Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
HZ ALLAHA TÖVBE.
'' Resul-i Ekrem (s.a.v.) bir hadislerinde, '' Ey insanlar ! Allaha tövbe ediniz ! zira ben günde yüz defa o'na tövbe etmekteyim. '' buyurmuştur. ( Dürretül vaizin. )
Ey ehl-i iman! Bu müdhiş düşmanlarınıza karşı zırhınız: Kur'an tezgâhında yapılan takvadır. Ve siperiniz, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Sünnet-i Seniyesidir. Ve silâhınız, istiaze ve istiğfar ve hıfz-ı İlahiyeye ilticadır.
Reklam
Ebu Talha (ra) anlatıyor: Açlıktan Rasulullah (sav)'a sikayet ederek elbisemizi kaldırıp açlığımızı duymamak için karnımıza bağladığımız birer taşı gösterdik. Bunları gören Resul-i Ekrem (sav) elbisesini kaldırınca onun iki taş bağladığını gördük. (Tergib ve Terhib Hadis kitabı cilt 6 sh 266) Tirmizi rivayet etmişlerdir
Sadâkat timsali Hz. Ebubekir..
... Mağaradaki delikleri, izarını yırtarak tıkadı. İzarı yetmeyince, geriye kalan bir deliğe de ayağını dayadı. Sonra Fahr-i Alem Efendimizi içeriye davet etti. Resul-i Ekrem içeri girdi ve mübarek başını Sıddık-ı Ekber'in dizine dayayarak uyudu. Az sonra, Hz. Ebubekir, deliğe dayadığı ayağında müthiş bir acı hissetti. Yılan ısırığı olduğunu anladı. Fakat delikten ayağını çekmedi. Hatta kainatın efendisi uykudan uyanabilir diye yerinden bile kımıldanmadı! Canı öylesine acıdı ki, gözlerinden ister istemez yaş aktı. Akan gözyaşlarının bir kaç damlası mübarek yüzlerine damlayınca Resul-i Kibriya efendimiz uyandı ve "Ne oldu ya Ebu Bekir? diye sordu. Sâdâkat timsali Hz. Ebu Bekir "Ya Rasulallah! Ayağımı bir şey soktu ama mühim değil! Anam babam sana feda olsun! diye cevap verdi.
Sayfa 361
Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etmiş: "Her nebinin nesli kendindendir. Benim neslim, Ali'nin (ra) neslidir." Lem'alar
Adamın biri Resûl-i Ekrem'e: - Bana nasihat et, deyince, Resül-i Ekrem: - Lânetci olmamağı sana tavsiye ederim, buyurdu. İbn Ömer (r.a.) de, "Allah katında en sevimsiz insân, şuna buna kötü söyleyip lânet eden kimsedir" buyurdu.
Reklam
Sünnet-i seniye, edeptir. Hiçbir meselesi yoktur ki altında bir nur, bir edep bulunmasın! Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etmiş: اَدَّبَنٖى رَبّٖى فَاَحْسَنَ تَاْدٖيبٖى Yani "Rabb'im bana edebi, güzel bir surette ihsan etmiş, edeplendirmiş." Evet, siyer-i Nebeviyeye dikkat eden ve sünnet-i seniyeyi bilen, kat'iyen anlar ki: Edebin envaını, Cenab-ı Hak habibinde cem'etmiştir. Onun sünnet-i seniyesini terk eden, edebi terk eder.
GAYB MESELESİ
Gaybı Allah bilir ama Nur Risaleleri'nden yaptığımız bu alıntılardan, evliyanın gaybı bildiği sonucu çıkmaktadır.(Hâşâ) Nitekim bu kanaat Nur Risaleleri'nde açık olarak belirtilmiştir: Madem Hz. Ali (R.A.) "ene medînetu'l-'ilmi ve 'aliyyun babuha" hadisine mazhardır. Hem madem Şah-ı Velayet ünvanını alarak
Sayfa 216 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
هُوَ الَّذ۪ٓى اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدٰى وَ د۪ينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدّ۪ينِ كُلِّه۪ Kemal-i kat'iyyetle ihbar ediyor ki: "Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın getirdiği din, umum dinlere galebe çalacak." Halbuki o zamanda yüzer milyon tebaası bulunan Nasara ve Yahudi ve Mecusi dinleri ve Roma, Çin ve İran hükûmeti gibi yüzer milyon tebaası bulunan cihangir devletlerin edyan-ı resmîleri iken, kendi küçük kabilesine karşı tam galebe edemeyen bir vaziyette bulunan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ın getirdiği din, umum dinlere galib ve umum devletlere muzaffer olacağını ihbar ediyor. Hem gayet vuzuh ve kat'iyyetle ihbar ediyor. İstikbal, o haber-i gaybîyi, Bahr-i Muhit-i Şarkî'den Bahr-i Muhit-i Garbî'ye kadar İslâm kılıncının uzamasıyla tasdik etmiştir. Lemalar -30 Ərəbcə olan ayətin mənası: (Bütün dinlere üstün kılmak üzere Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen odur)-Fetih suresi 48:28
Demek Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, vahdaniyet-i İlahiyeye ve saadet-i ebediyeye bir bürhan-ı nâtık-ı sadık ve musaddaktır. Mektubat - 191
Reklam
Ey ehl-i iman! Bu müthiş düşmanlarınıza karşı zırhınız, Kur'an tezgâhında yapılan takvadır. Ve siperiniz, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın sünnet-i seniyesidir. Ve silahınız, istiaze ve istiğfar ve hıfz-ı İlahiyeye ilticadır.
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Nur risaleleri'nin kaynağı
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sayfa 31 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Ey insan! İbret alınız... Kurt, arslan; Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı tanıyor, itaat ediyorlar. Sizlerin hayvandan, kurttan aşağı düşmemeye çalışmanız iktiza eder. Mektubat - 154
eli, parmakları, tükürüğü, nefesi, sözü yani duası çok mu'cizatın mebdei oluyor. Aynen öyle de, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sair letaifi ve duyguları ve cihazatı, çok hârikalara medardır. Mektubat - 151
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.