taksim Meydanı'nı dolduran o çok renkli, çok sesli, çok kimlikli çoğulluğun içinden kendiliğinden doğan ve dilimize "Gezi Ruhu" olarak yerleşen şey tam da onun tarif ettiği türden bir "politik güçtü" çünkü. Bu politik gücü dalga dalga büyüten ve nihayetinde Erdoğan'ın politik acze düşmesine neden olan şeyse, yine Arendt'in tarif ettiği, politik güç ile şiddet arasında işleyen negatif diyalektikti: Polis şiddeti arttıkça, Gezi Parkı'nda doğan politik güç yeni katılımlarla büyümüş, Gezi Parkı'nda doğan politik güç büyükdükçe de, onu büyüten polis şiddetinin ardındaki iradenin, yani Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın politik gücü azalmıştı. Erdoğan politik gücün yerine ve ona karşı şiddet kullanmayı tercih etmiş ve bunun bedelini politik acze düşerek ödemişti.
Küresel düzeyde barış, huzur, güven ortamı sağlanmadan ekonomik hedeflere ulaşılabilmesi mümkün değildir.
Sayfa 124 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
Reklam
Bugün ağır aksak işleyen bir çok uluslararası kurum var. Bu kurumlar hiçbir zaman adil olmadı ve uluslararası hegemonya arayışına ve büyük büyük güçlere hizmet etti.
Sayfa 54 - Turkuvaz kitapKitabı okudu
Tarihimizi biliyormuyuz
1927 yılında "İki yüz bin" Yahudi, "Sekiz yüz bin" Ermeni'ye kimsenin ruhu duymadan isim, soy isimleri Türkçe'ye çevrilerek Türk kimliği verildi. Aslında bu pek önemli bir konu değil. Çok daha önemlisi şu; Bundan daha can alıcı olan konu şu ki; Kripto dediğimiz bu 1 milyon Yahudi ve Ermeni kitle hiçbir zaman yırtık
Merhamet neydi ki !
Merhametini yitirmiş bir dünya sistemi, insanlığın hiçbir derdine derman olamaz
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.