Sâsâniler için ağıt yakacağım gün Zira mahvoldukları gündür bugün Eyvah ki , büyük tacı ve tahtına , Düşmeye mahkum ihtişamına , Arapların kudretiyle yok olacak ; Ve bu kayıplar ve kaçışlar , yıldızların takdiridir ancak.
Sayfa 53 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Der ki feryadım kamışlıktan gelir , Duysa her kim , gözlerinden kan gelir. Ayrılıktan parçalanmış bir yürek İsterim ben , derdimi dökmem gerek. Kim ki aslından ayırmış canını , Öyle bekler , öyle vuslat anını.
Sayfa 72 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Reklam
" Bazı acılar var , yalnızken zihni bir yara gibi ağır ağır aşındırır. "
Sayfa 101 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Selçukluların Sünnî yanlısı politikasını takip eden Nizâmülmülk , Şiîleri baskıladı. Bu siyaset , İran ve Suriye'deki engin dağların tepesindeki kaleleri kontrol eden Şiî İsmâilî mezhebinin suikastçılarına yol araladı. Bu " suikastçılar " , ( İngilizce , assassin ; Arapça haşhâşîyyûn kelimesinden gelmiştir. Esrar çekenler anlamındadır. Muhtemelen esrar kullanmıyorlardı.) Nizâmülmülk de dahil olmak üzere Şiî karşıtı Selçuklu yöneticilerini hedef aldılar. Nizâmülmülk , 1092'de uğradığı Haşhâşî saldırısında hayatını kaybetti. Haşhâşîlerin , bugünkü intihar bombacılarıyla kıyas edilmesi yanlıştır. Zira , Haşhâşîler masum sivilleri katletmiyorlar , belli bir hedefe yönelik saldırılar gerçekleştiriyorlardı.
Sayfa 70 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Sünnî Müslümanlar için , muhtemelen tarihteki en etkili ikinci kişi ( Hz. Muhammed'in dışında ) , asırlardır bir rehber kaynak olarak Müslümanlar arasında şöhretini hiç kaybetmeyen kırk bölümlük İhyâ'ü ' ulûmi'd-dîn ( Dini İlimlerin Diriltilmesi ) kitabının yazarı Muhammed Gazali'dir. Kariyerinin başlarında Bağdat'ta bulunan Ne-Nizâmiye Medresesi'nde müderris olarak ün kazandı. Ancak Helenistik felsefeyi çürütmek amacıyla felsefede derinleştikten sonra , otuzlu yaşlarında manevi bir bunalım yaşadı ve dünyadan el etek çekti. Gazali daha sonra anılarında şöyle yazacaktı : " İnsanlara bir şeyler öğretmedeki niyetimi sorguladım ve bunun yalnızca Allah'ı razı etmek için yapmadığımı anladım. Beni şevke getiren şey halk arasında şöhret bulmak ve yüksek bir makama ermek arzusuydu. " Gazali , müderrisliği bıraktıktan sonra Şam bölgesinde on yılını bir Sufi'nin yanında geçirdi. Sonunda Horasan'daki memleketi Tus'a geri döndü ve hayatının geri kalanını kitap yazarak , seçkin öğrencilerden oluşan dar bir daireyi eğiterek geçirdi.
Sayfa 60 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Sâsânî tarihinde rahiplerin baskın olduğu dönemlerde ataerkil tutumlar baskındır. Orta Farsça Zerdüşt metinlerinde , kadınlar çoğunlukla olumsuz tasvir edilir. Erkekleri yoldan çıkarırlar ve dünyayı regl yoluyla kirletirler. Hayal edebilecekleri en yüce erdem itaattir. Soylu kadınlar belirli bir düzeyde istisna edilseler de sıradan kadınlar , kocalarının mülküdür. Ya hiçbir kanuni hakları yoktur ya da çok kısıtlı haklara sahiptirler. Kadınların cinselliği , korkulmssı ve sıkı bir şekilde kontrol edilmesi gereken bir şeydi. Adil Viraz kitabı olarak bilinen metinde cehennem , sadakatsiz kadınlarla doludur ve onlara uygulanan işkenceler tüm detaylarıyla tasvir edilir. Sâsânî rahiplerinin öğrettiği Zerdüşt yaratılış efsanesine göre , Ahura Mazda , çocuk doğurmayı kadınlara emanet etmemeyi tercih ederdi. " Eğer erkek ortaya çıkarabileceğim başka bir şey var etmiş olsaydım , ey kısırlığın zıttı , seni yaratmazdım. " Sâsânî dini metinleri bir derece kadar rahiplerin temennilerinden ibaret gibi görünse de Sâsânî toplumundaki güçleri ve etkileri göz önüne alındığında , kadınların bu düşmanca tutumdan olumsuz etkilendiği düşünülebilir.
