registan

"Gelin bugün yanalım, yarın yanmamak için/ Ölelim ölmeden önce, yine ölmemek için. / Tartalım günahımız, artıralım âhımız / Edelim hesabımız, hesap olmamak için,"
Sayfa 107 - Yunus Emre
Reklam
" Sevdiğim söylemezsem, sevmek derdi beni boğar."
Sayfa 106
Ahalinin bahçesinden padişah bir elma yerse, uşakları ağacı kökünden çıkarırlar.
Sayfa 103

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Zenginleri niye zemmediyorsun? Onlar kerem sahibidirler!" itirazının ardından, "Onlar yağmur bulutudurlar. Fakat kimsenin üzerine, kimsenin tarlasına yağmazlar. Güneştirler. Fakat kimseye ışık salmazlar. İktidar atına binmiş, fakat sürmezler. Allah için ayak atmazlar. Başa kakmadan, cefa etmeden bir akçe vermezler..." diye gürlememiş miydi?
Sayfa 103
ömrün kıymetini bilmiyor, onu tatlı bir eğlenceye feda ediyorsun.
"Çocuk kısmı mazurdur. Tatlı bir şey karşılığında elinden yüzüğü almak mümkündür. Fakat arkadaş, sen büyük olduğun halde ömrün kıymetini bilmiyor, onu tatlı bir eğlenceye feda ediyorsun."
Sayfa 102
Reklam
"Ey kendisinden başka bir var olmayan, ey herkesin feryadına ancak kendisi yetişen, benim imdadıma sen yetiş! Düştüm, benim elimi sen tut!"
Sayfa 96
"Halkla hiçbir alışverişim yok; yüzlerce belalar içindeyim de yine de neşeliyim!"
Sayfa 95 - Attar
Deryaya yol bulmaya kudretin varken, neden bir çiğ tanesine koşmaktasın!"
Kendi diliyle, aşka perdeleri yakan bir dert lazımdı. Dert dermanın ta kendisiydi. Meleklerde aşk varsa da dert yoktu. Dert adamdan başka bir mahlûkta varsa dazdı. Bu yüzden sordu kendine Attar: "Deryaya yol bulmaya kudretin varken, neden bir çiğ tanesine koşmaktasın!"
Sayfa 95
Hikmet Divanı'na, "Hoş gayibden kulağıma ses geldi / 'Allah'ı zikret!' dedi, zikredip durdum işte / Aşksızları görünce yolda kalmış / O sebeple aşk dükkânını açtım işte,"
Sayfa 89
"Ağıtlardaki meleğin, Hristiyanlığın meleğiyle hiçbir ilgisi yoktur; o daha çok İslâm'ın meleklerine yakındır." Rilke'nin bu sözleriyle Cebrail Aleyhisselam'ı kastettiğini düşünebiliriz. Zira son şiirlerinden Muham med'in Yakarması'nda "...Melekse, buyururcasına, gösteriyordu | levhasında yazılmış olanı yalvarana | gösteriyor ve istiyordu tekrar: Oku" diyordu. Rilke, Tanrı'yı Arayan şair olarak bilinse de onun Kurtu- ba'dan Prenses Marie'ye yazdığı şu satırları pek bilen yoktur: "Kur'ân'ı okuyorum. Bana söylediklerine yer yer öylesine katılıyorum ki içimden var gücümle haykırarak onun sesine katılmak geliyor. Orgun içindeki rüzgâr gibi..."
Sayfa 88
Reklam
"Ah gençken yazılan mısraların kıy- meti nedir ki? Beklemeliydi. Bütün bir ömür boyu, mümkünse uzun bir ömür boyu, mâna ve lezzet toplamalıydı ve sonra tamamen sonunda belki iyi on misra yazılabilirdi. Çünkü mısralar, insanların sandıkları gi- bi, hisler değil (his pek erken başlar) tecrübelerdi..."
Sayfa 86 - Rilke
RUHUMU NASIL TUTSAM DA SENİNKİNE DEĞMESE
Sayfa 85
"Bu toplantıda yalnız tatlı duygular yok, alev alev yanan bir ateşin kızgınlığı var! İngiliz halkı bizim acı feryatlarımızı ister dinlesin, ister dinlemesin, vatanı mız bizim ezeli vatanımız, atalarımızın, babalarımızın ve çocuklarımızın vatanı; bize yaşama gücü ve iyilik veren vatanımızdır."
Sayfa 84 - Tagore
"Çocuk! Toz toprak içinde ne gamsız oturuyorsun! Bütün gün elindeki kırık değnekle oynuyorsun. Ben senin bu haline bakıp gülümsüyorum. Doğrusu kendi hesaplarımla meşgulüm, her an bir sürü rakamları toplayıp duruyorum. Belki sen de bana bakıp şöyle düşünüyorsun: 'Niçin bu saçma oyunla gününüzü öldürüyorsunuz!"
Sayfa 83
İnfak prensibi ge- reği evin görünen bir köşesinde küçük bir sadaka kutusu bulunur. Çocuklar harçlıklarından, anneler masraflarından, babalar kazançlarından artırdıklarını bu sadaka kutusunda biriktirir. Mahalledeki ve akrabalar arasındaki yetimler ve ihtiyaç sahipleri bu ailenin infakıyla nasiplenirler.
Sayfa 26
6,9bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.