Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Resûlullah efendimiz (sav) bir hadis-i şerifinde, "Erkek hanımına, hanım da beyine sevgiyle baktıklarında Cenâb-ı Hak da onlara rahmet nazarıyla bakar. Eşi hanımının elinden tuttuğunda ise her ikisinin günahları parmaklarının arasından dökülür gider"buyurur. Ali el-Müttaki, Kenzül-Ummal
5.cilt
1275. Ebû Hüreyre radıyallâhu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bize bir gün bir konuşma yaptı ve: - "Ey müslümanlar! Allah size haccı farz kıldı, haccedin!" buyurdu. Sahâbilerden biri: - Her sene mi, ey Allah'ın Resulü? diye sordu. Hz. Peygamber, adam sorusunu üç defa tekrarlayıncaya kadar cevap vermeyip
Reklam
“Kişi sevdiğiyle beraberdir.”
Bazı zamanlar, Hz. Peygamber’in hutbe esnasında ara vererek kendisine soru soranlara cevap verdiği görülürdü. Ama buna her zaman müsaade etmez, kimi zaman da böyle yapanlara tepki gösterirdi. Enes b. Malik'in anlattığına göre, bir cuma günü Hz. Peygamber minberde iken bir adam mescide girer ve onun konuşmasını keserek, "Ey Allah’ın Resûlü, kıyamet ne zaman kopacak?”diye sorar. Cemaat gizlice adama susmasını işaret ederlerse de adam aynı soruyu üç kez tekrarlar. Ona cevap vermeyen Efendimiz, namazı kıldırdıktan sonra, “Kıyametin kopuşunu soran kişi nerede?” diye sorar. Adam, “Benim, Ya Resûlallah.” der. Ardından Hz. Peygamber, “Kıyamet için ne hazırladın?” diye sorar. Adam, “Kıyamet için çok fazla namaz ve oruç hazırlayamadım ama Allah’ı ve Resûlü’nü seviyorum.” der. Resûlullah, “Kişi sevdiğiyle beraberdir, sen de sevdiğinle beraber olacaksın.” buyurur.
Sayfa 227
Resûlullah Efendimiz "Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tövbe edenlerdir." buyurur. (İbn Mâce, "Zühd", 30)
Sayfa 22
"Erkek olmak ve kadın olmak cinsiyetten ibaret değil ki, bu bahisteki sırri iyi bellemek gerekir. Nefis müennestir (di- Müennes nefsi islah edemeyen kişi ister erkek olsun ister kadin olsun (dişi) nefsin e elindedir. Kadınların bir akılla dokuz nefsi güttüğü ama erkeklerin dokuz akılla bir nefsin hakkından gelemediği malumdur. Asıl şaşılacak
Elhamdulillah
Resûlullah Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] buyurdu: “Kim bildiğiyle amel ederse Allah ona bilmediklerini öğretir.” Kişi kendi özüne, yani fıtratına, imanına yaklaştıkça bilgisi anbean artar. Allah Teâlâ, Alâk sûresinde buyurur: “O insana bilmediği şeyleri öğretti.”
Sayfa 96 - 3. Baskı, Aralık 2022
Reklam
"İlmi talep etmek" Kur'ân ve hadislerde zikredilen bir hakikattir. Abdullâh İbn Ömer Hazretlerinden [ra] rivâyet edildiğine göre, Resûlullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu: "Her kim Allah'tan başka bir şey için ilim taleb ederse veya o ilimle Allah'tan başka bir maksad edinirse cehennemdeki yerine hazırlansın." (Tirmizî). Yine Peygamber Efendimiz (sav) "İlim taleb etmek her Müslüman üzerine farzdır." (İbn Mâce) buyurmuştur. Kişi ilmi talep ettikçe Allah ona verir. İlimde de esas Rabbimize bağlanmaktır. İnsan her şeyle iktifâ edebilir, her şeyi yeterli görebilir. Ama ilmin sonu yoktur. Nitekim Mevlâmız buyurur: "De ki: Ey Rabbim! İlmimi artır.” (Tâhâ, 20:114)
Nübüvvetin altıncı yılında Dârü'n-Nedve'de Efendimiz'in (sav) Mekke'de oluşturduğu tesir konuşulurken Hz. Ömer (ra) hiddetlendi ve: "Öldürelim Muhammed'i (sav)! Bu işi de kökten halledelim!" dedi. Kılıcını kuşanıp nerde olduğunu bilmediği ama duyduğu Safa Tepesi'ndeki bir evde O'nu (sav) aramaya doğru
Sayfa 26
İnsanın kendisini islah etmesinin ilk şartı kalpten yapılacak tevbedir. Bir hadiste Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyurur: "Kulunun tevbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ'nın duyduğu memnuniyet, sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden çok daha fazladır." (Buhârî, Müslim)
Hicr'le Tebük arasında bir konaklama yerinde, tan yeri ağardıktan sonra Efendimiz (sav) ihtiyacını gidermek için uzak bir yere gider. Cemaat güneşin doğmasından endişe ederek Abdurrahman b. Avf' (ra) öne geçirir. Efendimiz (sav) abdest alıp döndüğünde Abdurrahmân b. Avf(ra) rükûdadır. Efendimiz'in (sav) geldiğini anlayan Abdurrahmân b. Avf(ra) imamlıktan çekilmek ister. Hatta cemaatte, neredeyse namazı bozacaktır ama Resûlullah'ın (sav) işareti ile namaza devam ederler. Efendimiz (sav) bir rekâtı Abdurrahmân b. Avf'ın (ra) arkasında, bir rekâtı da selamdan sonra ayağa kalkarak tek başına kılar. Namaz bitince de: "Güzel yaptınız." buyurur. "Hiçbir peygamber yoktur ki ümmetinden salih bir insanın arkasında namaz kılmış olmasın."
