Hayatımın en mutsuz anıymış, bilmiyordum. Bilseydim bu mutsuzluğa bir şekilde engel olabilir, hatta onların şu an yaşıyor olmaları için kendi mutluluğumdan tamamıyla vazgeçebilirdim.
Çocuk Esirgeme Kurumu’nda geçirdiğim 16. yıldı. 2 yıl sonra 18’ime basacaktım ve hemen hemen bütün çocukluğumu geçirdiğim bu yere veda etmek zorunda kalacaktım.
Ve nihayet, uzak bir yerden gelmesi ümit edilen bir sevgiliyi rıhtımda beklerken, vapurun yaklaştığını gören bir âşığın heyecanı da bu nevidendir ki insanı üç dört dakika içinde bir kalp hastalığına yakalatabilir.
*
Bugün 19 Mayıs 2019;
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Samsun’a çıkışının 100.Yılı!
Bugün Paşamın Doğum Günü... Kutlu Olsun!
*
100 Yıl geçmiş olmasına rağmen birileri tarihten ders almamış olacak ki Sayın ÖZAKMAN bizlere bir hatırlatma yapmış!!
Tarihten ders almazsanız;
Tarih size çok güzel dersler verir!!
Bizim tarihten anladığımız, tarihten
--------------------------------------------------
Mayıs ayı hikaye etkinliği sona ermiştir. Katılan herkese çok teşekkür ediyorum. Etkinlik hatıra kitabını aşağıdaki linkten indirebilirsiniz. Haziran'da görüşmek üzere.
yadi.sk/d/xiW6R9jv3WZL7C
--------------------------------------------------
Etkinliğin son gününü bugün olarak
Kaçıyorum
Seni görmekten korktuğum şehirden, ciğerime nüfuz eden zehirden.
Bırakıyorum
Tepeleri boyayan sarı güneşi arkamda, demir atmış gemiyi, ücra bir rıhtımda..
Gidiyorum
Sensiz, yağmurun toprağı boyadığı diyarlara, derman bulmak için sen kokan yaralara.
Susuyorum
Dalından koparılmış bir çiçek gibi, adını ağzıma almadığımda geçecek gibi.
l Şimdiki Zaman Çekiminde Bir Veda Mektubu - İbrahim Hakkı Kaymak
Yeşilçam filmlerini aratmayacak bir Dostoyevski öyküsü.
Çağımız aşklarını gölgede bırakacak denli hızlı yaşanan bir aşk hikayesi yazmış Dostoyevski. Tanışma, kaynaşma, aşık olma, ayrılma hepsi 4 gecede gelişen olaylar sonucu böyle bir öykü çıkmış meydana.
Buradan sonrası biraz SPOILER olabilir.
Yeşilçam filmlerini aratmaz dedim ya hani,
"Ne konuşacağımızı bilmiyor, hem gülüyor hem ağlıyorduk; bağlantısız ve anlamsız binlerce söz söyledik, kah kaldırımdan yürüyor kah birdenbire dönüp karşıya geçmeye kalkıyorduk; sonra durup yine rıhtımda yürüyorduk; çocuk gibiydik..."