Sayfa 46 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Reklam
Yıllarca süren iç çatışmalar ve saray entrikalarıyla zayıflayan Pers İmparatorluğu , Batı tarihinde " Büyük İskender " olarak bilinen Makedonyalı |||. İskender'in iyi örgütlenmiş ordularına karşı direnemedi. Farsça kaynaklar , onu " Lanetli İskender" olarak isimlendirirler. Her şey 12 yılda gerçekleşti ve Makedonlar karış karış Pers topraklarını ele geçirdiler ve MÖ 330'da Persepolis'e girip son darbeyi vurdular. Yunan tarihçi Diodorus Siculus'a göre , " Makedonlar gün boyu şehri yağmaladılar ama yine de sınırsız açgözlülüklerini tatmin edemediler... Kadınları mücevherleriyle birlikte sürüklediler , tüm esirleri köleleştirdiler. Bir dönem zenginlikte tüm şehirlere üstünlük sağlayan Persepolis , bugün de bahtsızlıkta hepsini geride bıraktı. "
Sayfa 35 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Kariyerine ||.Kambises'in ordusunda mütevazı bir süvari olarak başlayan Daryuş , Kambises'in kardeşi ya da kardeşi olduğunu iddia eden birinin isyanı sonunda imparatorun intihar ettiği , bir kaza sonucu öldüğü ya da suikasta uğradığı bir siyasi kargaşanın ardından MÖ 522'de kendini iktidarda buldu. Daryuş'un meşruiyetine ilişkin şüpheler , eyaletlerde isyanları ateşledi ve saltanatının ilk bölümünü bunları bastırarak geçirdi. İmparatorluk merkezlerini kontrol ettikten sonra dikkatini Mısır'a ve ardından İndus Vadisi' ne çevirerek her iki bölgede de Pers hâkimiyetini sağlamlaştırdı. Ayrıca Kiros'un öldürülmesinin intikamını almak için kuzeydeki Saka bölgesini de işgal etti. Oradan Batıya , Trakya'ya ilerledi ve birçok Yunanlıların yaşadığı toprakları Pers kontrolü altına aldı. Yunan şehir devletlerinin ittifakı , MÖ 490 yılında Maraton Savaşı'nda Perslerin Yunanistan'a ilerlemesini nihayet durdurabildiler. ( Maraton koşusunun aslı , Yunan Zaferinin haberinin yirmi altı mil uzaktaki Atina' ya yetiştiren bir muhbirin koşusudur. )
Sayfa 30 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Evrendeki her şey Allah'ın koyduğu yasalara uygun davrandığına göre, bütün evren müslimdir, yani Allah'ın iradesine teslim olmuştur.
Kâinatın hiyerarşisinde insanoğluna özel bir yer ve mertebe verilmiş olmasına ve bütün zengin kaynaklarıyla doğanın bize verilip emanet olmasına karşın, aynı zamanda Allah’ın kulları olduğumuzu ve yaratılışımızın nihai amacının Allah’a hizmet etmek olduğunu unutmamalıyız. Bu bakımdan, “insanoğlu bu fırsatı hayır için kullanmaya ve yeryüzünü bozmaktan kaçınmaya çağrılır.
Reklam
Göçebe bozkır insanları İslam'ı, Arapça metinlerden ziyade, genelde Türkçe gibi yerel dillerde vaaz veren karizmatik kişilerin bireyselleşmiş öğretilerinden öğrendiler.
Sayfa 32
Abbasi imparatorluğu, yeni İslami kimlik altında sadece bir yönüyle önceden var olan Acem kültürü ve gerçeklerini devam ettirdi. İslam gittikçe karakter bakımından acemleşti. Büyük ölçüde, İslami hukukun, felsefenin, edebiyatın, sanatın ve mistisizmin hepsi Acem'in kültürel sahasında gelişti. Bu yüzden gelecek birkaç asır, Orta Asya'yı dönüştüren ve bunun içine giren bu İslam'ın acemleşmiş şeklidir. İslam dini ve Müslüman kültürü, Orta Asya'ya çoğunlukla Pers diliyle (Farsça) taşındı.
Sayfa 30
Çoğunlukla "Hristiyan dünyası", "İslam dünyası" gibi konuşmamıza rağmen Dinler, kendi hâkim dünyalarında bütüncül, sabit enstitüler değildirler. Gerçekte Dinler, organizma gibidir: Bu dünyaya belirli bir zamanda gelir, büyür, gelişir, farklı değişimlere uğrar ve çevrelerine adapte olur. Komşularıyla tartışır, acı veren ruhsal arayış dönemlerini tecrübe eder, iyi ve kötü günleri olur. Belli bir noktada hücre gibi bölünerek her biri yeni bir hayata başlar. Zamanın geçmesiyle kendilerini ispatladıktan sonra güven içerisinde olgunluk dönemlerini yaşar. Bazen de, sonunda ölür. Özellikle bu durum, Çin'de daha iç içe bulunur. Hiçbir şey, dini geleneklerin organik doğasını, İpek Yolundaki deneyim örneklerinden daha iyi gösteremez.
Sayfa 21