Sayfa 50
Reklam
Ebu Süleyman Darani şöyle anlattı: Bir kimse, Allah-ü Taâlâ'dan bir hacet dileyeceği zaman; Resûlüllah S.A. efendimiz üzerine çokça salâvat getirsin. Bundan sonra, hacetini Allah-ü Taâlâ'ya arz etsin. Duâsının sonunu da, yine Resulüllah'a S.A. salavat okuyarak tamamlasın. Allah-ü Taâlâ, iki salavat arasında yaptığı duâyı kabul buyurur. Çünkü: Allah-ü Taâlâ çok kerem şanlıdır, iki makbul salavatın arasında makbul olmayan şey bırakmaz.
Bedir Harbi, bir kervan olayının üzerine çıkmıştır. Müslümanlar, o kervanın peşine düştükten sonra müşrikler de: "Acaba kervanı kovalarken Müslümanlarla bir yerde karşılaşıp savaşır mıyız?” diye bir arayış içine girmişlerdir. Bunların hemen öncesinde ise çok ilginç bir olay yaşanmıştır. Müşrik olan "Kinane" adında bir kabile vardır.
Sayfa 40
Ömer (ra) Resûlullah'ı (sav) öldürmek üzere çıktığı yolda kendisi can bulur. İman eder etmez Hz. Ömer (ra), Ömerliğini yapar ve: "Ya Resûlullah (sav) onlar batıl, biz Hak değil miyiz? Biz neden saklanacağız? Onlara karşı durmamız gerekmez mi? Çıkalım Mekke sokaklarına imanı haykıralım." der ve onun bu söylemi üzerine Efendimiz (sav): "Ya Ömer! Sen Hattab'ın oğlu değil, Ömer-ül Fâruksun!" buyurur. Faruk, Kur'an'ın diğer adı olup, iyi ile kötüyü, yanlış ile doğruyu birbirinden ayıran nur demektir ve Hz. Ömer (ra): "Fâruk" lakabını bu hadiseden sonra alır. O günden sonra da Hz. Ömer'in (ra) hayatına batıl bir daha girmez.
Sayfa 29
O dönemlerde Efendimiz (sav) bolca kabir ziyaretleri yapar. Birisinde bakışları semada: “Kardeşlerimi çok özledim." der. Sahâbeler yanına gelip: "Ya Resûlallah (sav), kardeşlerin bizler miyiz?” diye sorunca Allah Resûlü (sav): “Hayır, sizler benim ashâbımsınız. Kardeşlerim beni görmedikleri halde iman etti. Sesimi işitmeden davetime koştu. Ben o kardeşlerimi kıyamet günü tanıyacağım." buyurur. Sahâbeler merak edip yine sorarlar: "Ya Resûlullah (sav), onları nasıl tanıyacaksın?" Efendimiz (sav): "Sizin bir sürü atınız olsa onların ayak ve alınlarında beyazlık olsa o nişandan atlarınızı tanımaz mısınız? Ben de bana iman edenleri alın ve ayaklarındaki abdest izlerinden tanıyacağım. Allah'ım beni görmeden iman edenlerin yaptıklarını on katı ile sevaplandır." deyince sahâbeler: "Amin!” diyerek ona mukabelede bulunurlar.
Sayfa 60
107 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.