Ensârı Sevmenin Fazileti Hakkındaki Hutbesi...
Ebû Üseyd es-Sa'idi'den rivayetle: İnsanlar, hendek kazımı için Peygamber'e (sas) geldiler, hicret üzerine de biat ediyorlardı. Resûlullah biatlerden sonra söyle buyurdu: "Ey ensar cemaati! Sizler hicret için biat etmeyiniz. Zira insanlar sizlerin beldesine hicret ediyorlar. Her kim ki ensarı sever ve bu halde Allah'a (cc) kavuşursa Allah'a kavuştuğunda Allah'ı da onu sevdiğini görür. Her kimse ensåra buğz eder ve bu hal üzere Allah'ın huzuruna gelirse Allah'ın da ona buğz ettiğini görür"(79)
Sayfa 146 - Siyer Yayınları / (79) Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, XIX, 267.
Bir kitabın daha sonuna geldik
Hz. Peygamber devri. Ebû Talha henüz Müslüman olmamış idi. Ümmü Süleym (Rumeysa)'e evlenme teklifinde bulun- du. Ümmü Süleym ona şu cevabı verdi: -Doğrusu ben de sana hevesliyim. Senin gibisi kaçı- rlmaz. Lâkin sen kâfir bir adamsin, bense Müslüman bir kadınım, seninle evlenmem doğru olmaz. Bunun üzerine aralarında şöyle bir konuşma
Reklam
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!"
Resûl (S.A.V.) dedi ki: — Yedi kimse Hak Teâlâ’nın arşının gölgesinde bulu­nur. Bunlardan birisi Hak Teâlâ’nın korkusundan ağlayan­dır. Hanzale, (Allah ondan razı olsun) bu olay için der ki: — Resûlullah’ın yanındaydım. Bize öğüt vermekteydi. Öyle ki, gönüllerimiz incelir, yumuşuyordu. Gözlerimizden yaşlar aktı. Ben eve geldim. Ev halkım, karım, çocuklarım konuşmağa başladık. Dünya işlerine daldık. Az sonra Resûlullah’ın öğütlerini ve ağladığımı hatırladım. Sokağa fır­ladım: — Hanzale münâfık oldu! dedim. Böyle diyerek sokakta giderken Ebû Bekir (Allah ondan razı olsun) Hazretine rast geldim. Bana: — Öyle deme! Sen münâfık olmadın! dedi. Ben doğruca Resûlullah’ın katına vardım. Kendilerine: — Hanzale münâfık oldu! dedim. Resûlullah: — Hanzale hiç bir zaman münâfık olmadı! diye buyur­du: Az sonra olan hali kendisine anlattım. Şöyle buyurdu: “Yâ Hanzale! Eğer bizim huzurumuzda bulunduğum hâl üzerinde kalsaydın melekler gökten iner, yollarda, evleri­ nizde sizinle el sıkışırlardı. Lâkin, ey Hazale, saat saate uymaz. Bir saat bir türlü, bir saat bir türlü olur.”
Sayfa 339Kitabı okudu
Resûlullah Efendimiz (s.a.v), Cübeyr b. Mu'tim'e , "Ey Cübeyr! Bir yolculuğa çıktığın zaman arkadaşların içinde hali en güzel, yol azığı en bereketli kimse olmak ister misin?" diye sordu.Cübeyr de (r.a), "Anam babam sana feda olsun, tabii isterim" diye cevap verdi.Resûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu: " Öyleyse şu beş sûreyi oku: Kul yâ eyyühel- kafirûn , İzâ câe nasrullah, İhlâs, Felak ve Nâs.Her sûreye besmeleyle başla, besmeleyle bitir." Cübeyr (r.a) demiştir ki: " Ben önceleri zengin bir adamdım; birileriyle yola çıktığımda onların en dağınığı ve en bereketsiz olanı ben oluyordum. Hz.Resûlullah' ın öğrettikleriyle amel ettikten sonra, arkadaşlarım içinde hali en güzel ve azığı en bereketli kimse ben oldum."
Resûlullah Efendimiz de şöyle buyurdu: “Aziz ve çelil olan Allah, gece vakti günah işleyen kişiye sabaha değin, gündüz günah işleyene de akşa­ma kadar tevbe etmesi için kerem elini uzatır. Güneş Marib’den (Batıdan) doğuncaya kadar bu böyle sürer Resûl (S.A.V.) yine şöyle buyurdu: — Pişman olmak, tevbe’dir. Ve aynı anlamda yine şöyle buyurmuştur: “Günahın keffareti pişmanlıktır.” Resûl (S.A.V.) yine buyurdu ki: — Güneş Mağrib’ten (Batıdan) doğmadan önce bir kişi tevbe eylerse tevbesi kabul edilir.
Sayfa 350Kitabı okudu
Reklam
104 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
Yoksulluk İçimizde
Yoksulluk İçimizde
Hz.peygamber devri. Ebû Talha henüz müslüman olamamış idi. Ümmü Süleym(Rümeysa)'e evlenme teklifinde bulundu. Ümmü Süleym ona şu cevabı verdi: - Doğrusu ben de sana hevesliyim. Senin gibisi kaçırılmaz.Lâkin sen kâfir bir adamsın, bense müslüman bir kadınım, seninle evlenmem doğru olmaz. Bunun üzerine aralarında şöyle bir konuşma cereyan etti. Ebu Talha: - Sana ne oldu: Rümeysa? - Ne olmuş bana? - Sarı ve kırmızıdan ne haber? - Ben altın ve gümüş aramıyorum. Sen bir adamsın ki işitmeyen , görmeyen, sana hiç faydası dokunmayan şeylere tapıyorsun. Falanların siyah kölesinin dağdan sürükleyip getirdiği yerden biten bir odun parçasına tapmaktan hiç sıkılmıyor musun? Eğer sen Müslüman olursan, işte o benim mehrim olsun, evlenelim, başka bir şey talep etmeyeceğim. - Bana Müslümanlığı kim telkin eder Rumeysa? - Resûlullah (s.a) telkin eder, ona git. Ebû Talha Hz. Peygamber'in bulunduğu yere doğru ilerlemeye başladı. Resûlullah, ashabı ile oturuyorken; "Ebû Talha , İslam'ın aydınlığı iki gözü arasında parlayarak geliyor" buyurdu. Ebû Talha Hz . peygamber'in huzurunda iman etti ve Rumeysa'nın söylediklerini haber verdi. Hz. peygamber Rumeysa'nın şartı üzerine nikâhlarını kıydı. Resûlullah Rümeysa için şöyle buyurmuştur: " Gördüm ki cennete girmişim, önümde bir ayak sesi. Bir de baktım ki Rumeysa".
Yoksulluk İçimizde
Yoksulluk İçimizdeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202110.8k okunma
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.