“Peki ama bu karanlık dünyada nasıl yaşayacağız? Siz olmasanız, saygı duyup sevdiğim iki üç kişi olmasa, şeyler kesinlikle derinliğini yitirirdi.”
Albert Camus’den René Char’a, s.79
Camus’yü ölümünün 64. yılında saygıyla anıyorum.
Ne güzel bir rüzgâr almış ardına, ne acı, ne soylu bir esenlik öyle! Bana bu kitabı verdiğiniz için sevindim, çok sevindim. Onunla hiç ilgim olmasa da, orada biraz da ben konuşuyormuşum gibi geldi bana. Kendimden duyduğum kuşkunun beni tam anlamıyla kezzaba buladığı tüm o süreçten sonra, yeniden biraz güçlenip, güven kazanıp ayağa kalkmamı sağlayan ilk kitap bu.
Evet, çocukluğu yadsımak olanaksız. Buna karşın, günün birinde, ondan kopmak gerekiyor, en azından dışarıdan. Ama adam olmak, adam olmaya katlanmak, ayrıca kimi zaman insanlara katlanmak ne kadar güç!
Sık sık son konuşmamızı, sizi, içimdeki size yardım etme arzusunu düşündüm. Ama dünyayı sırtlayacak güç sizde fazlasıyla var. Yalnızca dayanak noktasını arıyorsunuz, arıyoruz. En azından, bu arayışınızda yalnız olmadığınızı biliyorsunuz. Belki bilmediğiniz şey, sevenlerinizin size ne kadar gereksinim duyduğu, siz olmasanız bir değerlerinin kalmayacağı. Öncelikle kendimden söz ediyorum, ben yaşamın anlamını, kanı canı yitirmesini görmeye boyun eümedim asla. Doğrusunu söylemek gerekirse, yalnız bunu üzüntü bildim. Yaşama acısından söz ederler. Oysa doğru değil bu, yaşamama acısı demek gerek. Peki ama bu karanlık dünyada nasıl yaşayacağız? Siz olmasanız, saygı duyup sevdiğim iki üç kişi olmasa, şeyler kesinlikle derinliğini yitirirdi.
Bu yıl benim için çetin, çok çetindi; bir de hiçbir konuda, sanırım bunu size daha önce de söyledim, kendimden söz etmeyi sevmiyorum. Ama tüm bunlarda, yaşamımı kolaylaştıran çok az insan var. Siz de onlardan birisiniz, emin olun, arkadaşlığınız ve onun içerdiği umut çok değerli. Sizinle tanışmış olmam büyük şans.
Yakında görüşeceğiz, değil mi? Düşünüyorum da, yaz şiirleriyle gelirsiniz büyük olasılıkla, onları da bekliyorum.
Gözlerinizden öperim.
Albert Camus, 23 Ekim 1950, Pazartesi
“Gizlerinizi o kadar az açıyorsunuz ki, sizinki denli yoğun bir yapıt üstüne sizden gelen en ufak aydınlatıcı şey duyarlı yollar açıyor, yaşamı çoğaltıyor. Bu yorumlar, tonlarındaki gerçeklikle ve hiç terk etmedikleri pırıl pırıl dille beni çok etkilediler. Sizi özellikle şu an okuyabilmek öyle güzel, öyle önemli bir şey ki ve her an dönebilirim şiirinize, artık yıllardır bir tek onunla yaşıyorum.”