Ben hayallerimden ve hedeflerimden ilk bahsettiğim de bana söylenen ilk şey "orta okul mezunu bir kadının yazarak başarıya ulaşamayacağı" oldu. Bir kadının istediğinde neleri başarabileceğini, kadının kendi kendine yetebileceğini idealleri ve hedefleri olabileceğini önce kendi çevreme sonra da bu düşüncede olan herkese bu ödülü alarak kanıtladığımı düşünüyorum.
gazeteavrasya.com/yilin-en-iyi-ka...
Ben hayallerimden ve hedeflerimden ilk bahsettiğim de bana söylenen ilk şey "orta okul mezunu bir kadının yazarak başarıya ulaşamayacağı" oldu. Bir kadının istediğinde neleri başarabileceğini, kadının kendi kendine yetebileceğini idealleri ve hedefleri olabileceğini önce kendi çevreme sonra da bu düşüncede olan herkese bu ödülü alarak kanıtladığımı düşünüyorum.
Bana inanmayan herkese kısaca bir not düşmek istiyorum. İnanan kadınlardan nefret ediyorsunuz çünkü size göre inanmışlık az gelişmişlik. İnanmayan kadınlardan da nefret ediyorsunuz çünkü inanmamışlık yobazlık. Mini eteklileri acık olduğu için çarşaflı olanları kapalı olduğu için eleştiriyorsunuz. Güçlü ve kendi ayakları üzerinde duran, karakteri ile var olan, kadınları istemiyorsunuz çünkü, korkuyorsunuz. O kadar tutarsız tutumlarınız var ki kadın olarak bizleri artık belli kalıplara koymaya çalışmanızdan bıktık.
Ben cesaretimi direnen tüm cesur kadınların cüreti ile kuşattım. Unutmayın her kadının mutlaka anlatılmaya değer bir hikâyesi vardır.
Ben bu ödülü yüz yıllardır sesini ve ismini duyuramamış toplum içinde yer edinememiş, dayatmalara ve ötekileştirilmelere maruz kalan tüm
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Evet, artık bir veliahttı vardı. Hem her şeyi öğretebileceği bir öğrenci hem çok iyi bir dost hem de iyi bir hayat arkadaşı kazanmıştı. Siyah tuvalini değiştiremeyecek olsa da hayatı renk kazanmıştı artık. Kıyafetlerine, ev dekorasyonuna ve tüm hayatına yansımıştı bu durum. Siyah hayatında her zaman farklı bir yer tutacaktı. Yaptığı serginin adını ‘Bazıları siyah sever.’ koymuştu ama bu içinin siyahlığından değil Venüs’ün kendisi gibi içi kararmış bir adamı sevmesinden kaynaklanıyordu.
Siz hiç, hayal kırıklığına uğrayacağınızı bile bile,
Her gece yüreğinizde yeşerttiğiniz binlerce umutla,
Birini, pencere kenarına oturup kırk yıl bekleyecek kadar sevdiniz mi?
.
İşte o benim Babamdı...!
(-Ben en çok,
babamın sabrından damıttığı merhametini sevdim.-)
.
Dünya’yı omzunda taşıyan bir bilge adam;
Gülünce yedi renk açardı yüzünde bahar,
Lunaparka benzerdi benim babam.
.
Tomurcuklandığım dalımdı,
Dağlara baş eğmeyen yanımdı,
Bir tek onun ceplerinde, umut hangi çocuğun kapısını çalacak şıngırtısı arardım.
Gerçi o inanmazdı benim çocukluk mucizelerime ama,
Mahalleli çocuklara en güzel lolipopu, onun ayçiçeği gülüşlerinden yapardım.
.
-Babasız, insan kendini yoksul hissediyor.-
.
-Babanız yoksa sırtınızı bir boşluğa dayamışsınız demektir.-
.
(-Ben en çok,
babamın gülen yüzünü özledim…!-)
Şiirler nota gibidir.
Bir araya geldiklerinde kalbin orkestrasını oluştururlar.
Ne kadar okursan ve sorgularsan,
Hayatın içinde o kadar anlam ve renk bulursun.
Sizlere benim için son derece önemli, izlediğim zaman bende pek iz bırakan çok değerli, bazılarını çok da bilmediğinizi düşündüğüm, kimisini ders konusu olarak da işlediğimiz, üzerinde analiz yapa yapa ilerlediğimiz birbirinden değerli filmleri, yönetmenleri ile birlikte paylaşmak istiyorum.Ufak tefek fikirlerimi sizlerle paylaşıp, aktarımlar
Bediüzzaman Said Nursî de okuyun. Ateizm ve evrim kitapları da okuyun, fıkıh ve teizm kitapları da okuyun...
Kitap dünyası bir gökkuşağı gibidir. Nasıl ki gökkuşağından bir renk çıkardığımızda gökkuşağının anlamı kalmıyorsa edebiyat dünyası da böyledir benim için.
İnsanları ötekileştirmememizin elzem olduğu bu dünyada kitaplar da en az insanlar kadar ırkçılığa uğramaması gereken değerlerimizdir.
" Keşke biri bana büyümek isteyip istemediğimi sorsaydı. " demiş yazar. Çok doğru söylemiş. Büyümek bana çok tecrübe getirdi. Bazen sorularla çıktığım yolda, cevaplarını bulduğum da soruların değiştiğini gördüm. Öyle ya da böyle büyüyoruz. O sorun değil ama bence önemli olan öğrenmeye ve çocuk kalabilmeye devam edebilmek. Ben de o kafadayım. Kağıt üstünde büyüyorum ama o çocuk enerjisini elimden geldiğince kaybetmemeye çalışıyorum. Size de bunu öneriyorum. Küçükken keşke büyüseydik derken, şimdi tam tersini diyoruz. Çünkü o masumiyet ve doğallığı elimizden alındıklarında kaybettiğimizi ve tekrar da bulamayacağızı anladık. Bundan adımız gibi eminiz. Herkes kabul etsin ki büyümek hiç iyi bir fikir değil.
1k benim hayatıma farklı bir renk kattı. Yeni arkadaşlar, yeni bakış açıları,okuma grubu, aynı frekansta dostlar kattı. Özellikle o güzel dostlara sonsuz teşekkürler ediyorum. Koskaca 3 sene 1k da. 2 sene de okuma grubunda. Öğrenmeye, büyümeye, çocuk kalmaya devam.